"Mart ayı, dert ayı" derler ya, makro ekonomik verilerde dertlenen kesimleri ayıklamak gerekecek. Zira tüketim eğiliminin geçen şubat ayına göre mart ayında arttığı yolunda veriler geliyor.Dertlenen kesimlere bakalım. Son bir yıllık ve yılın ilk çeyreğine ait veriler açıklanıyor. 2004 yılı büyüme rakamı, son 38 yılın rekorunu kırarak, yüzde 9.9a dayandı. İhracat ise mart ayı sonu itibariyle bir yılda yüzde 26.21 oranında artışla, 67.6 milyar doları aştı. 2005 yılı mart ayı ihracatı ise şubat ayına göre yüzde 25.31 oranında artarak, 6.6 milyar dolara yükseldi. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Aynur Bektaş, 2004 - 2005 Mart sonu itibariyle tekstil ihracatının yüzde 21.34, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatının ise yüzde 10.90 oranında arttığını söylüyor. Toplam ihracat içinde ise aynı dönemde hazır giyimin payı yüzde 19.93, tekstilin payı ise yüzde 6.95 oranında artmış.3 milyon kişi hazır giyim ve tekstil sektöründe çalışıyor, bu rakam toplam istihdamın yüzde 20si. İhracatın yüzde 28ini gerçekleştiriyorlar. Tablo bu olsa da, bankacılık kesimi sektörü kara listesine alınıyor, kredileri kesiliyor. O nedenle Bankalar Birliğinin 8 Nisan günü yapacağı toplantıya emekli bir bankacı da olan Bektaş, elinde bir sektör dosyası ile girecek ve geri dönmeyen kredi sorunlarını tartışacak. Bankacılarla randevu Sorun ne kadar büyük?Tasfiye olunacak krediler içinde sektörün payı yüzde 18 gibi yüksek bir oranda. Bu oranı yukarı çıkaran hazır giyim ve konfeksiyon değil, tekstil. Geri dönmeyen krediler içinde tekstilcilerin payı yüzde 15.2, konfeksiyoncuları ise yüzde 2.7.Bektaş bankacılık deneyimi ile "Tekstilde geri dönmeyen kredilerin bir çoğu, hesapsız açılan yatırım kredileri" diyor.Ülkenin yumuşak karnı istihdam. Bektaş da bu nedenle hükümetin istihdam doğuran bir sektöre, özel ilgi göstermesini bekliyor.Bektaş, 2010 yılında İtalyayı yakalamayı hedefleyen hazır giyim ve konfeksiyon sektöründen "fason üreticiler" lafını kaldırıyor! Hazır giyimi ayırın Bektaş kendi şirketi Hey Tekstilden örnek veriyor. Reebook, Esprit gibi uluslararası markalara üretim yaparak, yılda 100 milyon dolar ciroya ulaşan Bektaş, "Londrada kurduğumuz ofis, ünlü markalara tasarım satıyor. Onların 6 ayda çıkardığı tasarımları, biz üç haftada yazıp, çizip, dikip raflarına koyuyoruz" diyor.Aynı yolu geçtiğimiz gün TGSDnin olağanüstü genel kuruluna da öneren Bektaş, yurt dışı ofisleri açılması kararını çıkartıyor. İlk önce Almanya, ikinci olarak da İngilterede ofis açacak olan TGSDnin, Türk hazır giyim ve tekstil sektörünün çıtasını yükselteceğini iddia ediyor. TGSD, aynı zamanda yurt içinde de şubeler açacak.Bektaş, bankacıların Çin tehditi altında gördükleri hazır giyim sektöründe gözden kaçan gelişmeleri hatırlatıyor. Yurt dışına ofis Bektaş, Reebookun tedarikçilerine imzalattığı "Sosyal sorumluluk standartlarına" göre üretimi anlatıyor...Bırakın çocuk işçi çalıştırılmasını, çocuk satıcıdan su almaları bile yasak. İş yeri koşulları insan sağlığına uygun olacak. Soğuktan titreyerek, ilik açmayacaklar! Bacaları temiz olacak, yangın riskleri taşımayacaklar. Çocuk giysilerinde düğme dayanıklılık testi uygulayacaklar, Çocuklar düğmeleri söküp, yutmayacaklar gibi.Tüketim potansiyeli yüksek gelişmiş ülkelerde rekabet unsurları kalite ve fiyatı aştı, insan haklarına odaklandı.İstihdamın yüzde 55inin kayıt dışı olduğu bir ülkede, bu anlatılanlar masal gibi geliyor insana.Yıllardan beri gelen, "Hükümetin turizm politikası ve sanayi politikası yok" gibi klasik yaklaşımlara, hazır giyim ve tekstil sektöründe "istihdam politikası" unsurunu ekleyeceğim. KOBİ ve finans politikaları da bu yaklaşımı desteklemeli. Bektaş, Devlet Bakanı Ali Babacanın otomotiv sektörünü "parlayan", emek yoğun sektörleri de "sorunlu" olarak nitlemesine alınmış, son noktayı koyuyor: Yıldınızı parlayan sektörler, gözleri körleştirmeden! syilmaz@milliyet.com.tr İnsan hakları ve üretim