Boston’da yayınlanan, ABD’nin ciddi gazetelerinden “Christian Science Monitor” dün, maraton sırasında patlatılan bombanın sırrını keşfetmeye çalışan bir yazısında, çeşitli ihtimaller üzerinde duruyor ve ilginç iki rastlantıya değiniyordu.
Eylem, merkezi Boston olan Massachusetts eyaletinde her yıl 15 Nisan’da kutlanan “Vatanseverler Günü”ne rastlıyordu. Dolayısıyla bu eylemin milliyetçi bir kişi veya grup tarafından yapılmış olması mümkün... İkinci rastlantı, 15 Nisan’ın vergi ödemek için son tarih olmasıdır. Bu da eyalette federal hükümetin vergi politikasına karşı olan birilerinin işi olabileceğini akla getiriyor!
Tabii “Monitor” bunların yanında daha muhtemel ve mantıklı görünen “El Kaide” ve benzeri dış kaynaklı bir komploya da ağırlık veriyor. Aslında bu son şık, ABD’de daha çok rağbet görüyor.
Boston’da kim hangi amaçla iki bombayı patlatmışsa sonuçta bu düpedüz bir terör eylemidir. Başkan Obama ilk konuşmasında “terör” sözcüğünü kullanmaktan çekindi, ama sonradan Beyaz Saray bu tür olaylara terörizm dendiğini hatırlattı.
Zaten 11 Eylül sendromunu hâlâ yaşamakta olan Amerikan halkı da olaya öyle bakıyor. Ve de açıkçası korkuyor.
Boston’daki bombanın sırrı tam öğrenildikten sonra, Amerikalılar da korkunun ecele faydası olmadığını fark edeceklerdir.
Suriye’deki öteki cephe
Her gün yeni saldırı ve ölüm haberlerinin geldiği Suriye’de, ne askeri, ne diplomatik alanda çözümün yakın olacağına dair hâlâ bir işaret yok maalesef.
Beşar Esad sıkışmış görünse de, iktidarda tutunmak için mücadelesini sürdürüyor... Muhalifler ve direnişçiler bölük pörçük durumlarına rağmen, bazı bölgeleri kontrolleri altına almış bulunuyorlar ve şimdi Şam’ı hedef alıyorlar...
Muhalefet cephesinin siyasi bakımdan tamamen birleşik olmadığı, Suriye Ulusal Koalisyonu içindeki grupların kendi aralarında tam anlaşamadıkları biliniyor.
Benzer bir durum savaşçılar cephesinde de var. Suriye Özgür Ordusu şemsiyesi altındaki çeşitli gruplardan bazısının kendi ayrı ajandaları var.
Son günlerde bu ayrılıklar iyice yüzeye çıktı. El Kaide’nin Irak’taki kolu olan ve artık “Irak İslami Devleti” adıyla kendisini tanıtan örgütün başı Ebubekir el Bağdadi, kendi teşkilatının El Kaide’nin Suriye uzantısı olarak bilinen El Nusra ile birleştiğini ilan etti. Böylece iki teşkilat Suriye’de Esad rejimini devirmeye çalışacak, daha uzun vadede de Irak ile Suriye’yi kendi İslam ideolojisi çerçevesinde tek devlette toplayacak...
***
Gerek Ulusal Koalisyon yöneticileri, gerekse Özgür Ordu’nun komutanları bundan kaygılı. Koalisyonun başkanı Moaz el Katib “El Kaide bize uymaz” derken, Suriye Kurtuluş Cephesi, farklı bir din anlayışıyla iki devletin birleştirilmesi fikrine karşı çıktı.
Henüz Esad rejimi devrilmeden muhalifler ve direnişçiler arasında ortaya çıkan bu uyuşmazlıklar, Esad sonrası dönem için ciddi endişeler yaratıyor.
Ankara’daki Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi ORSAM’dan uzman Bilgan Duman’ın, bir analizinde belirttiği gibi, “bu durum muhalefeti zayıflatacak ve dolayısıyla Suriye meselesinin çözümünü zorlaştıracaktır”.
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024