Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, önceki akşam bir TV söyleşisinde, Gezi Parkı’ndaki gösterilerle başlayan olayların, birçok dost ülkeden gelen olumsuz tepkilere rağmen, dış ilişkileri bozacağını sanmadığını söyledi ve son günlerde Amerikan ve Avrupalı mevkidaşlarıyla görüşlerini paylaştığını belirtti. Bu ülkelerle “sıcak ilişkilerin” devam etmekte olduğunu öne süren Bakan, Türk dış politikasının “her zamanki rasyonel” esaslarını koruduğunu da vurguladı...
Türk diplomasisinin Gezi olaylarının yarattığı yeni şartların dış ilişkileri bozmamasına özen göstermesi önemlidir. Ama gerçek şu ki, Gezi olayı bu iki hafta içinde dış dünya ile ilişkilerde epey sıkıntı yaratmış ve Türkiye’nin imajına yeterince gölge düşürmüş bulunuyor.
Gösterilerin ilk aşamasından itibaren hükümetin aldığı sert tutum, bu hareketi bastırmak için kullanılan yöntem ve bütün dünyaya yansıyan olumsuz görüntüler, ABD’den Avrupa’ya, Rusya’dan uluslararası kurumlara kadar, eleştirilere, kınamalara yol açmıştır. Bu yönde ABD’de yönetim adına iki hafta içinde 15 kez açıklama yapılmış olması, anlamlıdır.
Olay, dünya medyasında da ön planda yer almış, bazı sansasyonel veya ön yargılı değerlendirmeler bir yana bırakılırsa, genel yaklaşım, son zamanlarda Türkiye’yi göklere çıkaran tavrı tersine çevirmiştir...
“İç-dış” bağlantısı
Bu yeni durum, Türkiye için hem imajını düzeltmek, hem de dış ilişkilerde ortaya çıkan sıkıntıları gidermek gibi iki büyük zorluk yaratıyor.
Gezi krizinin tatminkâr bir uzlaşma ile çözümlenmesi tabii ki bu iki alanda da işi kolaylaştıracaktır. Ancak bu arada resmi çevrelerin olup bitenlerin analizini ve sebep-sonuç değerlendirmesini iyi yapmaları çök önemli.
Son günlerde sıkça duyulan beyanlar, içerideki protesto hareketinin “dış mihraklar” ile ilintisine işaret ediyor. Buna göre Türkiye’nin siyasal ve ekonomik yükselişinden rahatsız olan “dış güçler” hükümet karşıtı olayları kışkırtarak veya yönlendirerek ülkemizi zayıflatmak istiyorlar.
“Dış mihraklar”la ilgili iddialar, Türkiye’de sıkça duyulur. Bu, ülkedeki herhangi bir olumsuzluğun sorumluluğunu bir başkasına atmanın en kolay ve popülist yoludur.
Gezi olayında sözü edilen dış güçler kim acaba? Dışişleri Bakanı Davutoğlu, TV söyleşisindeki ısrarlı soruya yanıtında, herhangi bir isim veremeyeceğini söylerken, bunun ille de bir ülke olması gerekmediğini, ama bazı ülkelerdeki belirli çevrelerin söz konusu olduğunu belirtti.
“Sebep-sonuç” ilintisi
Herhangi bir karışıklık ortamında, “dış mihraklar” bu şartlardan yararlanmak isteyebilir. Bu sadece Türkiye için değil, başkaları için de geçerlidir.
Ama yukarıda belirttiğimiz gibi bu tür olaylarda, “sebep-sonuç” ilintisini iyi incelemek gerek. Gezi olayı, toplumdaki iç dinamiklerin yarattığı bir durumdur. Hareket yayıldıkça belki aralarına sızan unsurlar olmuştur. Ama olayı bütünüyle “dış mihrakların” eseri saymak, her şeyden önce bu unsurlara lüzumundan fazla bir değer atfetmek olur.
Bunun bir sakıncası da, dış politikayı ve özellikle dost ülkelerle ilişkileri gereksiz yere sıkıntıya sokmasıdır. Nitekim Türk diplomasisi şimdi böyle bir sıkıntı yaşıyor...
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024