Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bakımlı, genç, eğitimli, evli; 10 çocuklu Diyarbakır ailesinin 7'nci çocuğuydu...1997 yılında GAP İdaresi ve UNDP'nin (Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu) ortak girişimi sonucu kurulan Diyarbakır Girişimci Destekleme Merkezi'nin (GİDEM) sekretaryasını yürütüyordu. O günlerden aklımda kalan, "Bölgeye dış fonlar geliyor, ancak değerlendirilmiyor" sözleri olmuştu. Bundan üç beş yıl önce Diyarbakır'a gittiğimde tanımıştım Nurcan Baysal'ı. Kullandığı sözcükler dikkatimi çekmişti. Sivil toplumcu dili oturmuştu cümlelerine. Meseleleri dolandırmadan, üzerini örtmeden; kavramlara vurgu yaparak sorunları aktarıyordu... Baysal ile ikinci karşılaşmam, geçen yıl Adıyaman'da GAP-GİDEM'in kadın istihdamının gelişmesine katkı sağlamak üzere açtığı konfeksiyon atölyesinde oldu. Bölgedeki kadın kuruluşlarının temsilcileri ve İstanbul merkezli Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) ile birlikte Urfa'da yapılan "kadın girişimi" toplantısını da, Adıyaman'ın peşine takmıştık."Şiddet ve siyaset" merkezli kadın sorunlarının yanı sıra, üçüncü bir başlık olarak bölgenin gündemine "kadın çalışma yaşamının" girdiği izlenimini edinerek dönmüştüm. Dün Baysal Diyarbakır'dan kalkıp gazeteye geldi. Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu Baysal'ın yanında, B.Ü İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi Bölümü öğretim görevlilerinden Doç. Dr. Şemsa Özar da vardı.Özar, hazırladığı "GAP Bölgesi'nde Kadın Girişimciliği" dosyasını anlatırken, Baysal kurmak üzere oldukları "Ulusal Kadın Girişimciliği Merkezi" hakkında bilgi veriyordu. Şiddet-siyaset-çalışma Kadın girişimciliğini destekleyen ve kadını önceleyen kuruluşlar ile ikinci toplantılarını 14 Kasım'da Ankara'da yapacaklarını anlattılar. Ortaya atılan soru: "Ulusal Kadın Girişimciliği, dünyada çeşitli örneklerde görüldüğü gibi bir devlet kurumu (örneğin, Güney Kore'de bu konu bir bakanlık) çatısı altında mı, yoksa sivil veya yarı kamusal nitelikte mi oluşmalı?" Fikrimi sordular; "TOBB gibi yarı kamusal bir örgütlenme olabilir" dedim... Belki erkeklerin kurduğu saltanata özendiğimden, belki de Türkiye ekonomisinin halen kamu ağırlıklı olmasından gelen bir endişeyle, tümüyle "sivil" bir otoritenin, toplumsal cins ayrımcılığını aşmakta zorlanacağını söyledim. Tek çatı altında DİE'nin 2003 yılı verilerine göre, 5.9 milyon çalışan kadından 2.9 milyonu, büyük çoğunlukla babasının ya da eşinin yanında, "ücretsiz aile işçisi"... Kadınlar toplam işverenlerin yüzde 4'ünü oluşturuyor.GAP illerinde yapılan istihdam araştırmalarına göre, aile işçisi olarak çalışan kadınların, toplam kadın istihdam içindeki oranı yüzde 74 ile yüzde 90 arasında. Ücretli çalışanlar içinde kadınların oranları yüzde Mardin'de yüzde 5, Şanlıurfa'da yüzde 7, Adıyaman'da yüzde 10, Diyarbakır'da yüzde 11, Gaziantep'te ise yüzde 20 dolayında.Türkiye genelinde bozuk olan "kadın istihdamı" tablosunu düzeltmek için Diyarbakır'dan yola çıkan kadınlar, Ankara'da merkez açmaya kadar geldiler.Çarpıcı olan da bu!.. syilmaz@milliyet.com.tr Bu tablo değişmeli