“Farkında olmadan çok yiyebilirsiniz, ancak yine farkında olmadan daha az da yiyebilirsiniz” Prof.Dr.Brian Wansink.
Sağlıklı beslenme, günümüzün yükselen akımı. Bu konuda yetkili akademisyenler ve profesyoneller haricinde pek çok yetkisiz ve yetersiz kişinin de rant elde etmek için blog, web sitesi açtığı ve kitap yazdığı, yemek tarifi dağıttığı şu günlerde, siz değerli okuyucularımıza doğru, akademik yeterliliği olan, yapılan (uygun bilimsel) araştırmalarla ispatlanmış bilgiler sunmak adına yolumun kesiştiği çok değerli bilim insanı Prof. Dr. Brian Wansink ile görüştüm.
Prof.Dr.Brian Wansink,Beyaz Saray tarafından 2010 Diyet Rehberi’nin başına getirilmiş “Benim misyonum son 25 yıldır insanların yeme davranışlarını değiştirmek. Rejim yapmadan daha sağlıklı ve az yemek yemelerini sağlamak. ” diyen, bu yönde yayınladığı “Mindless Eating”( Türçe adı: Bilinçli Beslenme) ve henüz dilimize çevrilmemiş olan “Slim by Design” (SlimbyDesign.org) kitaplarıyla en çok satanlar arasında yer alan, Cornell Üniversitesi Gıda ve Marka Laboratuvarı’nın (Cornell Food&Brand Lab.) kurucusu.
Çok yoğun tempoda çalışmasına rağmen beni kırmayıp sorularımı cevaplayan Brian' a teşekkür ediyorum.
"Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyorum düşmana karşı
Gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir dolu testi"
Anneler babalar ümidi kesti
Gençliğim eyvah…"
O günlerde ümidi kesen anneler! Bugün biz, vatan uğruna şehit düşen evlatlarınız sayesinde varız.
Savaştan sonra okullarda ilk yoklama yapılır. Mehmet, yok; Ahmet, yok; Ali, yok; İsmail, yok…
İstanbul’un hafta sonu trafiğinde takside gidiyoruz, malum adım adım.
Taksinin sahibi ve şoförü olan Kadir Bey ile sohbet ettik. Laf lafı açtı ve konu çocuk beslenmesine geldi çattı.
Kadir Bey bana sabahları çocuklarına kefir içirdiğinden bahsedince dikkatimi çekti.
Başka neler yaptığını sordum.
Çocuğunun yemeklerinde evde tereyağı ve zeytinyağı hariç yağ kullanmadığını, hazır beslenme yerine mümkün oldukça ev yemeği tercih ettiğini söyledi. Hatta ev yapımı yoğurdu çocuklara sevdirmek için manda sütü bile bulup koyu kıvamlı yoğurt yapmayı denemişler eşiyle. Tabii ağır olduğu için çocuklar yememiş, normal. Başarısızlıkta yılmak yok!
“Çocuklarınızı daha küçük yaştayken nasıl beslerdiniz?” diye sordum.
Baktım çocuklar yemek konusunda özgür büyümüşler. İlk yemeklerini yerken dökmüşler, saçmışlar ama kısa zamanda alışmışlar. Önce yemekle oynamışlar, dokunmuş, koklamışlar… sonra yemişler.
“Biraz anneleri ısrar eder çocuklara o tabak bitecek diye, ben mani olurum “Hanım, kız o kadar yiyebiliyor, zorlama.” derim. “Kız sağlıklı mı, sağlıklı. Sülün gibi, ne gerek var ısrara. O bilir ne kadar yiyeceğini, sen de onun yiyebileceği kadar koyuver tabağına”
Yumurtalık kistleri pek çok kadını etkileyen bir sağlık sorunudur. Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Jinekolojik Onkoloji Ünitesi Öğretim Üyesi ve Acıbadem Kadıköy Hastanesi Hekimi Prof. Dr. Serkan Erkanlı “Günümüzde yeni gelişmelere baktığımızda, yumurtalık kanserlerinin en saldırgan tiplerinin büyük çoğunluğunun aslında fallop tüplerinden kaynaklandığı düşünülmektedir” dedi. Prof. Dr. Serkan Erkanlı, yumurtalık kistlerinin üreme sağlığı üzerindeki rolüne ve kadın sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olan çevresel faktörlere de değindi.
Yumurtalık kisti nedir?
Yumurtalık dokusundan kaynaklanan veya başka bölgeden kaynaklanıp yumurtalık dokusunda kendini gösteren kistler ve kitlelerdir. Bu kistlerin büyük çoğunluğu “fonksiyonel” yani yumurtalığın normal yumurtlama fonksiyonu esnasında ortaya çıkabilen, genellikle zararsız ve kendiliğinden kaybolan kistlerdir. Ancak daha nadir görülen, fakat ciddi riskleri de beraberinde getirebilen tümörler de yumurtalık dokusunda oluşabilmektedir. Bu tümörlerin büyük kısmı iyi huylu olmakla beraber yaklaşık olarak %20’si kötü huyludur, yani kanserdir.
Yumurtalık kistleri çocuk sahibi olmaya engel mi?
Yu
Saçlarınızın sağlığını korumak için doğru beslenmek ve sağlıklı yıkama, şekil verme alışkanlıkları edinmek; saçları dış etkilere karşı korumak son derece önemli.Genellikle erkek sorunu sanılan oysa hekime başvuran hastaların %40'ını da kadınların oluşturduğu saç dökülmesi ve saç ekimi hakkında İstanbul Hair İnstitute'den, Dr. Handan Yavuz Köksal ile yaptığım röportajda detaylı bilgiler aldım.
Kadınlarda saç dökülmesinin sebepleri nelerdir?
Öncelikle belirtmek isterim ki saç dökülmesi sanılanın aksine sadece erkeklerin problemi değildir. Saç dökülmesi şikâyeti ile doktora başvuran hastaların %40’ını kadınlar oluşturuyor. Kadınlarda saç dökülmesi şikâyetine sebep olabilecek 30’dan fazla tıbbi sorun olabilir.
Biz uzman olarak kadınlarda saç dökülmesinin sebeplerinin araştırılmasında başlangıç noktası olarak tiroid hormonlarının ve diğer hormonal dengesizliklerin araştırılmasını öneriyorum. Çünkü kadınlardaki saç dökülmesi hormonlar ile ilişkili olabilmektedir.
Kadınlarda saç dökülmesi şikâyeti ile ilgili olabilecek tiroid hormonu aslında bütün metabolizmamızı etkileyebilecek bir hormondur. Tiroid hormon seviyesindeki azalma ya da artış saç yapısının değişmesine ya da
Prematüre, zamanından önce doğmuş bir bebeğin, uygun koşullar altında, doğru şekilde bakımı ve sağlık takibi yapılmazsa bebek yaşasa dahi ileride ki hayatını etkileyebilecek çeşitli sağlık sorunları oluşabiliyor. Bu noktada bebeğin hekim elinde doğması, doğduğu hastanede yeni doğan yoğun bakım ünitesinin cihaz ve ekipman eksiğinin olmaması önem arz ediyor.
Geçtiğimiz günlerde yirmi dört gönüllünün, Anne ve Bebek Sağlığı Vakfı ile birlikte yürüttüğü “İlk Nefes” sosyal sorumluluk projesinin etkinliğine katıldım. “Biz önemli değiliz, yeter ki prematüre bebekler hayata gözlerini güvenle açsın” diyen gönüllüler, aslında pek çoğumuz tarafından tanınan şirketlerde, farklı görevlerde oldukça yoğun çalışıyorlar. Tüm bu yoğun iş tempolarına rağmen güzel bir proje yaratmışlar ve gönüllü olarak canla başla uğraşıyorlar.
Vakıf ve gönüllüler, bu proje ile prematüre bebeklerin ilk nefeslerini daha iyi şartlarda almasını sağlamayı hedefliyorlar. Proje kapsamında erken doğan bebeklerin ihtiyaç duydukları tıbbi donanımın sağlanması, hastanelerdeki eksiklerin tamamlanması ve prematürelerin ailelerine sağlıklı bebekler olarak kavuşturulması amaçlanıyor.
Serebral Palsi (spastik çocuk) ve
İnternet aracılığı ile kolayca ulaşılan, ‘doğal’ adı altında anlatılan ilaçlar ve bilgiler sağlığı tehdit ediyor. Yetkisiz kişilerin kişisel blog ya da web sitesi kurarak yaptığı yanlış bilgilendirmeler de duruma dahil olunca ortaya genel bir bilgi kirliliği çıkıyor.
Özellikle anneler, çocuklarına kullanacakları ev yapımı, doğal, bitkisel ilaç gibi ürünleri muhakkak çocuklarını takip eden hekime danışarak kullanmalı. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi ve Fitoterapi ABD Başkanı Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA ile doğal olan maddelerin zararsız olup olmadığını ve bu doğal ilaçların çocuklarda kullanımını ele aldık.
Sn. Yeşilada Fitoterapi nedir?
Bitkilerde fotosentez sonucu meydana gelen bileşenlerden insan sağlığının korunması ve hastalıkların tedavisi amacıyla yararlanılmasıdır.
Son yıllarda insanların doğal tedavi yöntemlerine çok ilgi gösterdiklerini görüyoruz. Sizce bunun sebepleri nelerdir?
Özellikle 1980’li yıllardan sonra gelişen bilimsel araştırma teknikleri, hastalıklara yol açan etkenleri açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu gelişmelere paralel olarak sürdürülen araştırmalar da bitkilerin bu etkenler üzerindeki önleyici, düzeltici, iyileştirici
İnce bir bel, karın bölgesinde ince bir karın derisi ve sıkı karın kasları, güzel bir göbek deliği hem erkek hem de kadınlar tarafından en çok arzulanan görünüm. Bu nedenle diyet ve egzersiz haberleri her geçen gün daha fazla karşımıza çıkıyor. Amerikan Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Selahattin Özmen ile röportajımızda, biz kadınların sıkça şikâyet ettiğimiz karın ve bel bölgesi sarkmalarını, yağlanmalarını ve çatlaklarını nasıl yok edebileceğimiz konusunu ele aldık...
Karın bölgesi gençlerde daha sıkı ve bel daha ince iken zamanla alınan kilolar ve özellikle doğumları takiben çeşitli sarkmalar, deri çatlakları ve yağlanmalar ortaya çıkar. Bazı bölgelerdeki yağlanmalarla başa çıkmak yapılan yoğun egzersizlere rağmen mümkün olmamaktadır. Hele de deride “stria” denen çatlaklar oluşmuşsa bunları gizlemek de gidermek de son derece güç olmaktadır. İşte tam bu noktada devreye Plastik Cerrahi uygulamaları girmektedir.
Yağlanmanın ya da deri çatlaklarının belirgin olduğu durumlarda hangi uygulama tercih ediliyor?
Daha hafif problemleri olan kişilerde çeşitli ameliyatsız tekniklerle ve gelişmiş cihazlarla (radyo frekans, ultrasonik ve