Başbakan R. T. Erdoğan geçen temmuzda Kanal 24’le yaptığı bir söyleşide, Rusya Devlet Başkanı V. Putin ile paylaştığı bir şakadan söz etmişti. Buna göre Putin’in “Sizin AB’de ne işiniz var?” diye takılmasına karşılık Başbakan da kendi deyişiyle “latife” olarak şu yanıtı vermişti: “Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın, biz de AB’yi gözden çıkaralım”...
Bu ilginç açıklama üzerine, bu köşede yayımlanan “Başbakan’ın şakası” başlıklı yazımızda Erdoğan’ı böyle bir espri yapmaya iten nedenleri ve bunun Türk dış politikası üzerindeki olası etkilerini incelemiştik.
Geçen cuma günü Başbakan gene aynı kanaldaki bir söyleşide konuya gene değindi. Ancak bu kez söyledikleri bir “şaka” değil, “ciddi” bir fikir ve hatta niyet niteliğini taşıyordu.
Konuşmasında Putin’e daha önce söylediklerini hatırlatan Başbakan, AB’den ayrılıp “Şanghay Beşlisi”ne katılmayı değerlendirmekte olduğu mesajını verdi. Bu örgütü AB’ye bir alternatif olarak gördüğünü ve onunla ortak değerleri paylaştığını belirtirken de şu ifadeyi kullandı: “Şanghay Beşlisi daha iyi, daha güçlü”...
AB’ye rest mi?
Bir TV programında sorulan sorulara cevaben ayaküstü söylemiş de olsa, bu sözler Başbakan’ın konu ile ilgili duygularını ve hatta niyetlerini açıkça yansıtmıştır.
AB’den artık umudunu yitiren Erdoğan’ın, alternatif olarak aklına ilk gelen “Şanghay Beşlisi”dir.
“Şanghay Beşlisi” “altılı” olduğu 2001’den beri “Şanghay İşbirliği Örgütü” (ŞİO) adıyla anılıyor. Üyeleri Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan. Örgüt kendi içinde güvenlikten enerjiye, ticaretten siyasete kadar çeşitli alanlarda işbirliği yapıyor.
Son zamanlarda ŞİO ile ilgilenen Türkiye’ye, gözlemci olarak olmasa da, “diyalog ortağı” statüsü verildi.
Başbakan şimdi Türkiye’nin örneğin Pakistan ve Hindistan ile birlikte ŞİO’ya katılabileceğinden bahsediyor.
Başbakan’ın bu çıkışı, AB’ye rest çekmek, onu Türkiye’nin üyeliği konusunda kesin bir tavır almaya zorlamak gibi bir amaç taşıyabilir. Ama esasta -hele AB’den bir tavır değişikliği olmazsa- Erdoğan’ın ŞİO konusunu dış politika gündeminin başına getirmeye niyetli olduğu görülüyor.
Rota değişikliği mi?
Tabii bu, Batı’dan Doğu’ya yöneliş gibi köklü bir rota değişikliği anlamına geleceği ve Türkiye’yi içeride ve dışarıda farklı bir konuma götüreceği için, üzerinde çok düşünülmesi, tartışılması gereken bir konudur.
Her şeyden önce bakalım Rusya ve Çin, NATO üyesi Türkiye’yi ŞİO’ya üye olarak görmek ister mi? Onlar bunu isterse NATO bunu kabul eder mi?
Asıl mesele de ŞİO’nun gerçekten Türkiye için “daha iyi bir alternatif” olup olmadığıdır. AB’nin -bugün geçirdiği krize rağmen- demokratik değerlerden ekonomik entegrasyona kadar çeşitli alanlardaki üstünlüğü tartışılmaz.
Türkiye’nin çok boyutlu dış politik anlayışı içinde diğer birçok uluslararası kurumlar gibi ŞİO ile işbirliği kurmasında epey yarar vardır. Ancak bunun Batı’ya sırtını dönerek yapılmasının yaratacağı sonuçları çok iyi hesaplamak lazım.
Konu artık şaka olmaktan çıkıyor çünkü...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024