Almanya'da iş hayatına atılan ve Türkiye'de 8 fabrika kuran tekstilci Ali Akkanat'ın sahibi olduğu Akkanat Holding'in bir yatırımı olan Kempinski Hotel The Dome'dayız. Temmuz ayında hizmete giren ve lüks kategorisinde yer alan otelin; 24 ayar kaplama altından armatürleri, 450 bin dolara yaptırılan Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan giriş kapısı gibi ayrıntılarını hesaba katmazsak, en büyük özelliği yakınındaki National Golf Club. Bir süre önce annesi Melahat Uzan oturduğu Yeniköy'deki muhtarlıktan fakirlik ilmuhaberi almaya çalışırken, oğlu Cem Uzan Antalya'da altın kaplama musluklu lüks golf otelinde tatil yapıyor. Cem Uzan burada eşi ve çocuktlarıyla birlikte bayram tatilini geçiriyor. 1997 - 2002 yılları arasında Mustafa Koç'un kaptanlığını yaptığı National Golf Club'un yüzde 30'u yabancı olan 200 üyesinden biri de Cem Uzan.Uzan etrafındaki insanları görmüyor gibi davranıyor. Sürekli yanında dolaşan iki yakın koruma, medya mensupları için de kalkan görevi görüyor. Kahvaltı sırasında aynı salonda bulunmanın rahatlığıyla, meraklarımı gidermeye çalışıyorum.Uzan "Az kaldı, ama şimdilik konuşmayacağım" diyor. Neye az kalmış olabilir? Tabii ki, TMSF'nin 23 Aralık'ta ihaleye
Malatya Çocuk Yuvası'ndaki "şiddetin" sarsıcı etkileri, yerini "Ne yapabiliriz?" sorusuna bırakıyor. Sıtkı Usta da yazımı okuyunca, Kütahya'da yaptıklarını anlatıyor.Sıtkı Usta'nın yüzümü güldüren faksını size aktarmadan önce, "yerel kültürden evrensel sanata" uzanan çizgisinde, kimliğini bir kentin "insanı" olmakla nasıl özdeşleştirdiğini anlatmalıyım.1973 yılında Kütahya'da Osmanlı Çini Atölyesi'ni kuran Sıtkı Usta, şehrinin derdine, tasasına çözüm aradı. Sıtkı Usta, her yıl Kütahya'daki engellileri şehir şehir gezdirir, güzel bir tatil programı yapar. Kimi zaman belediye, kimi zaman Kütahya Tugay Komutanlığı'nın tahsis ettiği otobüslerle yola çıkarlar.Geçen yaz Fethiye'deki marinaya yapılan Ece Saray Otel'de konaklamışlar, "Bu yıl Bodrum'a gideceğiz" diyor Sıtkı Usta. Sıtkı Usta'ya bu çalışmalarından ötürü eski devlet bakanlarından Hasan Gemici de bir teşekkür ödülü vermişti. Dünyaca ünlenen Kütahyalı çini ustası Sıtkı Olçar, bayram üzeri moral vermeye çalışıyor, hem bana hem size... ABD'den Japonya'ya, İngiltere'den Yunanistan'a kadar birçok ülkede sergiler açan Sıtkı Usta'nın sanatını destekleyenlerin başında Rahmi Koç gelir. Koç, bugünlerde Sıtkı Usta'ya özel imalat
O çocuk yuvasında neler olduğunu bilmeden geçtip, gittik yollarından. Törenler yaptık, temeller attık. Oysa biz oralarda 'protokol gezileri' yaparken, belki aynı anda bir çocuk ağlıyormuş, sızlayan yerinin acısını akıtmak için.Hafta sonunda Mardin'deydim, Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) üyeleriyle, Mardin'de kadın istihdamını arttırmak için geliştirilen Kadından Kadına Köprü projesinin ödül törenine katıldım.İlk kez bir il gezisinde programa çocuk yuvası da alınmıştı. KAGİDER üyesi ve Mardin Eğitim ve Kültür Vakfı (MAREV) üyesi iş kadını Ayşe Köroğlu'nun girişimi ile kadınlar çocuk yuvasına gittiler. Açık söyleyeyim, ben gitmedim. Çünkü hem bu ziyaretin medyatik olmasını istemedim, hem de Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri ertesinde, Mardin Valisi Temel Koçaklar'ın da katıldığı bu ziyaretin 'gerçek' olmayacağı endişesi taşıdım.Ziyarete giden KAGİDER üyelerinin bir kısmı hazırlıklıydı; oyuncaklar, giysiler getirmişlerdi. Ellerinde listeyle döndüler. Çocuklarlar, bebek, ayakkabı ve şapka istemişlerdi. Çocukların en çok istediklerinin ise 'sıcak bir dokunuş' olduğunu anlattılar. Bundan sonra da umarım elleri çocukların üzerlerinde olur. Aramızda bir öneri şekillendi: Mahalle
Kamera gördüklerinde itiş kakış içinde, "Benim fotoğrafımı çeksene" diye yarışıyorlar. Dijital kameraların ekranında "pozlarını" görmek eğlenceli bir oyuna dönüşmüş. Turistlerin ellerindeki kameraları oyuncakları yapmayı başarmışlar! Mardin'de yapıların büyüleyici olduğunu bilirdim de, çocuklarının bu kadar şen olduğunun farkına varmamıştım. Binlerce yıllık tarih sayfalarının içine girer gibi gezindiğim sokaklarda, çıplak ayaklarına geçirdikleri terlikleriyle koştururlarken, "sürpriz şekerler" gibiler. Mahallenin çocukları yanınızdan hiç ayrılmak istemiyorlar, sohbet ediyorlar:"Adın ne?""Nereden geldin?""Burada kalacak mısın?""Yine gelecek misin?""Kaç kardeşsin?""Hepiniz Müslüman mısınız?"Sorularla kendi dışlarında kalan dünyaya ayna tutmaya çalışıyorlar. Mardin, büyük ölçüde kaybettiği Süryani nüfusu "kuyum işçiliğini" yerinde pazarlayarak kente geri dönmeye başlıyor. 1932 yılında Şam'a taşınan Süryanilerin dini merkezleri Deyrüzzaferan Manastırı'nda ayakta tutulan yaşam; bu toprağın ekmeğine, aşına geçmiş. Arapça en yaygın dil, Kürtçe ve Türkçeyi daha az duyuyoruz.Çokkültürlülük Mardin'de yabancılaşmayı önlüyor. Kendini ötekileştirmediğin bir coğrafya. Birbirine yabancı
İBB ile ortaklık kuran Dubai sermayesinin ikinci yatırım atağı kapıda Topbaş'a yönelttiğimiz, NTV'deki yayınında başlayan, El Maktum'un kurduğu Dubai Holding'e bağlı Dubai International Properties (DIP) ile İBB'nin 5 milyar dolarlık yatırım öngören gayrimenkul yatırım ortaklığı (GYO) şirketi ve Levent'teki 300 metrelik "Dubai Towers İstanbul" ile ilgili sorularımız,İstinye'deki Sarıyer Belediyesi'nin iftar çadırında bitti.Topbaş'a ilk sorum, itirazımı da içeriyordu; "İstanbul simgesi bir yapı, bir başka şehrin adı ile anılır mı?"Topbaş, "İsim henüz kesinleşmedi" türünden bir yanıt verdi. Resmi beynimize yer eden kulelerin kesinleşmeyen tek yanı "adı" değil, yüksekliği, eni, boyu. Topbaş "mimarinin" değişmeyeceğini söylüyor. İBB'nin yüzde 59 oranında ortak olduğu Şişli'de açılan Cevahir Alışveriş Merkezi'nin, satış değerinin 750 milyon ile 1 milyar dolar arasında olması... Dubai Towers İstanbul'un 500 milyon dolar yatırım bedelini nasıl açıklayacağız?Topbaş, "Cevahir ile ortaklığımızda farklı gelişmeler var. 3 Ekim AB müzakere süreci ile yatırım değerleri arttı" açıklamasını yapıyor.Yeni parti kurma hazırlığında olan İBB eski Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın Levent kulelerine itirazı
"Patronlar kulübü" TÜSİAD ile iş dünyasının "çatı örgütü" TOBB arasındaki polemiğe giriyoruz.AB müzakerelerinde iş dünyasını kim, nasıl temsil edecek?İİB Başkanlar Kurulu Başkanı Özcan Balkır ve Vekili Metin Altuğ, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Mehmet Büyükekşi ve Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği ve Arçelik Resmi ve Sektörel İlişkiler Koordinatörü Dilek Temel ile birlikte oturuyoruz. TİM Başkanı Oğuz Satıcı'nın görüşleri de bu masadakilerden farklı değil. "Resmi müzakere heyetini bilgilendirmek üzere, uzmanlaşmış iş dünyası kuruluşlarından bir komisyonun oluşmasını" öneriyorlar. İstanbul İhracatçı Birlikleri'nin (İİB) Beyti'deki iftar yemeğindeyiz. Masamızda geleneksel iftariyelikler, konularımız Avrupa Birliği müzakere süreçleri... Dilek Temel, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda tarama sürecini takiben açılacak müzakere başlıkları içinde yer alan "malların serbest dolaşımı" konusunda bir toplantı yaptıklarını anlatıyor.Avrupa'nın İtalya ve Almanya'dan sonra üçüncü üretim üssü olan beyaz eşya sektörü "huzursuz". Çünkü AB, Türkiye'nin "ikinci el piyasasını açmasını" talep ediyor.Beyaz eşya gibi otomotiv sektörü de "ikinci el ürünlerin ithalatının serbest
AB'nin karar alma süreçlerine katılan, 12 bin adrese gönderilen bu çalışmanın ilk ulaştırıldığı kişilerden biri AB Komiseri Olli Rehn'di. Rehn, raporu Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e iletti.Güneydoğu Avrupa'nın gelişmesiyle ilgilenen en büyük düşünce kuruluşu olarak 1999 yılında çalışmalarına başlayan ESİ'nin "Kayseri öyküsü", aynı coğrafyada etkili olan George Soros'un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü'nün Türkiye Direktörü Hakan Altınay ve Referans gazetesi Yayın Yönetmeni Eyüp Can'ın da dikkatini çekti. Can, önceki gün Kayseri'de ikincisi düzenlenen "yıldız şehir" toplantısına Rehn'i davet etti.Oysa Rehn, 3 Ekim'den hemen sonra geldiğinde Diyarbakır'a gidecekti. Can'ın önerisini dikkate alan Rehn, Gül'ü Kayseri'ye davet etti ve AB'de yeni bir gündem aralandı!"Protestanlık ve Müslümanlık kardeşliği"...AB lobileri tarafından Kayseri, Protestanlığın kurucu Jean Calvin'in "Üretmek ibadettir" yaklaşımını esas alan "Kalvinistler" kervanına katılıyor. İslami gelenekleri ötelemeden kalkınma modeli...Konferansta DMC İcra Kurulu Başkanı Ercan Saatçi ve Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakcı ise kentin müzik ve spor kapılarını zorluyor.Kayserililer ise "bildiğiniz gibi"... Onlar üçüncü
Bakımlı, genç, eğitimli, evli; 10 çocuklu Diyarbakır ailesinin 7'nci çocuğuydu...1997 yılında GAP İdaresi ve UNDP'nin (Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu) ortak girişimi sonucu kurulan Diyarbakır Girişimci Destekleme Merkezi'nin (GİDEM) sekretaryasını yürütüyordu. O günlerden aklımda kalan, "Bölgeye dış fonlar geliyor, ancak değerlendirilmiyor" sözleri olmuştu. Bundan üç beş yıl önce Diyarbakır'a gittiğimde tanımıştım Nurcan Baysal'ı. Kullandığı sözcükler dikkatimi çekmişti. Sivil toplumcu dili oturmuştu cümlelerine. Meseleleri dolandırmadan, üzerini örtmeden; kavramlara vurgu yaparak sorunları aktarıyordu... Baysal ile ikinci karşılaşmam, geçen yıl Adıyaman'da GAP-GİDEM'in kadın istihdamının gelişmesine katkı sağlamak üzere açtığı konfeksiyon atölyesinde oldu. Bölgedeki kadın kuruluşlarının temsilcileri ve İstanbul merkezli Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) ile birlikte Urfa'da yapılan "kadın girişimi" toplantısını da, Adıyaman'ın peşine takmıştık."Şiddet ve siyaset" merkezli kadın sorunlarının yanı sıra, üçüncü bir başlık olarak bölgenin gündemine "kadın çalışma yaşamının" girdiği izlenimini edinerek dönmüştüm. Dün Baysal Diyarbakır'dan kalkıp gazeteye geldi. Ankara Siyasal