Fenerbahçe transferin şampiyonu… Aldıkça alıyor, ama bir şey değişmiyor; Niye... Papağan gibi tekrarlamaya devam edelim; günümüzün futbolunda bu kadar ağır oyun yok, bu kadar yavaş oyun yok… Hızlı hücuma çıkmazsanız, bunun sonucunda rakip savunmayı az adamla ve hazırlıksız yakalayamazsanız, pozisyon bulmakta , gol atmakta ciddi anlamda zorlanırsınız…
Nitekim Hatayspor maçının ilk yarısında böyle oldu… Fenerbahçe pozisyona giremeden ilk yarıyı tamamladı… Hatay derseniz, Fenerbahçe ceza alanı çevresini kendine “yasaklı bölge“ ilan etti ve adeta yaklaşmaktan çekindi…
Aslında Hatay‘ın rakip kaleye bu kadar uzak kalmasında, Fenerbahçe orta alanında Tolga ve Gustavo‘nun önemli müdahaleleri etkili oldu… Fenerbahçe’nin yeni ikili stoperinin uyumu için bir şey söylemek zor… Hatay gelmedi ki, yeni ikilinin marifetlerini görelim… Zanka da , Lemos da ilk yarının en rahat adamlarıydı…
Gerçi Fenerbahçe‘nin gerçek takımı sahada değil, sanki
‘Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir’ misali, 2. haftadaki Başakşehir - Galatasaray maçının kaderi de birinci haftadan belli oldu… Başlangıç haftasını Galatasaray “Süper”, Başakşehir “Berbat” oynayarak kapatmıştı… Bir hafta dediğiniz topu topu yedi gün… Ne değişecek de Galatasaray’ın süper futbolu çakılacak, hangi rüzgar esecek de Başakşehir ilk haftanın berbat oyununu onaracaktı…
Nitekim, 2. haftanın gelişi birinci haftadan belli oldu… Galatasaray iyi başladığı oyunu, özellikle ilk yarı sonuna kadar son derece iyi ve farklı götürdü… 30. dakikada pas istatistikleri ekrana geldi… 153-87 Galatasaray önde… Eee, ne oldu pasın kralını yapan Başakşehir’e…
Böyle oynarsa Türk futboluna “damga” vurmaya hazırlanan Taylan ile Galatasaray camiasının istenmeyen adamı olmasına rağmen süper oynamaya devam eden Belhanda, orta alanı o kadar iyi kontrol ettiler ki, o kadar çabuk oynadılar ki, kaleci Fatih bu yarıyı yere yatmadan, kazağı toz olmadan, ter
Beşiktaş’ın hocası eksikken, takımı eksikken, golcüsü eksikken lige galibiyetle girmesi, kelimenin tam anlamıyla süper bir başlangıç... Fenerbahçe’nin akan oyunda neredeyse pozisyonu yok. İki golden biri frikikten, diğeri penaltıdan... Trabzonspor ilk defa bir büyük maçı pozisyona girmeden bitirdiğini gördüm. Kâbus gibi...
GALATASARAY: Şampiyonluğun en temel adayı
Galatasaray için maç yorumunda da yazdım. Müthiş bir “Bağışıklık sistemi” var. Transfer yapsın ya da yapmasınlar, şampiyonluğun en temel adaylarından biri...En önemlisi, ilk hafta gösterdi; ligin en hızlı oynayan, en hızlı hücum eden takımı...
Önde basmaya, her yerde basmaya çalışıyorlar ve genellikle başarıyorlar.
Sağ kanatta Omar iyi, Luyindama’nın gelişi, Marcao’yu tamamlar. Üstelik Donk hazır kuvvet bekliyor.
Kanatlarda Feghouli ve Emre Kılınç etkili, çabuk...
Taylan çok haraketli, hem rakibi bozuyor, hem oyunu kuruyor.
Falcao-Diagne ikilisi, “35-40 yazar” dersem çok mu iddialı olur acaba?
Nihat Özdemir federasyonu aldığı ve vazgeçtiği kararlarla eleştiriliyor. Bunları Nihat Özdemir sorduk... İşte verdiği cevaplar...
- Galatasaray - Beşiktaş maçına “seyircili oynanacak“ dediniz, sonra vazgeçtiniz...
“O gün medyadan bir arkadaş aradı, ‘Başkanım maçlar seyircisiz mi oynanacak’ dedi... Ben de ‘Şu anda Bilim Kurulu’nun toplantısı var, onu bekliyoruz, şimdilik bir değişiklik yok’ dedim... Bir baktım her yerde ‘Galatasaray - Beşiktaş maçı seyircili oynanacak’ diye haberler çıkıyor... Aynı günün akşamı Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın, maçların seyircisiz oynanacağını açıkladı... Hatta o gazeteci kardeşim daha sonra benden defalarca özür diledi... Tarihte yüz yılda bir görülen böyle bir salgın karşısında devletin kararlarına uymaktan daha doğal ne olabilir… Bizim için önce insan sağlığı… İtalya’da, İspanya’da, Fransa’da da ülke federasyonları devletin ve yerel yönetimlerin kararlarına göre kendi kararlarını revize
Galatasaray transfer döneminde istediği takviyeleri alamadı, kadroyu yeteri kadar besleyemedi… Ama Galatasaray’da öyle bir “Bağışıklık sistemi” var ki, takviye alamasa bile kolay kolay tökezleme, çökme ihtimali yok…
Dünya pandemiden kırılırken, bütün ülkeler ve insanlar çok güçlü bir bağışıklık sisteminin peşine düşmüşken, Galatasaray’ın bu çok güçlü “Bağışıklık sistemi “ takviye yapsın ya da yapmasın, şampiyonluk için son haftaya kadar bu işi sürükler…
Üstelik Galatasaray’da az ama önemli takviyeler var… Mevcutların ortaya çıkışı var… Örneğin Falcao, geçen sezon olduğu gibi “sakat raporu” almazsa, bu ligin kralı olur… Eğer Trabzonspor’da kalacaksa Sörloth fırtınasına rağmen gene de ligin kralı olur…
Omar’ı beğendim… Hücum gücünde Mariao’dan eksiği yok, fazlası var gibi göründü… Üstelik savunması, Mariano’ya oranla çok daha
Bu kadar fazla ve iyi transfer yapıp, ilk maça “hayal kırıklığı“ denince hatırlanan Zanka, Tolga ve Frey üçlüsünü ilk on bire koyarak başlarsanız, derdinizi ve fikrinizi kimseye anlatamazsınız...
Erol Hoca ilk adımı yanlış attı... Bir hafta önceki Sırbistan milli maçının en iyisi olarak öne çıkan Ozan Tufan‘ın oturup, Tolga’nın oynaması “futbol şakası“ gibiydi... Oysa futbol ciddi bir oyun, şakaya yer yok...
Zaten Tolga maçın her pozisyonunda ne kadar yanlış bir tercih olduğunu gösterdi... Belki savunmada önemli işler yaptı ama oyuna katkısı sıfır oldu... Hele Gustavo ile birlikte neredeyse iki stoperin arasına girip oynayınca, Fenerbahçe hücum anlamında orta sahadan en ufak bir destek ve yaratıcılık alamadı...
Gerçekten Gustavo gibi yaratıcı bir oyuncu stoperlerin arasına bu kadar gömülerek niye oynar... Geçen yıl böyleydi, bu sezon da böyle başladı... Hemen belirtelim, Fenerbahçe’nin geçen yıldan kalma “yavaş hücum“ anlayışında bir değişiklik yok... Gene yavaş... Tek hızlı hücumu yok...
O
Başakşehir “Yıkıla-yıkıla” ayakta kalmayı öğrendi. Başakşehir “kaçıra-kaçıra” şampiyon olmayı öğrendi. Başakşehir’in “Anasının ak sütü” gibi helal olan şampiyonluğu, sadece bu sezonun değil, son üç yılın eseridir.
Bizim futbol dünyasının kötü alışkanlığıdır; şampiyonu karalamaya-aşağılamaya, çamur atmaya bayılırız. “Futbol dünyasının içinde kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz” misali bunlara karnım tok...
Unutmayalım; bölgecilik, taraftarlık yapmayalım, alın terine ve emeğe saygı duyalım. Bu Başakşehir Kulübü 2014 yılında kuruldu. Geride kalan 6 sezonda daha 5. olmadı. Dört yıl önce ikinci (2), bir sonraki yıl üçüncü (3), geçen yıl ikinci (2) olduktan sonra bu yıl zirveyi, şampiyonluğu yakaladı. Süper Lig’in son 4 yılında toplamda en fazla puan toplayan takım... Bu istatistik hangi Türk takımında var?
Üstelik bu dereceleri, diğer takımların beğenmeyip bıraktığı oyuncularla yaptı. Fenerbahçe’nin, Bursaspor’un yüzüne bakmadığı kaleci Mert Günok,
Başakşehir, geçen hafta Denizlispor’u yenerken “berbat” oynamıştı. Biz hadi, ayıp olmasın diye “kötü oynuyor” diye yazdık. Bu “berbat” futbol için Okan Hoca maç sonrası, “Sabırlı futbol” dedi. Yapma Hocam, bu berbat, duygusuz futbolun neresi “sabırlı futbol” oluyor.
Başakşehir’i zaten sezon sonları “mevsimsel bir kriz” tutuyor. Hadi şampiyonluğa oynadığı ilk yılında acemiliğine geldi. Geçen yıl bitime 8 hafta kala 8 puan öndeydi, gene kaybetti. Bu sezon sonu da gene önde ama, kendinden daha çok Trabzonspor’un hesapta kitapta olmayan puan kayıplarından... Başakşehir şampiyonluğu bu yıl da kaybetmek için çok uğraşıyor ama Trabzonspor’un niyeti yok.
Üstelik dakika bir... Çok açık bir penaltı ile öne geçtin, sonrası sanki Konya’ya turistik seyahat... Beyler “Mevlana türbesi”ni gezer gibi... Başakşehirli oyuncular şaşkın biçimde sağa - sola bakarken, Konyaspor her geçen dakika maça biraz daha ağırlığını koydu.
Maçın adamı hiç kuşkusuz