Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ermenistan’da seçimlerin yapıldığı şartlar altında Serj Sarkisyan’ın daha ilk turda hatırı sayılır bir çoğunlukla (yüzde 59) ikinci bir dönem için cumhurbaşkanı seçilmesi, normal.
Anormal olan husus, Sarkisyan ile boy ölçüşebilecek adayların daha baştan dökülmeleridir. Ona en büyük rakip Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Ter Petrosyan olabilirdi ama 68 yaşındaki politikacı her nedense yaşlandığını öne sürerek adaylıktan vazgeçti.
Adaylardan biri (Peruy Hayrikyan) kampanya sırasında silahlı bir saldırıya uğradı ve yaralandı... Bir diğeri (Andrias Hukasyan) Sarkisyan’ın çekilmesi şartı kabul edilmediği için açlık grevine girdi! Bir başkası da (milyoner Gacik Çarukyan) seçimlere hile karıştırdığı iddiasıyla adaylıktan çekildi...
Böylece Sarkisyan’ın karşısında en güçlü rakip olarak eski Dışişleri Bakanı Raffi Hovanisyan kaldı ki, o da (oyların yüzde 37’sini aldığı halde) seçimlerde usulsüzlükler yapıldığı iddiasıyla sonuca itiraz ediyor.
Bütün bu anormal şartlara rağmen, 59 yaşındaki Sarkisyan bu seçimleri kazanmış ve 5 yıllık yeni bir dönem için koltuğunu korumuş bulunuyor.
* * *
Sarkisyan’ın birinci döneminin bütün çabalarına rağmen başarılı geçtiği pek söylenemez.
Ülkenin en büyük sorunu ekonomideki geriliği ve yoksulluktur. Halkın yüzde 30’u fakirlik çizgisinin altında. Geçen yılki yüksek kalkınma hızına rağmen (yüzde 7) işsizlik oranı yüzde 16. Dış ülkelere göç yoğun bir şekilde devam ediyor...
Dış politikada da Ermenistan ciddi sıkıntılar yaşıyor. Karabağ meselesi halledilmediği için Azerbaycan ile düşmanlık sürüyor, Türkiye ile de ilişkiler normalle-şemiyor...
Şimdi Sarkisyan bu ikinci dönemde, daha başarılı olabilecek mi?
Bu, kendisinin ikinci -ve son- başkanlık döneminde birincisinden ne kadar farklı politikalar izleyeceğine ve ne kadar daha cesur davranacağına bağlı.
Ermenistan’ın yaşadığı sıkıntılarda, Azerbaycan’la gerginliğin ve Türkiye ile ilişkilerin kilitli olmasının büyük payı var. Karabağ meselesi çözümlendiği takdirde, Erivan’ın önü açılabilecek.
* * *
Türkiye açısından ilk bakışta Erivan ile ilişkilerin kilitlenmiş olması karşısında şöyle denebilir: “Statükodan bize zarar gelmez. Sıkıntıda olan, onlar. Biz güçlüyüz. Onlar şartlara uyuncaya kadar biz bekleyebiliriz”...
2009’da Türkiye ile Ermenistan Zürih protokollerini imzaladığı zaman, normal ilişkilerin kurulması ve sınırların açılması imkânlarının hızla sağlanabileceği ümit edilmişti. Ama sonradan Azerbaycan’ın kaygılarını dikkate alan Ankara, bunun gerçekleşmesi için Karabağ sorununda Erivan’ın beklenen adımları atmasını şart koştu. Petrosyan bu şartı kabul etmedi. “Minsk Grubu”nun çabaları da sonuç vermedi. Karabağ sorunu dondu. İlişkiler de öyle...
Aslında ilişkilerin öyle kalması Türkiye’nin de yararına değil. Sınırların kapalı kalması ve iki başkent arasında uyuşmazlığın devam etmesi -halen Ermenistan’a daha fazla zarar veriyorsa da- iki taraf için de iyi değil.
Rafa kaldırılan “Türkiye-Ermenistan ilişkileri dosyası”nı tekrar açmakta yarar var. İlişkilerin normalleştirilmesi yönünde pratik formüller üzerinde çalışılabilir. İkinci döneme girerken Sarkisyan böyle bir istek gösterecek mi?