Alex'in yokluğunda çok fazla zorlanan bir Fenerbahçe gördük Sivas deplasmanında. Maçın son dakikaları hariç oyunun genelinde pozisyona bile giremediler. Bütün oyuncular neredeyse tel tel döküldüler. Alex'in Fenerbahçe için ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu görmüş olduk. Fenerbahçe'de lider bir oyuncu sahada yoktu. Alex'in yerine görev alan oyuncular da bu açığı kapatamadılar.
Hakem Cüneyt Çakır sarı kart ve faul değerlendirmelerinde standardı tutturamadı. Aynı pozisyona bir takım için faul verirken, diğer takım için faul çalmadı. Gökhan Gönül ve Mehmet Topuz'un penaltı beklediği pozisyonlardaki devam kararı doğruydu. Maçın sonucuna etki eden en önemli hatayı yardımcı hakem Bahattin Duran yaptı. Sivasspor'un bulduğu ilk golde Eneramo çok net bir şekilde ofsayt pozisyonundaydı. Burada Duran'ın bu kadar açık bir pozisyonu tespit edememesi büyük talihsizlikti.
Sezon başından bu yana izlediğim en iyi Beşiktaş sahadaydı. İnanılmaz mücadele ettiler. Savunmada ve hücumda çok etkiliydiler. İkinci yarıda son dakika hariç bir tane bile pozisyon vermediler Dinamo Kiev'e. Eğer son anlarda yaşanan pozisyonlardan bir tanesi gol olsa maç çok dramatik olacaktı.
Norveçli hakem Skjerven iyi bir maç yönetti. Bir tanesi ilk yarıda olmak üzere, iki tane penaltı beklenen pozisyondaki devam kararı yerindeydi. Beşiktaş'ın bulmuş olduğu golde Egemen'in rakibine bir müdahalesi varmış gibi görünüyor, ancak bu pozisyonda faul yoktu ve gol kararı doğruydu. Hakem ikili mücadelelerdeki doğru yorumuyla dikkat çekti. Bazı kart uygulamalarında hatalar yapsa da ceza alanı içindeki yorumlarında haklıydı. Egemen'in penaltı beklediği pozisyonda ona bir müdahale var. Ama penaltı ağır bir karar olurdu.
Trabzonspor çıktığı bu önemli maçta çok kontrollü bir oyun ortaya koydu. Aslında her iki takımın bir taktik savaşı vardı sahada. CSKA Moskova iyi bir takım. Trabzonspor’a göre daha net pozisyonlar yakaladılar.
Bordo-mavililer, Burak ve Alanzinho ile pozisyona girdi, ancak bunları değerlendiremedi. Trabzonspor’da en büyük sıkıntı orta sahayı toparlayacak ve sorumluluk alabilecek oyuncularının olmamasıydı. Zokora ve Tolga takımın en başarılı isimleriydi.
Burak’ın bu kadar çok ofsayta düşmesi saç, baş yoldurdu. Burak biraz dikkatli olsa ve çevre kontrolünü iyi yapsa, 2-3 önemli pozisyon yakalayabilirdi.
İspanya’nın önemli hakemlerinden Mallenco, vasat bir maç yönetti. Bazı pozisyonlarda yanlış kart uygulamaları yaptı.
Burak’ın penaltı beklediği pozisyon için devam kararında haklıydı. Hatta aldatmadan dolayı Burak’a bir de sarı kart göstermeliydi.
Doumbia’ya ikinci sarıdan kırmızı göstermesi doğru bir uygulamaydı. Hakemin maçtaki en önemli hatası, CSKA Moskova’lı savunma oyuncusunun ayağıyla verdiği pası kalecinin eline almış olmasını, o esnada yere düştüğü için görememesiydi. Burada Trabzonspor lehine bir endirekt serbest vuruş vermeliydi.
Mevcut federasyon göreve geldiğinde hepimiz çok umutluyduk. Türk futbolunda yeni bir sayfa açılacak ve yeni kurullarıyla eski yanlışlar tekrarlanmayacaktı. Ne olduysa 3 Temmuz’dan sonra olmaya başladı. Şike dosyası kararlarındaki tutarsız açıklamaları ve uygulamalarıyla Türk futbolunda taraflı tarafsız herkeste bir endişe oluştu. Üstüne bir de UEFA’nın dayatmasıyla aldıkları kararın baskısı eklenince otoritelerini ve güvenirliliklerini kaybettiler.
Balık baştan kokar misali kurulları da benzer uygulamalar yapmaya başladılar. Yıpranmamış isimlerden oluşan MHK’na karşı hem kamuoyunda hem de hakem camiasında bir güven vardı. Ancak teorideki bu güzel düşünceler pratikte başarıyla sonuçlanmadı. Atamalardaki başarısızlıklarının yanı sıra, sayın Yusuf Namoğlu’nun yazılı ve görsel basındaki talihsiz açıklamaları kamuoyunda ve mensubu olduğu camiada büyük tepkilere neden oldu. Öncelikle atamış olduğu hakemleri birinci derecede koruması gereken kişinin kendisi olduğunu unutarak, katıldığı programlarda pozisyonları al ileri ver geri tarzında irdeleyip bunu yapan ilk MHK başkanı olarak tarihe geçti(!)
Oysa ki Abdullah Yılmaz, zamanında sayın Namoğlu’nun ve diğer hakemlerin de yönetmiş
Maçın hemen başında Alex’in oyundan atılmasıyla 10 kişi kalan Fenerbahçeli oyuncular çok iyi mücadele ettiler. Özellikle Caner ve Mehmet Topuz çok iyi oynadılar. 84 dakika bir kişi eksik oynayan rakiplerine karşı bile bir pozisyon üretemeyen Karabükspor’un bu sezon işi zor görünüyor.
Aytekin Durmaz sezona iyi maçlar yöneterek başlamıştı. Ancak bu maç için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Alex’e göstermiş olduğu kırmızı da hatalıydı. Alex orada arkası dönük iken bir ikili mücadele esnasında rakibine dirseği geldi. Ancak burada Alex’in kasıtlı bir hareketi yoktu. Durmaz bu karttan sonra oyunu kontrol etmekte zorlandı. Emre Belözoğlu’nun rakiplerine ve hakemlere yaptıklarıyla en az iki defa oyundan atılması gerekiyordu.
Durmaz’ın, maçın ilk dakikalarında Mehmet Topuz’un penaltı beklediği pozisyonda devam kararı doğruydu. Caner’e ilk yarıda rakip kale alanında yapılan müdahalede bir endirek serbest vuruş kararı vermeliydi. Karabüksporlu oyuncunun ayağından kaleciye giden topta kaleciye pas yoktu. Bu oyuncu rakibinin ayağından topu alma mücadelesindeyken top ayağından sekerek kaleciye gitti. Yardımcı hakemler Serkan Gencerler ve Erdinç Sezertam hatasızdılar.
Hakem Kuddusi Müftüoğlu bu çok kolay maçta bile hatalar yaptı. Öylesine kararlar verdi ki, direkt vuruşla endirekt serbest vuruşu ayırt edemedi ve olmayan faullere düdük çaldı. Hele bir tanesinde Quaresma'nın rakibinden nizami bir müdahaleyle topu alıp kaleciyle karşı karşıya kalabileceği pozisyonu faul düdüğü ile kesti, ama faul yoktu.
Grosicki'nin bulduğu golde yardımcı hakem Serdar Akçer'in devam kararı çok doğruydu. Beşiktaş'ın golü bulduğu penaltıda hakem doğru bir karar verdi. Burada Mahmut Boz'a gösterdiği 2. sarı karttan kırmızı da yerindeydi.
Savunma oyuncularımız ceza sahasında rakibe müdahalelerinde fazla cömert davranıyorlar. Nitekim Mahmut da bu şekilde davrandı ve takımının mağlubiyetinde başrolü oynadı.
PEKARİK ATILMALIYDIMaçın ilk yarısında Galatasaray daha etkin oynadı. 2. yarıda ise oyun dengelendi. Galatasaray takımı eksik oyuncularının yokluğunda çok önemli bir galibiyet aldı. Uzun süre sonra ilk 11'de şans bulan Ayhan başarılıydı ve bu takımda her zaman oynayabileceğinin mesajını verdi. Muslera hala kalesinde güven vermiyor. Şu ana kadar gösterdiği performansla beklentilerin altında kaldı.
Cüneyt Çakır çok koştu ve pozisyonlara yakındı. Oyunun
Hakem Özgür Yankaya sezon başından bu yana gösterdiği başarılı yönetimleriyle dikkat çekiyor. Bu maçta da çok doğru faul ve kart yorumları yaptı. Fazla düdük çalmadan oyunu kontrol altında tutmayı
başardı.
Maçın ilk yarısında Halil’in penaltı beklediği pozisyonda devam kararı çok doğruydu. Halil’in ayağına rakibinin bir müdahalesi yoktu sadece topla oynamak istiyordu. Yine Gaziantepsor’lu Serkan Kurtuluş’un penaltı beklediği pozisyon için de doğru karar verdi. Serkan kendini çok kolay bırakıyor, istese devam edebilirdi.
Adrian’ın sarı kartı olduğu halde yerde yatarken kendisine doğru gelen topu kalkıp sahiplenmesi ilginç bir görüntüydü. Ancak Özgür’ün devam kararı bana göre de doğruydu. Çünkü Adrian yere düşmeden önce hakemden ne bir faul istedi, ne de abartılı bir şekilde yerde kıvrandı. O nedenle ikinci sarı kart bu oyuncu için ağır bir karar olurdu.
Maçın son bölümlerinde yardımcı hakem Asım Yusuf Öz öyle bir hatalı ofsayt bayrağı kaldırdı ki evlere şenlik. Alanzinho’nun pasında topla buluşan Henrique rakibinden bir metre geriden geliyor. Asım çok şanslıymış ki bu oyuncu golü atamadı. Ya bu pozisyon gol olsaydı!
Hakem kararlarıyla çok tartışılan bir haftayı daha geride bıraktık. MHK’nin elindeki tecrübeli hakem sayısının az olması, atamalarında onları çok zor durumda bırakıyor. Buradan Oğuz Sarvan MHK’sini anmadan geçmek doğru olmaz. Ellerindeki deneyimli ve geniş hakem kadrosunu darmadağın ettiler.Yaptıkları önemli yanlışlarla bir çok tecrübeli hakemin camiadan kopmalarına çanak tuttular. Gün geldi kulüp başkanlarının baskılarıyla gün geldi büyük (!) başkanların işlerine gelmediği için insanların hakemlik kariyerleriyle oynadılar ve sonrasını hiç düşünmediler. Hakem derneği ve camianın değerlerine gereğinden fazla müdahale ederek sorunları içinden çıkılmaz hale getirdiler. Kısacası Türk hakemliğinin 20 yılını götürdüler.
MHK’nin işi zor
Bu hale düşürülen hakem camiasının başına getirilen Yusuf Namoğlu’nun işi elbette çok zordu. Dar ve genç bir hakem kadrosuyla ligi götürmek zorunda olan MHK tabi ki çok zorlanıyor. Ligimiz Avrupa’nın en zor olanlarından. Takımların ve taraftarların hakem kararlarına karşı göstermiş olduğu tepkiler ise gereğinden fazla. Kadroda bulunan hakemlerin tecrübe kazanması öyle çok kısa zamanda olmaz. Namoğlu MHK’si sabırla ve elinde bulunan az ama