Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son yıllarda Türkiye, siyasi ve ekonomik alanlardaki başarıları sayesinde, başkalarına örnek olmakla övündü.
Aslında bu övgü, Türkiye’nin yükselişini yakından izleyen Batılı ve Doğulu ülkelerden de geldi. Özellikle Arap Baharı’nın başlamasından sonra, bu geniş coğrafyada “Türk modeli”nden sıkça söz edildi, bu konuda sayısız çalıştaylar düzenlendi, bilimsel çalışmalar yapıldı.
Gerçekten Türkiye sağladığı siyasi istikrar, sivilleşme ve demokratikleşme hareketiyle, kalkınma hamleleriyle ve dış politikadaki açılımlarıyla, uluslararası camiada bir “rol model” olarak kabul edildi. Demokratikleşme sürecindeki yetersizliklerin (örneğin ifade özgürlüğündeki kısıtlamaların) hızla giderileceği ve bu yöndeki mücadelenin de başkaları için bir esin kaynağı ve örnek olacağı ümit edildi...
***
Gezi Parkı olayları bu imaja ve umutlara gölge düşürmüş bulunuyor.
Taksim’de gösteriler başladığında, burayı Tahrir Meydanı’na benzetenlerin yanıldığı, Gezi’deki eylemin amacı ve mahiyeti itibariyle Kahire’de olup bitenlerden çok farklı olduğu hatırlatıldı.
Gerçekten eğer Hükümet işin başında şimdi kabul ettiği hataları yapmasaydı, barışçı bir gösteriye karşı şiddete başvurmasaydı, eski yaklaşım ve üslubunu değiştirip bir uzlaşma sağlasaydı, bu krizin şimdiki tehlikeli boyutları alması önlenebilirdi. Ve bu sayede Türkiye, demokrasilerde anlaşmazlıkların kavgasız, uzlaşıcı bir üslup ve tavırla nasıl halledileceğinin güzel bir örneğini vermiş olurdu.
Ne yazık ki şimdi dışa yansıyan görüntüler, Türkiye’yi örnek almak isteyenlere “bu mu Türk modeli” dedirtiyor.

Haberin Devamı

İran’da değişim

İran’da hafta sonundaki Cumhurbaşkanı seçimleri ne gibi değişiklikler yaratacak?
Bu koltuğa şimdi Ahmedinecad’ın yerine daha ılımlı ve reformcu bir siyasetçi olarak tanınan Hasan Ruhani’nin gelmesi, bu yönde bazı umutlar yaratıyor.
Her şeyden önce ülkede gerçekten reform isteyen genç kuşakta böyle bir umut var. Genç seçmenlerin ve reform yanlısı Hatemi, Rafsancani gibi eski liderlerin desteğiyle iş başına gelen Ruhani’nin ilk tepkisi anlamlı “Bu, sağduyunun, itidalin, gelişmenin zaferidir”.
64 yaşındaki Ruhani’nin kişiliği ve geçmişteki davranışları, içerideki siyasi baskılara ve kısıtlamalara son vermeye ve özellikle halkın çektiği büyük ekonomik sıkıntıları gidermeye çalışacağı beklentisine yol açıyor.
Ne var ki, İran’da esas siyasi güç, Ayetullah Hamaney’in elinde. Ruhani bir numaralı dini lidere oldukça yakın. Daha esnek davranmak için “Rehber”in onayını alması gerekecek.
***
Uzmanlar Ruhani’nin içte -hele değişim isteyen genç kuşağın beklentilerini karşılamak için- bazı reformlara girişeceğini, ama dış politikada sadece üslup farkı göstererek aynı çizgiyi koruyacağını söylüyorlar. Örneğin nükleer silah programında ve Suriye’ye destek politikasında önemli bir değişiklik beklememeli.
Ancak bundan böyle sahnede, sert ve saldırgan üslubu ile nam salan Ahmedinecad’ın yerine, daha ılımlı ve pragmatik Ruhani’yi göreceğiz.