Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD’de bu ayın başlarında Newtown kentindeki bir okula karşı girişilen ve 20’si çocuk 26 kişinin ölümüne yol açan katliamdan bu yana, bu tür kitlesel cinayetlerin önlenmesine yönelik yoğun bir hareketlenme başladı.
Amerikalıların çoğu, kendi ülkelerinde sıkça görülen bu tür saldırıların nedenini, “silah bolluğu”na bağladıkları için, öngördükleri başlıca tedbir de, “silah kontrolü”nün sağlanmasıdır.
Bu konu ABD’de daha önce de konuşulmuştu, ama Newtown’daki vahim olay Obama yönetimini harekete geçmeye sevk etti. Başkan bu konuda gerekli yasal adımları atmaya kararlı. Kongre’de de bu yönde bir hareketlenme var.
“Silah lobisi”nin karşı çabalarına rağmen, sonuçta -belki önümüzdeki aylarda- ABD’de silah alış-verişinin daha sıkı denetim altına alınması bekleniyor.
Ancak bunun Newtown’dakine benzer katliamların önlenmesinde ne kadar rol oynayacağı, zamanla görülecek. Çünkü -daha önceki bir yazımızda belirttiğimiz gibi- ABD’deki bu “hastalığın” tek nedeni silahtan ibaret değildir. Bu olaylarda ruhsal sağlık sorunundan “şiddet kültürü”ne kadar çeşitli faktörlerin önemli payı var. Örneğin oyuncak silahlardan şiddet içeren filmlere ve bilgisayar oyunlarına kadar günümüzde “popüler kültür”ün enstrümanları da özellikle gençleri bu yola itiyor...

Başbakan’a çağrı
Newtown’daki olay bu sorunu çeşitli yönleri ile sadece ABD’de değil, dünyanın çeşitli yerlerinde de gündeme getirdi.
Türkiye’de de az da olsa bir kıpırdanma görüldü. Örneğin, Umut Vakfı Başkanı Nazire Dedeman Çağatay, ülkemizde de silah satışının sınırlandırılması ve denetim altına alınması için Başbakan Erdoğan’a bir mektup yazdı. Çağatay 2009’da bu konuda Meclis’e bir tasarı sunulduğunu, ancak komisyonda takılıp kaldığını hatırlattı ve bunun yeniden gündeme getirilmesi çağrısında bulundu.
Bu girişimin hükümette ve Meclis’te destek bulacağını umuyoruz.
Kuşkusuz Türkiye’deki silah kontrolü sorunu ABD’dekinden farklı. Ülkemizde -çok şükür- ABD’deki gibi okullara, alış-veriş merkezlerine, eğlence yerlerine kitlesel saldırılar olmuyor.
Ama Türkiye’de de bir “silah bolluğu” var. Hem de bu silahların büyük bir kısmı ruhsatsız. Tahminlere göre Türkiye’de şahısların elinde 20 milyon silah var. Bunlardan ancak 2.5 milyonu ruhsatlı; diğerleri kaçak! Esas sorun da bu...

Hiddet-şiddet...
Türkiye’de tabanca ve benzeri silahlar kavgalarda, töre cinayetlerinde, kan davasında kullanılıyor. Bazen sokakta trafikle ilgili bir tartışmada veya alacak-verecek anlaşmazlığında silahlar patlıyor, insanlar öldürülüyor. Yani hiddet şiddete dönüşüyor.
Bu arada silah kullanma alışkanlığının düğünlerde havaya sıkılan kurşunlarla istemeyerek can kaybına sebep olduğunu da unutmayalım!
Listeyi daha uzatmadan ortaya çıkan gerçek, silah edinme kolaylığının ve bunu kullanma dürtüsünün, ciddi bir toplumsal sorun oluşturduğudur. Bu nedenle silah kontrolünün sağlanması şart.
Ama bu yetmez. Silahı cazip kılan kültürel enstrümanların ve alışkanlıkların ne şekilde kontrol altına alınabileceğini de düşünmek ve tartışmak gerek.
Çok zor bir iş, fakat artık bir yerden başlamakta yarar vardır...