Türkiye için esas Suriye meselesi artık Kuzey Suriye sorunudur. Zira komşu ülke ile sınır bölgesinde olup bitenler, Türkiye’yi direkt olarak etkiliyor ve Hükümeti zor seçenekler karşısında bırakıyor.
K. Suriye’deki son gelişmeler, aslında iki buçuk yıldır devam eden Suriye krizinin bir sonucu. Eğer Esad rejimi, Suriye’deki ayaklanmadan kısa bir süre sonra devrilseydi, herhalde K. Suriye’deki durum bugünkü kritik noktaya gelmeyecekti.
Ankara hesaplarını Esad’ın kısa zamanda alaşağı edileceği öngörüsüne dayanarak yaptı. Böyle bir kanı ile Suriye rejimine karşı sert bir tavır aldı, muhalifleri aktif olarak destekledi ve fiilen taraf oldu.
Ne var ki yanlış hesap Şam’dan döndü! Esad rejimi -Rusya, İran ve Hizbullah’ın aktif desteğiyle- direndi ve hâlâ da direniyor. Yabancı istihbarat kaynakları rejimin daha uzun süre (belki de yıllarca) direnebileceğini ve bu arada iç savaşın devam edebileceğini belirtiyorlar.
Bu, K. Suriye’de Kürt Demokratik Birlik Partisi PYD’nin kendi yönetimini kurma mücadelesini sürdüreceği ve aynı bölgeyi ele geçirmeye çalışan radikal İslamcı El Nusra Cephesi ve Özgür Suriye Ordusu ile savaşmaya devam edeceği anlamına geliyor.
Kaygının nedeni
Son günlerde PYD’nin bölgeye hâkim olmak bağlamında elde ettiği başarı, Ankara’yı ciddi şekilde kaygılandırdı. Hükümet yetkilileri K. Suriye’de tek yanlı bir PYD hakimiyetinin kurulmasına izin vermeyeceklerini açıkça ifade ettiler.
Bu tutumun, “prensip yönü” bölgede hiçbir unsurun Suriye meselesi halledilmeden, kendi başlarına “de facto” durumlar yaratmaması gerektiğidir. Ama asıl sebep Ankara’nın K. Suriye’de, daha önce K. Irak’ta olduğu gibi, özerk veya yarı bağımsız bir yönetim kurulması olasılığından duyduğu kaygıdır. Açıkçası Ankara’nın korkusu PYD’nin K. Suriye’yi hakimiyeti altına alması halinde, K. Irak’ta nüvesi kurulan “geniş Kürdistan” hedefine doğru bir adım daha atılmış olacağıdır.
Hükümetin şimdiki stratejisi sert uyarılarla ve askeri güç gösterisi ile PYD’yi bundan vazgeçirmektir. Ancak bu Ankara’yı bir ikilemle karşı karşıya getiriyor.
Türkiye başta K. Irak’taki Kürt oluşumuna şiddetle karşı çıkmış, zamanla tutumunu yumuşatmış, sonunda Barzani’nin bölgesel yönetimi ile sıkı fıkı olmuştur. Şimdi PYD’ye karşı, başta Barzani’ye karşı sergilenen sert tutum aynen benimseniyor ki bu da bir çelişki yaratıyor. Hele Barzani’nin de PYD’yi desteklediği düşünüldüğünde...
K. Suriye’de PYD’nin karşısında El Kaide’nin uzantısı olan El Nusra Cephesi var. Bir ara Ankara’nın PYD’ye karşı bu İslamcı grubu desteklediği veya bazı sınır bölgelerini ele geçirmesine göz yumduğu söyleniyor. Bu ise Ankara’nın tercih edeceği bir seçenek değil tabii...
Zor seçenekler
Nihayet K. Suriye’deki gelişmeler ve Ankara’nın aldığı tavır, Türkiye’de PKK sorununun halli için bir barış sürecinin başladığı bir zamana rastlıyor ki bu da (PYD ile PKK’nın organik bağları dikkate alındığında) bu sürecin geleceğini de tehlikeye sokuyor...
Diğer tehlikeli bir seçenek de, Türkiye’nin PYD’nin önünü kesmek için askeri bir müdahalede bulunmasıdır. Bu hem içeride hem dışarıda büyük komplikasyonlar ve sıkıntılar yaratabilir...
K. Suriye’deki yeni durum karşısında gerçekçi ve pragmatik bir stratejiye ihtiyaç vardır.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024