Vatan gazetesi de; aynı sohbete katılan yazarı Barlas Yurtseverin kaleminden, "Dervişten ilginç sözler" manşeti ile haberi kamuoyuna duyurdu.Haberle ilgili en ufak bir endişem yoktu. Derviş ile tanışıklığımızı da dikkate aldığımdan, bir yorumu olacaksa beni arayabileceğini düşünürdüm. Fikir sahibi siyasetçilerin ilkelerini kendisinden beklemekle yanılmışım. Geçtiğimiz salı akşamı ARI Hareketinin gecesinde, CHP Milletvekili Kemal Derviş, benim de arasında olduğum küçük bir gurupla türban meselesini tartıştı ve bu görüşler dün siz okuyucularıma, "Türbanı başörtüsüne tercih ederim" başlığı ile yansıdı. Dervişin, ANKA ajansına yaptığı açıklamayı aktarmalıyım:"Derviş bugün (dün) bazı gazetelerde kendisi hakkında yayımlanan haberlerin gerçek dışı olduğunu ifade etti. Bu haberlerin sorumlularının, uydurma haberi ve sansasyonu ciddiyete tercih ettiklerini savunan Derviş, şöyle dedi: "Sözü edilen konuyla ilgili görüşlerimi daha önce birkaç kez belirttiğim gibi şöyledir: Mini etekli veya başörtülü ya da türbanlı kadınların tümüne saygım vardır. Önemli olan özgür iradeyle çağdaş biçimde yaşamak ve topluma katkıda bulunmaktır. Demokrasilerde çağdaşlık giysiyle değil, bilgi, katılım ve yasalara saygıyla ölçülür."Sanki bu sütunlarda Dervişin gönül defterini açmışım. Türkiyenin siyasal, sosyal gündemini işgal eden türban meselesinin, ciddi haber kulvarından, sansasyon malzemesine indirgeneceği hiç aklıma gelmezdi,...Kendisine vereceğim yanıt yalnızca şu olur:Sayın Derviş siz uydurma açıklamalar yapıyorsunuz, buna da kamuoyunu inandıracağınızı sanıyorsunuz.Ancak ne partiniz CHP, (CHPli milletvekillerinden gelen telefonları henüz yazmıyorum) ne de gazeteciler o kadar kolay dolduruşa gelmez; bunu da Türkiyede öğreneceklerinizin başına koymanızı öneririm.Dervişin açıklamasından dolayı şaşkınlık geçiren bir tek ben değilim. Bu olayın şahitleri de aynı derecede sarsılmış durumda.Hani akademisyendiniz, hani siyasete akılcı bir üslup katacaktınız, inanın hayal kırıklığı yaşıyorum.Biz gazetecilerden vazgeçtiniz diyelim; ARInın gecesinde birlikte sohbet ettiğimiz ve yazımda da adı geçen Raika Akar Hanıma bu "yalanlamayı" nasıl izah edeceksiniz? Bizim söylediklerimize belki kıymet vermezsiniz, size şeriat hükümlerinden bir hatırlatma yapayım: Bir adamın asılması için bile üç kişinin şahitliği yeter! Ben bu konuşmaya şahit olarak, siz de dahil 5 kişi gösterebilirim.Kamu vicdanında güvenirliğiniz sarsıldığında, savunduğunuz hiçbir "değerin" kıymeti kalmayacak.Dünkü yazıma çok sayıda mail aldım. Keşke siz bu açıklamayı yapmasaydınız, ben de size onları gösterebilseydim. O zaman belki sosyal demokrat bir siyasetçi olarak kendinizi besleyecek kaynakları artırmış olurdunuz. Ayrıca sizin buna ihtiyacınız olduğunu da artık sanmıyorum."Türbanın siyasal simge olmasına itirazım yok" sözlerinizin Atatürk devrimlerini ilke edinen bir partide nasıl değerlendirileceğini, Meclisteki arkadaşlarınıza bırakıyorum. Dervişin talihsizliği Hükümette AB müzakerelerinin koordinasyonunu üstlenmenizi öneren Dışişleri kadrolarının görüşlerini dikkate alacak konumda olan Bakan Abdullah Gülden, AKPnin bile dile getirmediği türban konusundaki bu "geniş açınız" takdir görebilir.Önceleri yalnızca kulislerde konuşulan (Ki bunu da bir yıl önce yazmıştım) CHPden uzaklaşıp, AKPye yaklaşmanız da artık bir sürpriz olmaktan çıktı.Türbanın kamusal alanda kullanılmasına karşı olmamanız, CHPye "türbanlı belediye başkanı" gibi yeni politik yaklaşımlar önermeniz; benim açımdan anlaşılabilir, en azından tartışma zemini olabilecek konular olabilirdi. Ancak kişiliğinizin rüzgarlar karşısında eğilip bükülmesi büyük talihsizlik.Size umut bağlayan sosyal demokratları ne kadar çok yaraladınız Sayın Derviş, ne yazık ki, siz "delikanlı" değilmişsiniz! syilmaz@milliyet.com.tr AKPye mi yaranacak?