Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Rusya’nın şimdiye kadar Esad rejimini desteklemesi için çok önemli sebeplerin olması gerekir. Ama şu anda esas soru, son trajik olaylardan sonra dahi Putin yönetiminin, aynı nedenlerle bu desteği daha ne kadar sürdüreceğidir.
Moskova’da yapılan resmi açıklamalara bakılırsa, Moskova’nın izlediği politikayı değiştirmeye pek niyeti yok. Henüz önceki gün Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, BM özel temsilcisi Kofi Annan ile görüşmeden önce, “Esad gitmeyecek; biz onu desteklediğimiz için değil, halkın önemli kesimi onun yanında yer aldığı için” şeklinde konuştu.
Bu tür resmi açıklamalara rağmen, Putin yönetiminin bir B planının bulunduğu ve Suriye’ye desteğinin dayandığı önemli sebepleri dikkate alan formüller aramakta olduğu açık.
Diğer bir deyişle, böyle giderse Putin Esad’ı gözden çıkarabilir. Ama Suriye’yi kaybetmemek şartıyla...
* * *
Rusya’yı, bugüne kadar Beşar Esad’ı -ve Sovyetler Birliği döneminde Hafız Esad’ı- hararetle desteklemeye iten çok önemli stratejik, askeri ve ekonomik nedenler var.
Geçen yıl başlayan ve ülkeyi bir iç savaşa sürükleyen olaylara rağmen Rusya’nın Esad’a arka çıkmasında birkaç temel neden rol oynamıştı.
1) Stratejik çıkarlar.
Suriye Rusya’nın (ve eski Sovyetler Birliği’nin) Ortadoğu-Doğu Akdeniz stratejisinde birinci derecede önemli bir yer almıştı. Moskova sıkı siyasal, askeri ve ekonomik bağlarla kendisine bağladığı Suriye’yi bölgedeki nüfuzunu korumak için vazgeçilmez bir köprü başı saymıştır. Rus stratejistleri Arap Baharı’nın yarattığı yeni konjonktürde güç dengesinin Batı’nın lehinde bozulmaması için, Suriye’nin kendi ekseninde kalmasını zaruri görüyorlar. Bu düşünce özellikle Rusya’yı bir Süper Güç olarak kabul ettirmek isteyen Putin’in kafasında yer almıştır.
* * *
2) “Esad’dan sonra” kaygısı.
Rusya için önemli olan nokta, Esad’ın gitmesi halinde, Şam’da iktidara kimin geleceği ve yeni yönetimin Moskova ile ilişkilerde sıkıntı yaratmamasıdır. Rusların bu konuda endişe duymalarının nedeni, Şam’da ya kaosun hüküm sürmesi ve hatta ülkenin bir mezhep kavgasına sürüklenmesi ya da sonuçta İslamcıların yönetimi ele geçirmesi olasılığıdır.
Bazı Rus yazarlar açıkça Şam’da İslami bir rejimin kurulmasının Rusya’daki bazı etnik ve dinsel grupları (Çeçenler gibi) cesaretlendirmesi tehlikesinden söz ediyorlar.
Diğer bir korku da, Suriye’nin sahip olduğu kimyasal silahların, bir karmaşa ortamında, “sorumsuz eller”e geçmesidir.
3) Dış müdahaleye karşı.
Rusya prensip olarak her türlü dış müdahalelere karşı çıkmakta ve egemenlik hakkını savunmaktadır. Moskova bu argümanı BM’nin benimsediği “halkları koruma sorumluluğu” ilkesini savunan Batılılara karşı kullanmaktadır. Ruslar bu gerekçe ile, Esad’ı devirmeye yönelik herhangi bir müdahaleye şiddetle karşı çıkmaktadır.
* * *
Bu faktörler şimdiye kadar Putin yönetimini Esad’ın yanında yer almaya ve onu devirmeye veya zayıflatmaya yönelik müdahalelere karşı çıkmaya itmiştir. Rusya’nın çıkarlarının ve kaygılarının ne olduğu ve Şam’da köklü bir rejim değişikliği istenmediği açıkça biliniyor.
Ne var ki, Suriye’de varılan noktada artık Esad’a dayanarak stratejik hesaplar yapmak, yanlış ata oynamaktır. Putin’in bunun bilincinde olduğunu belirten Rus analistler, Moskova’nın körü körüne Esad’ı desteklemekten vazgeçebileceğini öngörüyorlar. Yeter ki, Şam’da Rusya’nın çıkarlarını tehlikeye düşürmeyecek bir yönetim değişikliği için “yumuşak bir geçiş” sağlansın...
Şimdi Kremlin’de olduğu kadar dünya diplomasi kulislerinde işte böyle bir formül aranıyor.