Erdoğan'a sürpriz destek 1993 - 1997 arasında, Başbakan ve Başbakan Yardımcısı olarak, PKK terörü ile yürütülen askeri mücadelenin "kahramanlarından" olan Çiller, "demokratik açılımlara" vurgu yapma gereği duyuyor. Bu "hal hatır" sohbetinden sonra, az sütlü expressolarımızın yanında gelen soğuk limonatalarımızdan birer yudum alıp düğmeye basıyoruz: Uzun bir aradan sonra Yeniköy'deki yalının kapıları "siyasetçi - gazeteci" söyleşisine açıldı. 3 Kasım seçimlerinde barajın altında kaldığı "saat" DYP Genel Başkanlığı'ndan istifa eden Prof. Tansu Çiller, Güneydoğu'da yeniden tırmanışa geçen terör karşısında Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kullandığı "Kürt sorunu" nitelemesine ilişkin tartışmaya kendi deyimi ile "ışık tutuyor..." Pazarlık gölgesinde - Terörle mücadelenin en önemli noktası, Türkiye'nin bir hedefe toplumsal mutabakat çerçevesinde kilitlenmesidir. Toplumsal mutabakatın ilk platformu da Meclis'tir. Terörle mücadelenin en önemli ayaklarından biri, yöre halkıyla kucaklaşmaktır. Bu kucaklaşma son siyasi atakla ortaya konulmak istendi, bu açıdan olumlu bir gelişme. Çünkü yöre halkını kazanamazsan, terör mücadelesinde başarılı olamazsın. Erdoğan da böyle yapmıştır. Kimse, Erdoğan'ı Diyarbakır'da şu kadar kişi karşıladı kompleksine kapılmamalı. Diyarbakır başlangıçtır. Nereden başlandığı değil, nereye varılacağı önemlidir. Türkiye'nin başbakanının geleceğini bilmiyorlar mıydı? Niye gereğini yapmadılar. Ama samimiyetle halkı kucaklamak isteyenler, toplumsal değer arzusunu devam ettirecekse, katiyen yıldırılmamalıdır, yılmamalıdır.Demokrasiyi evrensel boyutlarda ele almalıyız. Yörenin demokrasi özürlü görüntüsü tamamen değiştirilmeli. Demokrasiden tümüyle ödün verdiğin zaman, terör mücadelesinde başarı ihtimali azalır. Kucaklaşma, pazarlığın gölgesinde olmaz. Uzun vadeli demokrasi amacını, bireysel özgürlükler temeline oturtacaksın. Irkçılığa dayalı milliyetçiliğin sürdürülebilir olmadığını, evrensel değerlerde buluşmayacağını son derece iyi bileceksin. Alt kimlikler üzerinden demokrasi tanımı yapılmamalı. Ne ırka dayalı milliyetçilik, ne de alt kimliklere dayalı demokrasi olur. Başbakan Erdoğan'ın "Kürt sorunu" tanımı ve Diyarbakır "çıkışı" üzerine neler söyleyeceksiniz? -İkinci ayağı güvenlik. Güvenlik güçlerini de kucaklamak zorundasınız. Güvenlik güçlerinin ihtiyaçları behemehal karşılanmalı. TSK büyük özveriyle mücadele veriyor. Bunu saat saat yaşadım. Geceleri uykum kaçtı. Hastaneleri ziyarette bir anne olarak o acıyı hissettim. Benden önce, çelik yelekli falan değil, başbakanlar oraya gidememiş. Vatandaş terör baskısı altında. Basının temsilcilikleri kapatılıyor, tren gönderemiyorsunuz, otobüsler çıkmıyor, üniversiteler kapalı, ilkokullar yıllarca kapalı. İddia edildiği gibi 1990'lı yıllar, demokrasiden ödün verme süreci değil, tam tersine ülkenin her yerine demokrasiyi getirme çabası olmuştur. Mücadelede diğer ayaklar neler? -Terör mücadelesinin üçüncü ayağı dış politikadır. Türkiye'nin dostları, komşuları, hatta düşmanları bir bütün olarak ele alınarak, bu konuda uzlaşma sağlanmalı. Aksi takdirde, yapacağınız şeyleri farklı şekilde yansıtmaları ihtimali vardır. Güvenlik sorununun dış politika ile bağlantısı, Irak savaşından sonra somut olarak karşımıza dikildi. Petrol bölgesi hassasiyeti - Ayrıntı vermek istemem. Zaman zaman Irak sınırını geçmek durumunda kaldık. Saat 03.00'te ülke başbakanları beni aramak veya ben aramak durumunda kaldık. Girdiğimiz yer petrol bölgesi... Su yüzüne çıkmayan konular. Keza ABD, AB ile diyaloglarımız. Bunu açığa çıkardığınız zaman başarılı olamayabilirsiniz. Genelkurmay, Irak'a operasyon yapacak, "Biz buraya giriyoruz, koruyabiliyor musunuz?" diyor. Arkasından ABD donanması demirler, ne yapacaksınız?! İnsan hakları ve demokrasiden çok askeri mücadeleyi öne çıkarmıştınız... - Geçmişe yönelik "Hiç hata yoktur" demek mümkün mü? Siyasetin amacı daha iyisini yapmaktır. Halkı kazanmak, memnun etmek dediğiniz zaman altını doldurmanız gerekir. Gerekirse Güneydoğu özelinde iktisadi pozitif ayrımcılık yapacaksınız. Ekononik olarak bazı önlemler aldık ancak yeterli olmadı. Bir İnönü, bir Sayın Karayalçın, bir Çetin koalisyonlarla geçen zor dönemlerdi. 1995 seçimlerinde biz Türkiye genelinde üçüncü partiydik, Güneydoğu'da ikinci parti çıktık. Erdoğan "Büyük devlet özür diler" dedi. Bu manada bir özür borcunuz olduğunu düşünüyor musunuz? - O dönemde terörle mücadele global manada destek bulmuyordu, sorunun büyüklüğünü anlamadılar. Dünya, terörü 11 Eylülden sonra anladı. Biraz daha zamanımız olsaydı, olurdu diye düşünüyorum. Ama temel hedef Abdullah Öcalan'ı yakalamak olmazdı. Temel hedef sözünü ettiğim üç sacayağıydı. PKK ile "göğüs göğüse" savaşın sürdüğü bir dönemde başbakanlık yapmış olmanıza karşılık, Öcalan size teslim edilmedi, neden? - Başbakanlık dönemimle vicdan muhasebem yok, rahatım. Bu eksikliklerim olmadı anlamına gelmez. Şimdi bu kadar geniş konuşuyorsam, neye dönebilirim, tecrübelerime. Kimseyi yermeden, kimseyi belli bir biçimde bir yere çıkarmadan, sadece ışık tutmak istiyorum; kim ne kadar yararlanmak isterse o kadar alacak. Bugünkü tecrübelerinizle, 1993'e doğru gittiğinizde, neleri yapardım ya da yapmazdım diyorsunuz Yalının terasında otururken, Boğaz'dan geçen teknelerden anonslarla irkiliyorum. Tekne rehberleri "Günaydın Tansu Hanım" diyerek selamlıyorlar.Son aylarda ziyaretçilerinin sayısı artan bu mekânda, yeniden siyasi bir oluşum çıkar mı? Çiller "iç siyaset" üzerine konuşmaktan kaçınıyor. İzlenimimi söyleyeyim, "ciddi bir ihtiyaç karşısında, talep olursa görevden kaçmaz." Eşi Özer Çiller'in "genç kalma, sağlıklı yaşama, hastalıklarla doğal tıbbın yardımı ile mücadele yöntemleri" gibi konularda kitap yazıp kilinik açmasına rağmen, "Bayan Çiller" birkaç kilo almış. 1993 yılında başbakan olduğunda 34 beden olan Çiller, "O kadar incelmeyeceğim ama, karar verdim sonbaharda zayıflama rejimi uygulayacağım" diyor. syilmaz@milliyet.com.tr 'Günaydın Tansu Hanım'
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024