Günlerden beri Suriye krizinin değişik bir boyutundan söz ediliyor. O da, Suriye’nin askeri envanterindeki kimyasal silahlar meselesi...
Batılı istihbarat kaynakları, iç savaşta giderek sıkışmaya başlayan Esad yönetiminin, elindeki bu dehşet silahlarını kullanabileceği ihtimali üzerine rapor üstüne rapor hazırlıyorlar. Buna göre, özellikle son günlerde Suriye’deki kimyasal silah stoklarının, mevcut yerlerinden başka bölgelere nakledildiği, bu hareketliliğin de “hayra alamet” olmadığı öne sürülüyor.
Gene bazı yabancı istihbarat raporlarına göre, Şam yönetimi içinde bu silahların kullanılıp kullanılmaması konusunda bir çatlak belirmiş. Askeri istihbarat ve güvenlik servislerinin başındaki generaller direnişçilerin durdurulması için kimyasal silahlara başvurulması gerektiğini savunuyormuş...
Esad’a uyarı
Bu haberlerin ne kadar doğru olduğunu kestirmek zor. Ama dünya liderlerinin bu olasılığı ciddiye aldıkları açık. Başkan Obama son demeçlerinde Beşar Esad’a bu konuda ciddi uyarılarda bulundu ve ABD’nin kimyasal silah kullanımını bir “kırmızı çizgi” saydığını, böyle bir durumda Washington’un hareketsiz kalmayacağını bildirdi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan NATO Genel Sekreteri A. F. Rasmussen’e kadar çeşitli uluslararası örgütlerin liderleri de Esad rejimine benzer uyarılarda bulundular.
Buna karşılık Şam’da Esad adına açıklamalar yapan resmi ağızlar, yönetimin hiçbir şekilde kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmayacağını belirttiler. Ancak bazı yetkililer bunun ancak bir yabancı gücün Suriye topraklarına saldırması halinde söz konusu olabileceğini söylemekten de çekinmediler.
Bir bakıma Suriyeli sözcülerin açıklamaları, Suriye’nin elinde kimyasal silahların bulunduğu konusunda hiçbir şüphe bırakmıyor. Esasen Suriyeliler de hiçbir zaman bunların varlığını inkar etmiş değiller. Yabancı istihbarat raporlarına bakılırsa, Suriye’nin elinde bu dehşet verici kitlesel imha silahlarının her çeşidi (hardal gazından sarin ve sinir gazlarına kadar) mevcut. Hem de bol miktarda...
Her şey beklenir
Öylesine büyük stoklara sahip bir ülkede, iktidarda tutunmak için kendi halkı üzerine bombalar yağdıran, kentlerini yıkan, binlerce kişinin ölümüne sebep olan bir yönetimin, içine düştüğü öfke ve umutsuzluk içinde, kimyasal silahları kullanmayı da göze alması ihtimali ister istemez akla gelen senaryolardan biridir.
Türkiye de bu olasılığı göz ardı etmiyor ki, sınır bölgesinde bu tür silahlara karşı eğitimli birlikler bulunduruyor. Ankara’nın müttefiklerinden “Patriot” füzeleri istemesinin bir nedeni de, Suriye’nin bu silahları Türkiye’ye karşı da kullanması olasılığıdır.
Üç ihtimal
Diyelim ki (ve ümit edelim ki) Esad rejimi hiçbir şart altında kimyasal silahları kullanmayacak. Ama bunun aksi kötü senaryolardan sadece bir tanesidir.
İkinci senaryo, Esad’ın giderek ülke üzerindeki kontrolü kaybetmesi sonucunda, bu silahların “başkaları”nın eline düşmesidir. Mesela El Kaide’nin, Hizbullah’ın, rengi belirsiz direnişçilerin...
Bu, bölge için de, dünya için de büyük bir kâbus...
Nihayet bir üçüncü senaryo var ki, o da herhangi bir dış gücün, mevcut şüphelere ve kaygılara dayanarak, önleyici amaçlarla Suriye’yi vurmasıdır.
Üç senaryo da korkutucu. Suriye krizinin bir an önce uzlaşarak halledilmesi için işte bir neden daha...