Mısır halkı bugün, ülkenin son haftalarda geçirdiği krizin ışığında, tartışmalı yeni anayasa taslağı üzerindeki hükmünü vermek üzere, sandık başına gidiyor.
Bu iki turlu referandum (ikinci tur haftaya) aslında Mısır’ın demokrasiye geçişinde yeni ve önemli bir sınav olacak. Bu bir bakıma da, Mübarek rejiminin devrilmesi ile sonuçlanan Mısır Devrimi’nin amacına ne ölçüde ulaştığını ve ne kadar yerine oturduğunu gösterecek.
Son kriz geçen yıl Tahrir Meydanı’nda başlayan halk hareketinin çoğulcu demokrasi hedefinin tehlikeye düşmekte olduğu endişesini yaratmıştı. Bunun başlıca nedeni de, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 22 Kasım kararnamesi ile, yargıyı saf dışı ederek olağanüstü yetkiler sahiplenmesiydi. Diğer bir neden de gene Mursi’nin talimatıyla Kurucu Meclis’in, laik ve liberal eğilimli üyelerin boykotuna karşın, İslamcıların çabasıyla yeni anayasa taslağını alelacele hazırlaması ve bunu en kısa zamanda referanduma sunmaya karar vermesiydi...
Mısır halkının geniş bir kesimi -ve özellikle geçen yılki ayaklanmaya katılanlar- bu iki gelişmeyi istek ve beklentilerine ters düşen bir gidiş olarak gördüler ve bunu protesto etmek için yeniden sokaklara döküldüler. Tahrir Meydanı bir kez daha devrimin başladığı günleri anımsatan görüntülere sahne oldu...
Boykot mu, “Hayır” mı?
Mursi gerginliğin daha fazla tırmanmasını önlemek için pragmatik davrandı, üstlendiği olağanüstü yetkiler konusunda taviz verdi. Bu konuda geri adım atmasında Başbakan Erdoğan’ın ve Başkan Obama’nın kendisine telefonla yaptığı telkinlerin de etkisi olduğu açık...
Ancak Mursi diğer konuda, yani Kurucu Meclis’in alelacele hazırladığı anayasayı, belirlediği tarihte referanduma sunmak konusunda ısrarlı davrandı. Başından beri bu taslağı eleştiren muhalefet buna karşı çıktı. Bazı partiler halk oylamasını boykot etmeyi düşündüler. Ama sonuçta çeşitli muhalefet gruplarını kapsayan Ulusal Selamet Cephesi, referandumda “Hayır” demeye karar verdi.
Ancak bazı muhalefet liderleri, açıkça bu anayasanın kabul edilmesi halinde de, onun iptali için çabalarını sürdüreceklerini söylüyorlar. Zira muhalefete göre, bu anayasa Kurucu Meclis’teki sadece İslamcıların onayı ile hazırlanmıştır. Ve bu anayasa, ülkeyi şeriata ve İslami bir düzene götürecek olan bir yoldur.
Gerçekten anayasa tasarısının birçok maddesi, dine ağırlık veriyor. İlk bakışta her ne kadar bireysel özgürlükler korunuyor görünüyorsa da, ifade özgürlüğü, insan hakları, kadın eşitliği, basın hürriyeti gibi konularla ilgili maddeler, birtakım kısıtlamalar getirecek nitelikte.
Toplum bölündü
Mısır’da sayıları azımsanamayacak kadar yüksek olan laik, liberal, solcu ve Hıristiyan kesim, bu anayasaya karşı çıkıyorlar. Onların devrimden bekledikleri bu değil.
Dolayısıyla daha çok İslamcıların etkisini taşıyan bu anayasa, Mısır toplumundaki bir bölünmeyi ve kutuplaşmayı şimdi açıkça gözlerin önüne seriyor.
Bu ayrışma diyalogla bir orta yol bulunmadan ve uzlaşma sağlanmadan giderilemeyecek, son günlerde insanları sokaklara dökülmeye sevk eden kriz ve gerginlik tamamen giderilemeyecektir.
Referandumdan çıkacak olan sonuç ne olursa olsun, yeni Mısır yöneticilerinin halkın sadece bir bölümünün değil, çeşitli kesimlerinin istek ve beklentilerini karşılamak için, bu gerçeği özellikle göz önünde bulundurmaları gerekir.