Beklendiği gibi oldu: Mısır’da iki turlu Anayasa Referandumu’nu Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin muhafazakâr yönetimi rahat bir çoğunlukla kazandı.
Aslında bu referandum, daha önce Meclis ve Cumhurbaşkanlığı için yapılan seçimlerden çıkan sonucu bir kez daha teyit etti. Her defasında İslamcı cephe (Müslüman Kardeşler artı Selefiler) oyların -az farkla da olsa- yarısından fazlasını kazanmayı başarmıştı.
Her ne kadar bu halk oylaması, İslamcıların hakim olduğu Kurucu Meclis’in alelacele hazırladığı anayasa taslağı üzerinde yapıldıysa da, pratikte sonucu belirleyen şey, Cumhurbaşkanı’nın ve onun başını çektiği Müslüman Kardeşler kökenli Özgürlük ve Adalet Partisi’nin aktif çabaları ve etkinliği olmuştur.
Laik-liberal muhalefet -yani Ulusal Kurtuluş Cephesi- boykot ile katılma arasındaki bocalamadan sonra son dakikada sandık başına gitmeye karar verdiyse de, çok daha birleşik ve organize olan İslamcı blok kadar bir varlık gösterememiştir.
Sonuçta referandum öncesinde yargıyı kontrol altına almak gibi otoriter hareketleri epey tartışılan Mursi, istediğine erişmiş oldu...
Oylar neye göre?
Genelde gelişme halindeki ülkelerde yapılan anayasa referandumlarında seçmenler oylarını önerilen anayasa metninden çok, siyasi parti ve lider tercihine göre kullanırlar.
Halkın yüzde 40’ının hâlâ okuma-yazma bilmediği Mısır’da, seçmenlerin çoğunun 63 sayfalık anayasa tasarısındaki 236 maddeyi inceledikten sonra bilinçli şekilde oylarını kullandıkları söylenemez tabii... Kaldı ki bu anayasanın birçok maddesi muğlak bir üslupla kaleme alınmış...
Aslında her şey yeni dönemde Cumhurbaşkanı’nın ve onun yönetiminin nasıl hareket edeceğine bağlı. Mursi isterse bu anayasaya dayanarak Mısır’ı şeriata dayalı teokratik bir devlet haline de getirebilir. Metindeki muğlak ifadelere sığınarak ifade özgürlüğünü, kadın ve azınlık haklarını göz ardı edebilir...
Mısır’da muhaliflerin kendi görüşleri dikkate alınmadan hazırlanan bu anayasaya karşı çıkmalarının ve hatta yeniden sokaklara dökülmelerinin nedeni de bu...
Yarı yarıya...
Muhalifler derken bunun sayıca da önemini azımsamamak gerek. Bundan önceki seçimler de Mısır toplumunun, rejim konusunda ikiye bölündüğünü ortaya koydu. Mısırlı siyasetçi Amr Hamzavi’nin şu tespiti çok yerinde: “Mısır’da çoğunluk çok büyük değil, azınlık da çok az değil”...
Bu gerçek, Mısır’da bu demokrasiye geçiş ve dönüşüm döneminde, karşılıklı diyalogu ve uzlaşmayı zorunlu kılıyor.
Yani her şeyden önce Mursi’nin oy çokluğuna güvenerek kendi bildiğini okumaktan çekinmeli, toplumun diğer kesiminin kaygılarını dikkate alarak onlarla bir ortak zeminde buluşmaya çalışmalı...
Muhalifler de ülkedeki yeni gerçeği görmezlikten gelmemeli ve iktidardakilerle uzlaşma yollarını aramalı...
Bakalım Mısır’da iki taraf da bu yeni deneyimde ne kadar başarılı olacak...