Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen gün yapılan ihalede yolcu garantisi verilmiyor, işletim süresi 15.5 yıla çıkıyordu. Rakipler, ihaleye girmeden ok atışlarına başlamışlardı. Yabancılar bulunacaktı. Çünkü ihale şartnamesine göre, 150 bin metrekare kapalı alanı bulunan bir havalimanı işleticisi olmak ve 100 milyon dolar ciro gerçekleştiriyor olmak gerekiyordu.Türk firmaları içinde bu ölçülere uyan yalnızca TAV'dı. Havacılık sektöründe yer edinen Alarko, Çelebi, İçtaş gibi şirketler, yabancı ortakla yola çıkmak zorundaydı. Son yılların en gözde yatırımı, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminal Binası projesi olmuştu. 1996 yılından beri ihaleler açılmış, en son 1998 yılında açılan ihale ile Tepe, Akfen ve Viyana firması Vien'in kurduğu konsorsiyuma, yap-işlet-devret modeliyle 5.5 yıllığına verilmişti. Aradan geçen süre içinde Vien gitti, TAV'ın V'si venture (ortaklık) olarak yer edindi. 2005'te yenilenen ihalede şartlar biraz daha ağırlaşıyordu. Alarko ihale günü, Arjantinli ortağının "yetersizlik belgesi" nedeniyle elendi. Çelebi, Alman ortağı Fraport'un Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ile davalık olması nedeniyle ihaleye teklif vermedi. İçtaş ise "öngörü" göstererek çekildi.Ortada büyük bir ortaklık kaldı: TAV. Bugüne kadar İstanbul'un yanı sıra Ankara Esenboğa, Mısır Kahire havalimanlarının inşaatı ve işletmesini de alan TAV, ikinci kez Atatürk Havalimanı'na indi. Ardında Emirates ve Moldova havalimanlarının inşaat işlerini de alan TAV, artık Türkiye'de ayağı yere sağlam basan bir havacılık markası oldu.TAV, Atatürk Havalimanı (AHL) ihalesinde karşısına rakip olarak çıkacak Ciner Grubu'nun sahibi olduğu yer hizmetleri şirketi Havaş'ı da satın alarak, engelleri bir bir aştı. Bu alışveriş, TAV'a Adnan Menderes Havalimanı işletmesini de getirdi. Marka oldu TAV'ın 1998 yılında Tepe ve Akfen ile işbirliği, kader ortaklığına dönüştü.Bir yanında Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesi Bilkent ve ona bağlı olarak kurulan Tepe Grubu'nun kurucusu olan ve 25 Mayıs günü 90 yaşına basan Prof. İhsan Doğramacı, öbür yanında genç işadamları kuşağının "kararlı" tırmanışının simgesi haline gelen Akfen'in patronu Hamdi Akın.TAV'ı bir ağaca benzetirsek, yeşil dallarına Akın, köklerine ise Doğramacı adını vermemiz yanlış olmaz. Akın bir dönem Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) başkanlığı ve Fenerbahçe Asbaşkanlığı görevlerinde de bulundu. Akın'ın avukat eşi Şafak Akın, Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı'nı (TİKAV)kurdu. Doğu ve Güneydoğu'da eğitim gören üniversiteli gençlere, sosyal ve eğitim alanında yeterlilik kazandırıyor. İki kuşak bir arada 1976 yılında ısı sistemleri üreten bir fabrika kurarak iş hayatına atılan Hamdi Akın, 1998 yılında gerçek sıçramasını yaptı. Akın'ın, "Bunlar çok önemli değil, önemli olan Türkiye'nin vizyonu" sözlerinin devamı, içi boş bir kavram ebeliği yapmadığını ortaya koyuyor:"Biz bir yarışın içine girdik, artı değer üretmemiz gerekiyor. Devlet, özel sektörün kötü niyetli olmadığını bilmeli. Evet, AHL bizim amiral gemimizdi, almak zorundaydık. Bundan da önemlisi İstanbul, İzmir, Ankara havalimanlarını alarak ayağı yere sağlam basan bir havacılık şirketi olduk. Bundan sonra yurtdışı ihalelerde, dünyadaki rakiplerimizin karşısına güçlü çıkacağız. TAV, artık Türkiye'nin havacılık alanında bir misyoneri gibi görülmeli." Türkiye'nin vizyonu "Hamdi Akın, İhsan Doğramacı'nın malları değil bunlar" diyerek bir başka noktaya işaret ediyor Akın:"80 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nin imtiyazları bunlar. Yabancılara satılmamalı. Biz ileride havalimanı şirketimizi halka açacağız ve küçük ortak olarak kalacağız. Devlet gibi şirketler olmamız lazım. Almanya'nın nasıl bir Mercedes'i varsa, Türkiye'nin de TAV gibi derinliği olan, rekabet gücü yüksek, yüzde 90'ı halka açık şirketleri olmalı." Akın, "Ereğli Demir Çelik İşletmeleri'nin (ERDEMİR) de yabancıya satılmasına karşıyım. Erdemir'in çeliğinin yüzde 20'sini Koç Grubu kullanıyor, otomotiv sektörü en büyük alıcı. Koç ile Hyundai (Kibar Holding) ortak olup Erdemir'i alabilmeli. Örneğin 20 tane çimento fabrikası tek tek özelleşti. Oysa bunlar bir yerli gruba satılabilir ve Fransızların La Farge'ı gibi çimento devi yaratılabilirdi" diyor.Akın'ın sözleri, Petkim, Tüpraş, Erdemir, Telekom gibi büyük özelleştirmelerin yapılacağı bu ortamda, "ulusal sanayi ve stratejik büyüme" tartışmalarına ışık tutuyor.AHL'de 3 Temmuz günü (devir tarihi) TAV'ın yerinde bir "Mr." görseydik ne kadar memnun olurduk? Akın'ın "cumhuriyetimizin imtiyazları" vurgusu kamuoyundan çok, Türk iş dünyasına ve siyasilere dönük algılama yaratmalı. Türk sermayesi, milyar dolarlık ihalelere girebilecek ortak girişim ruhuna bürünmeli; küsmece, darılmaca ile olmuyor. syilmaz@milliyet.com.tr Yabancılara satılmasın