Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Reyhanlı olayından sonra söylediklerini dün de grup toplantısında tekrarladı ve Türkiye’nin bu saldırının sorumlularına bunun cezasını “er geç, misli ile ödeteceğini” belirtti.
Ankara’nın görüşü, Reyhanlı’daki bombalı araba saldırısını gerçekleştirenlerin arkasında Esad rejiminin bulunduğu yönünde olduğuna göre, Başbakan’ın ve diğer hükümet yetkililerinin sözünü ettikleri karşılığın adresi de, Şam olsa gerek. Zaten resmi açıklamalarda Şam’daki rejime bağlı birimler ve Türkiye’deki uzantıları açıkça suçlandı ve Suriyeli muhaliflerin bu olayla hiçbir ilgisi olmadığı vurgulandı...
O halde, Esad yönetimine karşı nasıl bir hareket söz konusu olabilir?
Muhakkak ki halen hükümet çeşitli opsiyonları değerlendiriyor.
Başbakan’ın son demeçlerinde defalarca soğukkanlı olmak ve eylemcilerin tuzağına düşmemek gerektiğine işaret etmesi, yani olayın yarattığı öfke ve infiale rağmen fevri hareket etmekten çekinmesi, doğru bir davranış. Şu sırada kimse Türkiye’nin Şam yönetimini cezalandırmak için, kendi başına bir askeri müdahaleye girişmesini beklemiyordur herhalde...

Ankara daha sert
Reyhanlı olayının Başbakan Erdoğan’ın Washington ziyareti arifesinde meydana gelmesi, Ankara’nın elindeki opsiyonları daha geniş bir çerçeve içinde değerlendirmesine yol açıyor.
Reyhanlı olayı sonucunda şimdi Ankara’nın Suriye ile ilgili tutumu daha da sertleşmiştir. Başbakan’ın Obama’ya görüşleri, tavsiyeleri ve istekleri, bu yeni ruh halinin ve duruşunun etkisini taşıyacaktır.
Pratikte bunun anlamı şudur: Ankara öteden beri Esad’ı gözden çıkarmış durumda. Onun bir an önce gitmesini istiyor. Bu amaçla Suriyeli muhaliflere ve savaşçılara aktif destek sağlıyor. Bunu yaparken de, dost ve müttefiklerinin de aynı şekilde devreye girmesini istiyor.
Şimdi Reyhanlı olayından sonra, bu görüş daha kesinleşiyor. Hükümet ABD ve diğer dost ülkelerin Esad’a artık haddinin açıkça bildirilmesi gerektiğine inanıyor. Bunun muhalif güçlere silah vermekten Suriye üzerinde bir uçuşa yasak bölgenin oluşturulmasına kadar çeşitli yolları var.
Şimdiye kadar Obama yönetimi bu konularda çekingen davrandı. Hatta Suriye ordusunun kimyasal silah kullandığına dair haberlerden sonra da tutumunu değiştirmedi. Şimdi Erdoğan’ın bu yöndeki taleplerini nasıl karşılayacağını göreceğiz.

Nokta operasyonu
Türkiye’nin askeri alanda Suriye’ye karşı tek başına hareket etmek istemediği malum. Bu tutumun Reyhanlı olayından sonrası da değişeceğini sanmıyoruz. Ancak bu Başbakan’ın deyişi ile “er geç misli ile ödeme”ye yönelik bir nokta operasyonunun yapılmasına engel olması gerek...
Suriye gerçeği, bu sorunun askeri müdahale yolu ile halledilemeyeceğini gösteriyor. Rusya’nın başını çektiği güç dengeleri, Libya’da olduğu gibi bir askeri müdahaleye de imkân vermiyor.
Diplomatik alanda ABD ile Rusya arasında son sağlanan yakınlaşma, bir çözüm umudu yarattı. İki ülkenin ortak girişimi ile yeni bir Cenevre toplantısında Şam yönetimi ile muhalefetin uzlaştırılmasına çalışılacak. Ama bunda da esas pürüz, öngörülen geçiş sürecinin “Esad’lı mı, Esad’sız mı” olacağıdır.
Bu tartışmalı konuda zaten şimdiye kadar “Esad’sız” diyen Ankara, şimdi Reyhanlı olayından sonra bu şart üzerinde daha ısrarlı olacak...