Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Astana'da düzenlediği basın toplantısındayız. Aynı zamanda Milan'ın da Başkanı olan İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'yi birlikte izledikleri maçta Liverpool'a karşı yaşadıkları 6 - 5'lik yenilgiden sonra nasıl teselli ettiğini ve kupayı alan İngiliz takımı için İngiltere Başbakanı Tony Blair'e ne dediğini soruyorum. İtalyan Başbakanı Berlusconi'yi takdir eder cümlelerle söze giriyor: "Çok ciddi bir olgunluk gösterdi. 3 - 0 biten birinci yarının sonunda kendisini tebrik edenlere 'Belli olmaz' dedi." Teselli cümlesini almaya kararlıyım, "Ne diyeyim, her maçın üç sonucu vardır; ya kazanır, ya kaybeder, ya berabere kalırsın" kalıbındaki maç yorumunu yapıyor Başbakan. 'Her maçın üç sonucu vardır' Blair'i tebrik ettiğini de söylüyor, Liverpool taraftarı oğlunu kutluyor...Olimpiyat Stadı'ndaki organizasyon ile ilgili belli ki konuk liderlerden çok övgü almış, "Olimpiyat finali gibiydi" yorumlarını aktarıyor. Türkiye'nin 2012 Olimpiyatlarına adaylığı nedeniyle, maçı Türkiye açısından kazanım hanesine yazmış.Konu, Seyrantepe'ye geliyor "Galatasaray'a verdik" diyor. Seyrantepe projesinin 2012'ye yetişeceğini belirtiyor. Başbakan Erdoğan'ın iki gün önce
TOBB adına uçağın ev sahipliğini Başkan Vekili ve ASO Başkanı Zafer Çağlayan ile İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Çağlar yaptı. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Oğuz Satıcı'nın katılmadığı geziye, kurum adına liderliği TİM Başkan Vekili ve THY Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyükeşki yaptı. Başbakan Erdoğan, Güney Afrika gezisi ile başlayan işadamlarıyla buluşma krizinden sonra gezilerin portresini de değiştiriyor. Erdoğan'ın gezisine katılan işadamları ve gazeteciler; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) uçağıyla, farklı saatlerde yola çıkıyor, dün gece Kazakistan'ın başkenti Astana'ya giderken olduğu gibi. Erdoğan, İtalyan Başbakanı Berlusconi ile kupa maçını izlerken, işadamları ve gazeteciler yola çıktı. "MÜSİAD Heyeti Başkanı" olarak heyette yer alan (heyet başkanı ifadesini de ilk kez görüyorum) ve Kazakistan'a ilk yatırım yapan işadamlarından Emsaş İnşaat'ın sahibi Ali Rıza Arslan ile birlikte, 4 MÜSİAD üyesi geziye katıldı. Dış Ekonomik İlişkiler (DEİK) adına katılan işadamlarının bir kısmı da TÜSİAD üyesi olmalarına karşılık, davetli listesine adını kurum adına kayıt ettiren yalnızca Mağdenli Yer Hizmetleri şirketi Genel
Oysa Çelet ile Slovenya'da 66 bin metrekare kapalı alana sahip Avrupa'nın en büyük tabakhanesi IUV'i (Industrija Usnja Vrhnika) 20 milyon dolara satın almasını konuşuyorduk. Teşvikli iller kapsamına alınan Düzce'de yaptığı 3 milyon dolarlık yatırımı anlatıyordu. Söke'de ve Kuşadası Limanı'nda yeni mağazalar açtıklarını söylüyordu. Ayrıca Atina'nın yeni açılan alışveriş merkezinde de bir mağaza açıyorlarmış... Alışveriş merkezinin işletmesini de, Koç ile Alman ortağı Ece Grubu üstlenmiş. Dünyanın önde gelen markalarının vitrinlere çıktığı Nişantaşı'ndayız; Desa Yönetim Kurulu Başkanı Melih Çelet ile yürüyoruz, Yargıcı'nın patronu Emir Yargıcı karşımıza çıkıyor, "Abi Çin'den geldim, fabrikaları kapatıp Çin'e git" diyor. 1994 krizinde büyük bir sopa yiyen Desa, şirket stratejini değiştirmiş, 2001'de yüzde 384, geçen yıl da yüzde 48 oranında büyüyerek bir "başarı öyküsü" yaratmıştı.Yurt içinde 2005 sonunda sayıları 50'yi bulacak Desa mağazalarında, artık kendi markası ile ayakkabı satılmıyor, üretilmiyor da. Desa ayakkabılarının yerini Lacoste, Aerosoles gibi dünyanın ünlü markaları aldı. Son 22 yıldır dünyanın seyahat sektörü ürünleri devi Samsonite'in Türkiye temsilcisi olan Çelet,
Emine Hanım, Suriye'nin başkenti Şam'da "First Lady" Esma Esad himayesinde düzenlenen, "Uluslararası İş Kadınları Forumu" konuşmacısıydı. Bu toplantıya Şam'ın, Türkiye'den davet ettiği kadın kuruluşu da TİKAD olmuştu.Emine Erdoğan Şam'a giderken; adını bile duymadığımız reklam ajansı sahibi ve TİKAD Başkanı Nilüfer Bulut, Bossa Yönetim Kurulu Üyesi Demet Sabancı Çetindoğan, hukukçu Emel Efe, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Sema Güral ile uçmuştu. Bulut ile Şam'dan görüştüm. Erdoğan'ın forumda, Hz.Muhammed ile 40 yaşında 3'üncü evliliğini yapan ve Şam'a ilk ticaret kervanını çıkaran Hz.Hatice'yi örnek gösteren konuşmasına bir "katkı" alamadım. Bu üçüncü buluşma. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Türk İş Kadınları Derneği'nin (TİKAD) bugüne kadar düzenlediği üç etkinlikte de "lider" konumunda... Erdoğan, TİKAD'ın mart ayında Çırağan'da düzenlenen "Önceliklerimizin Işığında, Küresel Değişim" panelinin de konuşmacısıydı. Dünya Girişimci İş Kadınları Derneği'nin (FCEM) bu organizasyonunu TİKAD üstlenmişti. FCEM'in Türkiye'deki eş kuruluşu ve üyesi ise Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER). FCEM'in önerisi üzerine toplantıya davet edilen KAGİDER Başkanı Meltem Kurtsan
"Sorumlular hızlı bir şekilde tespit edilir ve cezalandırılırsa, siyasi otoritenin değişim konusunda ısrarlı ve samimi olduğu ortaya konabilir. Yaşananların telafisi yönünde hiçbir tatmin edici adımın atılmamış olması, bizi, hükümet yetkililerinin bu konuda siyasi iradeyi göstermekten kaçındığını düşünmeye sevk etmektedir." Suriye Devlet Başkanı Başar Esad'ın eşi Esma Esad'ın düzenlediği Uluslararası İşkadınları Forumu toplantısında "anlamlı bir buluşma" yaşandı. Bir araya gelen iki kadından biri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, diğeri TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı'ın kız kardeşi Demet Sabancı'ydı. "Gökyüzündeki buluşma"da tarafların "eşiyle ağabeyi" kısa bir süre önce tatsız bir polemikle karşı karşıya gelmişti. Aslında "erkeklerin" karşı karşıya gelmesinin sebebi yine "kadınlar"dı. TÜSİAD, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi İstanbul'daki gösterilerde polisin kadın göstericilere karşı sert tavrını eleştirmiş ve şu açıklamayı yapmıştı: Başbakan da TÜSİAD'ın bu eleştirisini, TOBB'un bir toplantısında ağır şekilde yanıtlamış "Amcasını vuran katillerin istediği biçimde demeç veriyor. Birileri düğmeye bastı. Oyunlar oynanıyor" demişti.Erdoğan'ın bahsettiği amca,
Özyeğin basın toplantısında, "Finans" diye kurduğu vakfının adını geçen ay "Hüsnü M. Özyeğin Vakfı" olarak değiştirdiğini açıklıyordu. Özyeğin, dünyada küresel zenginlerin isimlerini vererek kurdukları, milyar dolarlık vakıfları kendine örnek aldığının altını çiziyor.Özyeğin, vakfının, Doğu ve Güneydoğu'da kız çocuklarının okullaşma oranının yükselmesine katkı sağlamak için kız yurtları açacağını vurguluyordu. Eşi ve kendisinin başında olduğu vakıflarında, bugüne kadar 50 milyon dolar harcadığı eğitim alanına, yeni bir pencere açıyor.Kız yurtları projesinin fikir babasının, bankacılıktan önce, Robert Kolej sıralarında tanıştığı dostu İbrahim Betil olduğunu da aynı toplantıda öğrenmiştik.Özyeğin'i Betil'den aldığı 25 Şubat 2005 tarihli mektup ikna etmişti.O mektup neydi? O gün bu soruya almadığımız yanıt, bugün geldi. Betil'den dinledim..."Eğitim alanında farklı bir şey yapmak istiyordu, iki önerim oldu. Bunlardan birincisi liselerde özel olarak kurulan birimlerde elektronik ve bilgisayar eğitiminin verilmesi ve bu eğitimin bir diploma ile tescillenmesi, ikincisi ise Anadolu'da kız yurtlarıydı. Türkiye'de kızların okullaşma oranı ortaöğrenimde yüzde 48'lere düşüyor. İran'da,
Yenigün İnşaat'ın patronu Mithat Yenigün ve enerji sektörü müteahhitlerinden Emin Usluel, Varşova'nın en modern iş merkezlerinden Eurocentrum'u gezdirdiler. İçinde otel projesinin de olduğu yatırımda, FB Başkanı Aziz Yıldırım ve dayısı Cengiz Yalçın'ın şirketi Makyal ile ABD'de yatırımları bulunan Artercan ailesinin de ortaklığı bulunuyor.Varşova merkezinde, 22 ile 24 kat arasında 4 kule inşaa ediyorlar. İlk kule "Alpha" 2 yıl önce açılmış, biz de onu geziyoruz. 160 milyon dolarlık yatırım. Binaların yıllık kira gelirinin 10 milyon dolar olması bekleniyor, satış için ise Polonya bürokrasisi engel çıkarıyor. Yabancı sermayenin Polonya'daki şikâyeti, bürokratik sorunlar. Bu sorunların çözümü için Bakan Tüzmen, dün de Polonya'da Türk işadamları ile ayrı bir toplantı yaptı.Eren, "Hep söylenirdi de inanmazdım. Polonya ve Macaristan'da oldu işte, AB'ye girdiler, önce bankaları sonra da reel sektör şirketlerini yabancı sermaye aldı. Polonya'ya 1990'dan beri 74, Macaristan'a ise 42 milyar dolar yabancı sermaye girdi. Önceki gün Budapeşte'de yemekteyken, bir Macar müteahhit 'Şirketlerimizin sahibi Almanlar, biz çalışanız' dedi" sözlerini aktarıyor. Avrupa Konyesi toplantısı için Varşova'da
Tekel'in alkollü içicekler bölümünü, en yakın rakibinden 100 milyon dolar fazla vererek (292 milyon dolar) alan Mey'in durumunu Yorgancıoğlu şöyle anlatıyor:"Ortaklarımız müteahhitlik yapan bir grup. Bu gurubun sanayiye yatırımın özendirmek için olsa gerek, özelleştirme sırasında ÖTV zammı olamayacağını söylediler, uygulamadılar. Son iki yılda alkollü içeceklere 4 kez ÖTV zammı yapıldı." Rakının son iki yılda dolar bazında fiyatının dört kat artığına değinen Yorgancıoğlu, alkollü içeceklere gelen yüzde 26 ile yüzde 118 oranındaki artışın, çok yüksek bir maliyet getirdiğini belirtiyor.Yüzde 8'lik enflasyon hedeflemesinin karşısında alkollü içeceklere yapılan ÖTV zammının, ekonomik gerekçelerini anlamakta zorlandığını ileri süren Yorgancıoğlu, "Şubat ayında devletin ÖTV gelirleri düştü, mart ayında da bu düşüşün sürmesi bekleniyor. Rakı tüketiminden yalnızca Mey kazanmıyor, aynı zamanda devlet ve üzüm üreticisi ve sanayi de kazanıyor" hatırlatmasını yapıyor. Mey'in CEO'su Galip Yorgancıoğlu bir yandan rakının piyasadaki yerini yükseltmek için yeni ürünler çıkarıyor, öbür yandan da ÖTV'nin yol açtığı fiyat artışlarıyla mücadele ederken, yeni ihraç pazarları arıyor. 2005 yılında 1.2