Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkan Barack Obama ile görüşmesi öncesinde, ABD’nin ve uluslararası camianın Suriye krizi ile ilgili “hava”sını yansıtan iki gelişme oldu.
Hemen ekleyelim: Esad rejimi konusundaki duygular ne olursa olsun, genel hava, bu meselenin diplomasi ile, müzakere yolu ile halledilmesi gerektiğidir. Diğer bir deyişle, tercih “siyasi çözüm”dür.
Sözünü ettiğimiz gelişmelerden biri, önceki akşam BM Genel Kurulu’nun, Katar ve diğer bazı Arap ülkelerinin hazırladığı ve Türkiye’nin de desteklediği Suriye ile ilgili karar tasarısını 12’ye karşı 107 oyla kabul etmesidir.
Karar, Esad yönetimini sivil halka karşı askeri güç kullandığı ve insan haklarını çiğnediği için kınıyor yani açıkça Şam diktatörüne karşı bir tavır sergiliyor; ama bu durumun sona ermesi için, “siyasi bir geçiş” sürecinin başlatılması çağrısında bulunuyor, yani siyasi bir çözüm fikrini savunuyor.
Rusya, Esad’ı hedef alan eleştiri ve kınama dolayısıyla bu karara karşı çıktı. Ama sonuçta bu kararın şimdiki siyasi çözüm arayışını engellememesi gerektiğini de belirtti...

2. Cenevre’ye doğru...
İkinci gelişme, Rusya ve ABD’nin siyasi çözüm için ele aldıkları ortak inisiyatif ile ilgili. ABD ve Rusya Dışişleri Bakanları önceki gün İsveç’te bir araya geldiler ve bir hafta önce vardıkları mutabakatın detayları üzerinde çalıştılar.
Bu görüşmeden sonra John Kerry “dünya, Suriye’de şiddet ve yıkıma karşı en iyi alternatifin siyasi bir geçiş sürecinin başlatılması olduğunu bilmelidir” diye konuştu. Sergey Lavrov da Rusya ve ABD’nin bu yönde birlikte çabalarını sürdürmeye kararlı olduklarını belirtti.
Aslında yeni bir Cenevre Konferansı’nın toplanması için süreç başlamış bulunuyor. Öncelikle Esad yönetiminin ve muhalefetin bu toplantıya katılmasını sağlamak gerekiyor. Son olarak üst düzey Amerikan temsilcileri Türkiye’ye gelip Suriyeli muhalif (siyasi ve askeri) liderlerle görüştüler. Türk diplomasisi de buna destek oluyor.
Tabii bu konferansta en önemli sorun, öngörülen geçiş sürecinin “Esad’lı mı, Esad’sız mı” olması gerektiği ile ilgili. Anlaşılan bu konuda bazı formüller üzerinde çalışılıyor.
Eğer haziran başlarında ikinci Cenevre Konferansı toplanabilecekse, geçici hükümet ve geçiş süreci ile ilgili pürüzlerin bu hazırlık çalışmaları sırasında giderildiği ve bir anlaşma yolunun açıldığı sonucunu çıkarabileceğiz...

Diplomatik yaratıcılık
Bu hafta, eski Fransa Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Dominique de Villepin’i İstanbul’da bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada, Suriye gibi karmaşık meselelerin “askeri çözümü” olmadığını, çarenin “diplomatik yaratıcılık”ta ve uzlaşmada olduğunu belirtti.
Saygın Fransız politikacısı, çeşitli örnekler meyanında Suriye’den söz ederken, herkesin bir an önce Esad’ın gitmesini arzu ettiğini, ancak bu bağlamda savaşın durması ve geçiş sürecinin başlaması için bir “ön şart” olarak öne sürülmemesi gerektiğini belirtti. Zira aksi halde savaş da durmayacak, uzlaşma da sağlanamayacak...
Halen uluslararası platformda hâkim olmaya başlayan görüş de bu...