Serpil Yılmaz

TMSF, 1999 yılında el koyduğu Egebank'ın yürütülen faizleriyle birlikte 3 milyar dolara ulaşan devir zararlarını tahsil etmek için, Isparta'da Şevket Demirel'in 9 şirketinin yönetim ve denetimlerini devraldı.Ortada bilinen bir durum var: Şevket Demirel, Egebank'ın içini boşaltmak ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan yargılanan eski patronu Murat Demirel'in babası. Ve Murat Demirel'in kardeşi Neslihan Demirel, bankanın ortakları ve yönetim kurulu üyeleri arasında. Murat Demirel, devir tarihinde oluşan 1.5 milyar dolarlık devir zararını ödeyecek bir kaynak gösteremedi. Zincirlikuyu'da bundan 5.5 yıl önce başlayan Egebank operasyonu, pazar günü Isparta'da yeni bir sürece girdi. Bankacılık Kanunu 1999 yılından bugüne tam 7 kez değişti. Gelinen noktada TMSF "bulduğu gedikten" içeri dalıyor. Banka batıranların iyi niyetli olmaması, halkanın büyümesini kaçınılmaz kılıyor.TMSF'nin, Egebank'a el koyduktan sonra, bugüne kadar Bankalar Kanunu'nun 15/7-b hükmü çerçevesinde tahsil edebildiği tutar ise 9 milyon dolar: Devede kulak diyebiliriz.TMSF, 4389 Sayılı Bankalar Kanunu'nda yapılan değişiklikle "Uzan maddesi" olarak anılan 15/7-a maddesine bavurdu. Bu madde TMSF'ye, batık banka

Egebank "bir yaramaz evlat" hikâyesi gibi okuna gelirken, pazar sabahı işin rengi değişti, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in baba ocağı Isparta'da kurulu "Isparta Beyliği'nin" kapıları kırıldı, kilitleri söküldü.Pazartesi günü Isparta'da "Adalet" yalnızca eski bir parti olarak aranmadı, TMSF ve Demirel ailesinin sığındığı tek limandı.Murat Demirel'i aradım, eşi Isparta'ya yola çıktığını söyledi. Kız kardeşlerinden Binhan Kesici Isparta'ya varmıştı. "Baba-oğul" ilişkisini belgelendirme iddiasının dayanağı olarak gösterilen Neslihan Demirel ile konuştum, "Pazar sabahı 50 kişi kapıları kırarak şirketlere girdiler. Avukatlarımızın tutanak tutmasını engellediler, ihtilal gibi" diyordu. Egebank'a Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından el konulmasının üzerinden 5.5 yıl geçti. Bankanın eski sahibi Murat Demirel, Egebank'ın içini boşaltmak ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmak iddiasıyla 4 bin 735.5 yıl hapis cezası talebi ile yargılandı. 24 ay tutuklu kaldı. Hapisten çıktıktan sonra TMSF ile "umutsuz" pazarlık süreci başladı. Yılbaşında eşi ile birlikte Bulgaristan'a girmeye çalışırken yakalanan Demirel, serbest bırakıldı. Murat Demirel'in Bulgaristan macerasının ardından, TMSF

Koç Holding'in "amiral gemisi" olmakla kalmayıp, en büyük özel Türk şirketi unvanı ile de Arçelik, Türkiye'nin sanayileşme öyküsünün önemli bir kilometre taşı.Dünya turuna ara verip, Arçelik'in gecesine ev sahipliği yapan Koç Holding Şeref Başkanı ve Arçelik A. Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, kendine özgü bir üslupla kaleme alınmış "beyaz eşya öyküsünü" dile getirdi."Ne mutlu ki, büyükbabamızın bakkal dükkânından doğan bu topluluk, 4. jenerasyona geçmiştir" diyerek tamamladı Rahmi Bey konuşmasını. Arçelik'in, önceki akşam Rahmi Koç Müzesi'ndeki "50. Yıl" davetinde, Sanayi Bakanı Ali Coşkun'un konuşmasında vurguladığı gibi, yalnızca Koç'un beyaz eşya sektörüne girişi değil, "Türkiye'nin kalkınma tarihi de" anılmış oldu. Bugüne kadar gerek Koç yöneticileri tarafından, gerekse de yazılı ve sözlü Koç tarihinde, topluluk başkanlığının aile şeceresi; Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı'na gelen Mustafa Koç ile "üçüncü jenerasyon" olarak tanımlanmıştı. Vehbi, Rahmi ve Mustafa Koç...Rahmi Koç topluluğun doğumunu, büyükbabası Koçzade Hacı Mustafa Rahmi Bey'in, 1917'de Ankara'da açtığı bakkal ile başlatıyor.Bir sandık ayakkabı lastiği, şeker; birkaç tekerlek kaşar peyniri, zeytin ve

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) koordinasyonunda, ilki 16 Haziran'da yapılan "yerli konsorsiyum" oluşturma toplantısının ikincisi, dün akşam İstanbul'daki merkezde gerçekleşti. TOBB Başkan Yardımcısı ve Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan başkanlığında bir araya gelen 9 yatırımcı, Erdemir için kurulacak geniş kapsamlı ortaklığın "nihai kararını" alıyorlar.Erdemir'e talip olan; İngiliz firması Mittal Steel, Lüksemburg merkezli AB firması Arcelor, Amerikan firması USA Steel, Hollanda ve İngiliz sermayesi Corus ve Rus firması Novolipetsk'in karşısına, TOBB'un toplantısından bir güç çıkacak mı?TOBB koordinasyonunda; demir-çelik, otomotiv, beyaz eşya, denizcilik gibi hem Erdemir ürünlerini; üreten, satan, taşıyan kesimlerin "güç birliği" oluşturmaları, Türkiye açısından "ilk" olmaktan öte, "bilinç" örneği de...Çağlayan, "Bu ortaklıkta en yüksek hisse sınırı getirilecek" görüşlerini öne sürüyor. Türk Telekom'dan sonra Türkiye'nin en büyük özelleştirmeleri arasında sayılan Erdemir'de geri sayım başlarken, yerli sermaye "güç birliği" atağına kalkıyor. Demir-çelik sektöründe Türkiye'nin önde gelen yatırımcıları Diler-Yazıcı, İçtaş, Habaş ve Kroman'ın yanı sıra,

Eren'in paneldeki konuşmasını okudum, telefonda da kendisiyle görüştüm. Her kelimesi "ulusal direniş zincirinin" bir halkası gibi... Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren, Ankara'da düzenledikleri "Türk Toplumunda Uzlaşma Becerisi" konulu panelde, "uzlaşmama" kimliğimiz üzerine eleştiriler getiriyor; "Karşı karşıya bulunduğumuz dış tehditlerle başa çıkmak için ulusal hedeflerimiz doğrultusunda güç birliği yapmalıyız. Laik ve demokratik hukuk devletini, T.C.'yi yaşatmak için güç birliği yapmalıyız" diyor. Ankara'daki panelin ilginç yanlarından biri de; siyaset arenasından konuşmacı konuğunun, ana muhalefet partisi CHP lideri Deniz Baykal'ın olması. Eren bu tercihi, "CHP'nin hem bankacılık kesiminde yabancı hisselerinin sınırlandırılması, hem de Erdemir özelleştirmesi ile ilgili önerileri, sektörel taleplerimizle örtüşüyor" düşüncesiyle yaptıklarını belirtiyor.Toplumsal uzlaşmaya neden ihtiyaç var?Eren tartışmaya açtığı bu soruyu "AB sürecinde, bireysel girişimciliğimiz zayıf kalacak endişesi yaşıyoruz. Türkiye'ye gelen yabancı bankalar müteahhitlik sektörüne bırakın krediyi, teminat mektubunu bile vermiyor. Polonya'da, Macaristan'da bunlar oldu; yerel firmalar

Ülker, neredeyse geleneksel bir tutum haline gelen "Dostlarla Boğaz Turu" seferindeydi. Aslında bu gezinin ev sahibi olarak "Ülker" yerine, Ülker İstişare Kurulu Üyesi ve Grup Sözcüsü Metin Yurdagül ile eşi Betül Hanım'ı anmak istiyorum. Medyada Ülker'in görünen yüzü Yurdagül çifti, her zamanki içtenlikleri ile konuklarını ağırlıyorlardı. Boğaz turu yapmak üzere Sepetçiler Kasrı'ndan kalkan Swissotel teknesi, aynı yerde yapılan OECD Sanayi ve İş Dünyası İstişare Komitesi (BIAC) genel kurul yemeğine katılan başkanları ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ı ardında bırakıp denize açıldı. Metin ve Betül Yurdagül çifti, Ülker basketbol takımının tüm yurtdışı maçlarında da basınla birlikte oluyor. Bugüne kadar sanırım 200 civarında gazeteciyle bu gezilerde en azından birlikte aynı masayı paylaştılar ve bir kadeh şarap içtiler.Ülker'in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, yeni yönetimde aktif yer alan torun Ali Ülker veya aileden herhangi bir yönetici katılmıyor bu gezilere. Bu durumdan haberci olarak rahatsızlık duyduğum bir gerçek. Biz gazeteciler örtünün altındakini her zaman merak ederiz. Bırakın Ülker Ailesi'nden birinin basın ile birlikte organizasyonlarda görünmesini, "satış müdürü",

Konu İstanbul Avcılar Belediyesi'ne bağlı; Tahtakale, Tatarcık, Ispartakule mevkilerinde yer alan 6 milyon metrekare arsaya, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın 17 Ocak 2005 tarihinde verdiği imar planı onayıyla ilgili. Şehir Plancıları Odası (TMMOB) geçtiğimiz ay planlara itiraz etti ve Bayındırlık Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi aleyhine dava açtı. Oysa İstanbul Belediyesi de, TMMOB'den önce Bayındırlık Bakanlığı'nı "Nüfus yoğunluğunu artırdığı" gerekçesiyle mahkemeye vermişti.Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ise söz konusu arsa üzerinde konut üretme projesini pazarlık masasına getiren Korkmaz Yiğit'in, "ödeme planını" görüşüyor. Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ise, bakanlık ile "Beni alet etmeyin" kavgası veriyor. İstanbul rantı üzerinde devletin ilgili kurullarının nasıl birbiri ile çelişkili durumlarda kaldığının belgesidir. Şehir Plancıları Odası (TMMO) İstanbul Şube Sekreteri Ali Rıza Nurhan, şu bilgileri veriyor:"Geçtiğimiz yıl temmuz ayında Bayındırlık'tan plan onaylanıp geldi. Yürürlükten kaldırılması için itiraz ettik. Arazide hem Toplu Konut İdaresi'nin mülkiyeti hem de aile mülkiyeti vardı. TOKİ de bizimle bağlantıya geçti, "İmara açılan alanda kısıtlı

Gazetemize ziyarete gelen, 2 bin 300 üyeli Avusturya Liseliler Derneği'nin (ALD) Başkanı İbrahim Temo ve derneğin AB çalışmalarının koordinasyonunu yürüten Nurhan Azizoğlu ile birlikte dernek yöneticilerinden Nigar Evgin ile birlikteyiz.Türkiye'de 100 yılın üzerinde geçmiye sahip olan Batı Kulübü'nün uzantıları olan "kolejliler", ilk kez Türkiye'nin AB meselesine al atıyorlar. "Akil Adamlar" olarak isimlendirdiğimiz "Bağısız Türkiye Komisyonu" oluşumunu destekleyen, Açık Toplum Enstitüsü Başkanı ünlü spekülatör George Sorus'un, 8 Haziran günü İstanbul'daki toplantısına değinmek istiyorum. Bu toplantıya ev sahipliği yapan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Başkanı Can Paker'e "Akil Adamlar, müzakere tarihi alınan 17 Aralık'tan sonra çalışmalarına 3 Ekim'e kadar ara verdi. AB Anayasası oylaması ile Avrupa'nın genişlemesi tartışılan bir sürece gidiyor, Türkiye'nin önüne 3 Ekim'de neler çıkacak, hazırlıklı olmak gerekmez mi?" sorusunu yönelmiştim.Yanıtı Azizoğlu'ndan aldım:"Avusturya eski Dışişleri Müsteşarı ve Bağımsız Türkiye Komisyonu raportörü Albert Rohan, Soros ile birlikte Türkiye'ye gelen ekip içindeydi, kendisi ile görüştük. Rohan bize, 17 Aralık'ta ara