Suriye krizinde gelinen noktada, Rusya kilit ülke durumunda. Şu anda bütün diplomatik çabalar, müzakere yolu ile bu soruna bir çözüm bulmak yönünde. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile vardığı mutabakatın ışığında, ilk adım olarak 2. Cenevre konferansının gerçekleştirilmesine çalışılıyor.
Bu konferansın yapılması için mevcut pürüzler giderildiği takdirde, Suriye’de siyasi geçiş sürecinin nasıl hayata geçirileceği tartışılacak. Bu noktada, çözümün “Esad’lı mı, Esad’sız mı” olacağı sorusunda düğümlenecek.
Batı ve Arap dünyası, süreç başlamadan -veya sürecin başında- Esad’ın gitmesini istiyor... Esad ise (Arjantin medyasına verdiği son demecine de bakılırsa)”gitmem” diyor... Rusya’nın şu andaki tutumu çok net değil. Moskova en azından geçiş sürecinin ilk aşamasında Esad’ın yerinde kalmasını yeğliyor.
Türkiye dahil, uluslararası camianın geniş bir kesimi Rusya’nın bu noktada artık Şam diktatörü üzerinde baskı yaparak çekilmesini sağlamasını istiyor. Sanıyoruz Başbakan Erdoğan, önümüzdeki günlerde Moskova’ya gittiğinde (Başkan Obama ile yaptığı görüşmenin de ışığında) bu mesajı verecek.
Peki, Rusya Esad’ı gözden çıkarabilir mi? Veya daha doğrusu onu kaybetmek pahasına çekilmesi için bütün nüfuzunu kullanmak ister mi?
Desteğin nedenleri
Bu sorunun cevabını vermeden önce, Esad’ın Rusya için ne anlama geldiğini, Moskova’nın Şam’ı şimdiye kadar desteklemesinin nedenlerini saptamak gerek.
Ruslar, SSCB ve Soğuk Savaş döneminden beri, Suriye’yi yanına almaya ve onu kendi politikaları için kullanmaya çalışmıştır. O yıllarda Hafız Esad’a verilen aktif destek, sonra oğlu Beşar Esad döneminde de devam etmiştir.
Bunun nedenlerini şöyle özetleyebiliriz:
1) Stratejik bakımdan Suriye Rusya için daima büyük önem taşıyor. Tartus limanını üs olarak kullanan Rus donanması, bu sayede Akdeniz’de varlığını gösterebiliyor. Moskova Suriye’yi, bölgedeki güç dengesi için daima bir araç olarak kullanıyor. Suriye’yi kaybettiği takdirde bölgenin tamamen ABD’nin ve Batı’nın nüfuzu altına girmiş olacaktır.
2) Ekonomik bakımdan Suriye’yi kaybetmenin bedeli ağır olur. Moskova Suriye’ye milyarlarca dolar değerinde silah satıyor. Bu sayede orada kendi askeri personelini de bulunduruyor.
3) Siyasi bakımdan Moskova Suriye’deki ayaklanmayı, Esad gibi, teröristlerin işi olarak görüyor. Bu bağlamda Rusların bir endişesi de, İslamcı grupların Esad’a karşı savaşmasının, Rusya içindeki -Çeçenistan, Dağıstan gibi- hassas bölgelerdeki benzer gruplar için bir ilham ve cesaret kaynağı olmasıdır.
Şimdi ne yapacak?
Listeyi daha uzatmadan diyebiliriz ki şimdiye kadar Esad’ı kendi önemli çıkarları nedeniyle desteklemiştir.
Bu bakımdan Moskova, kendisine o kadar bağlı olan bir lideri feda etmek istemez. Ne var ki, gelinen noktada Putin yönetimi, politikasını tekrar değerlendirmek zorunda. Bu, öngörülen geçiş süreci içinde Esad’ı gözden çıkarmaya kadar gidebilir.
Aslında Esad’ın gitmesini sağlayabilecek ülke Rusya’dır. Bu bakımdan bu krizde kilit ülke durumunda.
Bunu yapmak isteyip istemeyeceğini yakında göreceğiz.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024