Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye'nin önde gelen araştırma şirketlerinden birinin kurucusu olan Bülent Tanla, 1981 yılından beri Çin'i neredeyse su yolu yapan bir siyasi. Çin Komünist Partisi ile CHP arasındaki iletişim, Türkiye ile Çin arasındaki soğuklukla ters orantılı. Zira Çin hükümetinden görüştüğümüz neredeyse tüm yetkililer Türkiye'yi ziyaret etmişler, ancak Türk hükümetinin trafiği hiçbir dönem yoğun olmamış.Başbakan Tayyip Erdoğan AKP Genel Başkanı olduğu dönemde bu ülkeyi ziyaret etmişti. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise hükümeti temsilen Çin'e gelerek bu trafiğin önünü açıyor.Türkiye ve Çin arasındaki soğukluğun birinci nedeni, 2004 yılında Türkiye'nin Çin'e 14 tane anti damping soruşturması açması. Çin'e anti damping soruşturması açan ülkelerin başında geçen yıla kadar hep ABD olmasına karşılık, 2004 yılında ilk kez Türkiye atağa kalkarak birinci sırayı alıyor. Çin Hükümeti ilk kez yabancı bir basın grubunu ülkesine davet ediyor. Çin Ticaret Bakanlığı'nın davetlisi olarak CHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla ile birlikte Hürriyet, Cumhuriyet ve Vatan gazetesinden arkadaşlarla "Çin mucizesi" veya "Çin tehdidi" söyleminin köklerine doğru bir yolculuk yapıyoruz. 217 ülkeyle dış ticaret yapan Çin'in 600 milyar dolarlık ihracatı yalnızca Türkiye'nin değil, 36 ülkenin başını ağrıtıyor. Son üç yılda, bu ülkelerin açtığı anti damping davaları sonucunda, Çin 3 milyar dolar tazminat ödedi. Son bir yıldır da Çin anti damping davası silahını eline almaya başladı. Bu konuda tek verebildikleri örnek ise ABD'de mobilya sektörüne açtıkları davayı kazanmaları...Çin'in 2004 yılında toplam dış ticareti 1.154 trilyon dolar ve ekonomileri 23 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyor. Çin ısrarla ithalatındaki artışı vurguluyor. Çünkü böylelikle yalnızca dünyaya mal satan değil, dünyadan mal alan önemli bir ülke olarak "sempati" çemberi oluşturmaya çalışıyor.Çin'de ihracatın yüzde 50'sini yabancı yatırımcılar gerçekleştiriyor. Ve ihracatta kâr oranı yüzde 6 civarında oluşuyor.Çin'in 2010 yılında ithalatının 1 trilyon dolar olacağını söylemekten çekinmiyorlar, ancak ihracat hedefini "tehdit" algılamasından sıyrılabilmek için belirtmekten kaçınıyorlar. İthalat da artıyor "Türk işadamları ABD ve AB'ye odaklı, oysa Çin'e gelmeliler" sözü burada karşılaştığımız "resmi söylem"...Türk yatırımcı sayısını Türk Büyükelçiliği net bilemiyor. Söyleyebildiği Şangay'da 170'inci Türk firmasının açıldığı, Pekin'de de 33 Türk firmasının olduğu. Bunların toplam yatırımlarının da 100 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Çin'deki Türk nüfus 400. Çin'in nüfusu ise 1 milyar 300 milyon...Kum gibi insan, aç!Çin mucizesi veya tehdidi buna dayanıyor.Açıkça söylenen "Türkiye'nin küresel ekonomide coğrafi konumunun getirdiği avantajdan kimse şikâyet etmiyor. Bizim nüfus avantajımızdan niye şikâyet ediyorsunuz? İnsanımız beslenemiyor. Onlara iş ve aş götürmek için ucuz üretim yapmak zorundayız. Çin'de fiyatlar ucuz, ama ihracata, Dünya Ticaret Örgütü'nün belirlediği kuralların dışına çıkan teşvikler vermiyoruz."Dünya Bankası verilerini gözümüze sokuyorlar. Dünya Bankası'nın, Çin'in dünyadaki yoksulluğu azalttığını iddia ediyorlar.Çin'e son 20 yılda 500 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı gerçekleşti. 2004 yılında 63 milyar dolar olan yabancı sermaye yatırımının, 2005 yılında 70 milyar doları aşması bekleniyor. Türkler Çin'e gelsin Dışa açılma ve reform sürecini Çinliler, 1978'de Çin Komünist Partisi Başkanı ve Cumhurbaşkanı Deng Şuapoing'in, "Kara kedi, ak kedi fark etmez; önemli olan farenin tutulması" sözüyle özetliyorlar.Çin'de önemli temaslar yaptık, bunların hepsi bu yazının konusu olmayacak. 11 20 Temmuz tarihleri arasında bulunduğum Çin'den daha kapsamlı bir dosya ile döneceğim. Ancak şunu vurgulayarak bu yazıyı noktalamak istiyorum: "Çin'de gelecek 5-10 yılın değil, 50-100 yılın planları yapılıyor."Çin'de rejim, komünistlerin güvencesi altında, dünya ticaretini sallamaya devam edecek, ancak "günün sonunda" yaşadığımız dünya bu mu olacak? Bu sorunun yanıtını vermek zor. Tükenen doğal kaynaklar, bozulan pazar dengeleri, gelir dağılımında bozulma; ister kapitalist, ister komünist olsun yönetimlerin peşinde koştuğu zenginleşme, refahın bölüşümü sorununu aşabilecek mi? Çin'in doğusunda 7 bin dolara çıkan milli gelir, batıda 300 dolar seviyelerinde. Sokaklarda lüks otomobillerin yanında, bisikletlerinin pedallarını çeviren milyonlarca Çinli "Çin'e inanıyor" ve gece sokaklarda dans eden Mc Donald's gençleriyle neşesini buluyor; ya yarın?! syilmaz@milliyet.com.tr Zaman dilimi 100 yıl