Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sona ermek üzere olan yıl, Türk dış politikasının en faal ve hareketli yıllarından biri oldu. Türk diplomasisi bölgede ve dünyada aktif roller üstlendi, uluslararası platformda varlığını ve etkinliğini hissettirdi.
Ancak 2012, dış politikada geçmiş yıllara nazaran daha sorunlu ve zorlu bir yıl olarak da anılacak.
Olanları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

Eski eksen
Türkiye 2012’de geleneksel Batı yanlısı politikasını sürdürdü. Daha önceki yıllarda iktidara karşı öne sürülen “eksen kayması” iddialarına karşılık, 2012’de Ankara bu izlenimi silen bir yöneliş sergiledi. NATO ile Malatya’da füze savunma sisteminin kurulması ve üç NATO müttefikinden “Patriot” füzelerinin getirilmesine ilişkin hükümetin aldığı kararlar, bunun göstergesi...
Ankara ayrıca bu yıl içinde ABD ile çeşitli alanlarda daha sıkı işbirliği kurmaya, ayrıca Fransa ile de bozuk olan ilişkileri düzeltmeye özen gösterdi. Bu arada Kıbrıs pürüzüne rağmen Türkiye, AB üyeliği konusundaki çabalarını sürdürdü.

Yeni bağlar
Türkiye 2012’de çok boyutlu dış politika anlayışı ile Rusya başta olmak üzere birçok ülkeyle ilişkilerini geliştirmeye gayret etti. Suriye konusundaki farklı tutumlara rağmen Ankara ve Moskova özellikle ekonomik işbirliği alanında yeni önemli adımlar attı.
Mısır’da Müslüman Kardeşler’e mensup Muhammed Mursi’nin iktidara gelmesi, hükümet tarafından bir fırsat olarak değerlendirildi. İki ülke stratejik ilişkiler kurmayı kararlaştırdı.
Bu arada iktidar, özel bir sempati duyduğu Filistin yönetimi ve Hamas ile de sıkı bağlar kurdu; BM’de Filistin’in üyeliği için yoğun çaba harcadı...

Sıfır değil, çok sorun
“Komşularla sıfır sorun” niyetiyle çıkılan yolda umutları altüst eden pürüzler çıktı. Hükümetin Esad’ı devirmek için muhalifleri ve direnişçileri desteklemesi ciddi riskler ve sıkıntılar yarattı. Bu durum siyasi ve askeri sürtüşmelere yol açtı, Ankara’yı Rusya ve İran’la karşı karşıya getirdi.
Aynı şekilde hükümetin Irak Başbakanı Nuri El Maliki’ye karşı tavrı ve rakibi El Haşimi’ye desteği Türkiye’nin Irak sorununa bulaşmasına neden oldu. Buna karşılık Ankara El Maliki ile kavgalı olan Irak Kürdistan yönetimi ile yakınlaştı.
Yakın bölgede, İsrail ve Ermenistan’la ilişkiler, ayrıca Kıbrıs meselesi de donmuş noktada kaldı.

İddialar ve gerçekler
Hükümetin bölgesel, hatta küresel bir aktör olarak “düzen kurucu” rollerine soyunan hükümetin bu yöndeki çabalarında da ciddi aksamalar oldu.
Yakın geçmişte Türkiye uzlaştırıcı, kolaylaştırıcı roller üstlenirken, Suriye ve Irak başta olmak üzere birçok meselede “taraf” haline geldi.
Esad, Maliki gibi liderlere karşı iç politikadaki benzer sert ve saldırgan bir üslup kullanıldı. Anlaşmazlıklar karşısında temkinli yerine riskli bir yol tercih edildi.
Bazı meselelerde (örneğin Gazze’de ateşkes konusunda) aktif çaba harcandı, ancak bunda Mısır’ın öne çıktığı ve krediyi topladığı görüldü...
Ama bu aksamalara ve sıkıntılara rağmen, 2012’de Türkiye uluslararası arenada kendini gösteren, sesini duyuran bir ülke olmaya devam etti...