Bugünlerde bütün Iraklılar (Arabı, Kürdü, Sünnisi, Şiisi) ayrıca bütün dünya (bölgesel ülkeler ve büyük güçler) Celal Talabani’nin bir an önce sağlığına kavuşması için dua ediyor.
Hafta başında beyin kanaması geçiren 79 yaşındaki Irak Cumhurbaşkanı, halen Almanya’da tedavi görüyor. Nisbi bir düzelmeye rağmen, durumu hâlâ ciddi...
Kürt asıllı Irak liderinin sağlığı ile ülke içinde ve dışında herkesin bu kadar ilgilenmesinin nedeni, Irak’ın halen içinde bulunduğu kırılgan siyasi durumdur.
ABD işgalinin sona ermesinden tam bir yıl sonra (son Amerikan askeri 18 Aralık 2011’de çekilmişti), Irak istikrarsızlık içinde yüzüyor. Bağdat ve diğer kentlerde bombaların patlamadığı gün yok. Sünni-Şii çatışmalarının yanı sıra şimdi bir de Kuzey Irak’ta, Kürtlerle Bağdat’taki merkezi hükümete bağlı güçler arasında, bir Kürt-Arap sürtüşmesi cereyan ediyor.
Talabani’yi ölümün eşiğine getiren rahatsızlığından önce, Kuzey Irak’ta neredeyse bir sıcak savaş çıkmak üzereydi. Kürt kökenli olmakla beraber tarafsız bir devlet başkanı olarak Talabani devreye girdi ve durumu yatıştırmaya çalıştı. Başbakan Nuri el Maliki ile yaptığı son toplantıdan sonra, bir uzlaşmaya varıldığı bildirildi.
Hassas dengeler
Bu kritik ortamda Talabani’nin sağlıklı olması ve aktif olarak devrede kalması önemli. Vefat ederse veya görevine dönemeyecek duruma düşerse, onun bırakacağı boşluğu doldurmak çok zor olacak.
Irak’taki siyasi düzen, etnik ve dinsel dengeleri sağlayacak biçimde kuruldu. Buna göre Talabani’den sonra da bu mevkiye Kürt kökenli bir siyasetçinin getirilmesi gerekir. Aksi yöndeki zorlamalar, hassas dengeleri altüst edebilir.
Her ne kadar Irak’taki sistemde Cumhurbaşkanı’nın yetkileri sınırlı ise de, ülkenin içinde bulunduğu çatışma ortamında, sözünü dinletebilecek, tarafsız ve sağduyu sahibi bir lidere ihtiyaç var.
Bu olmazsa ve ülke karışırsa, bunun tabii en büyük zararını gene Irak halkı çekecek; ama aynı zamanda Türkiye dahil, birçok ülke de bundan etkilenecek.
Bugünkü durumda Türkiye’nin Irak’ta çeşitli etnik ve mezhepsel gruplar arasında bir rol oynaması oldukça zor. Çünkü son zamanlarda Türk hükümetinin Şii Başbakan Maliki’yi tamamen karşısına alan tutumu eski tarafsızlığını sarsmıştır.
Farklı strateji
Son zamanlarda Ankara, Maliki nedeniyle Bağdat’tan uzaklaşan, buna mukabil ekonomik çıkarlar nedeniyle Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) yaklaşan bir strateji izledi.
Ankara’nın bu tutumu çelişkili görünebilir. Şimdiye kadar Türkiye hep “toprak bütünlüğü”nü savunmuş, Bağdat’ı desteklemiş ve Kuzey’deki Kürt oluşumuna karşı çıkmıştı. Halen Kuzey Suriye’deki Kürt oluşuma karşı çıktığı gibi... Oysa Suriye’deki bu oluşum da Barzani’nin desteğine sahip!..
Ankara’nın bu yeni stratejisinin nasıl gelişeceği ve ne sonuçlar vereceği zamanla görülecek. Ancak bu arada Talabani’nin bir şekilde bırakacağı boşluk, Irak’taki belirsizliği büsbütün artıracaktır.