BM Genel Kurulu’nun ezici bir çoğunlukla Filistin yönetimine, “üye olmayan gözlemci devlet” statüsünü vermesi, Filistinlilerin şimdiye kadar kazandığı en büyük diplomatik zaferdir.
Bu karar sembolik anlamının yanı sıra büyük siyasal önem taşıyor.
Geçen yıl BM Güvenlik Konseyi -özellikle Batı grubunun engellemesi sonunda- Filistin’i dünya örgütünde “tam üye” olarak kabul etmeyi reddetmişti. Şimdi 193 üyeli Genel Kurul’un 138 üyesinin desteğiyle Filistin’e bunun bir basamak altındaki bir statü veriliyor; ama bu dahi geniş çoğunluğun, Filistin’i -şimdiki haliyle dahi- bir devlet olarak gördüğünü ortaya koyuyor.
Bu karar sayesinde Filistin -aynı statüdeki Vatikan gibi- BM’deki müzakerelere katılabilecek, ona bağlı birçok kurumlarda yer alabilecek. Bu ayrıca ona Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurarak İsrail yöneticilerinin “insanlık suçları” gerekçesiyle yargılanmalarını istemek imkanını verecek...
Ne değişecek?
Şimdi sorulan soru, bu kararın ne gibi etkileri olacağı ve pratikte neyi değiştireceğidir.
* Bu zafer, Batı Şeria’daki Filistin yönetiminin lideri Mahmut Abbas’ın pozisyonunu güçlendiriyor. Son zamanlarda ve hele İsrail’in Gazze saldırılarından sonra Abbas, Hamas’ın karşısında kontrpiyede kalmış, Batı Şeria halkı arasında da eski desteğini kaybetmeye başlamıştı. BM’deki etkili konuşması ve oylamadaki başarısı, onun “bütün Filistinliler”in lideri olarak elini güçlendirdi.
Hamas, Abbas’a BM’deki misyonunda destek verdi, ama önümüzdeki dönemde Filistin’in iki cenahı arasında, izlenecek politikalar üzerinde uyum sağlanması gerekecek...
* BM’deki son olayda İsrail ve onun destekçisi ABD, ağır bir yenilgiye uğramıştır. Bundan böyle İsrail uluslararası arenada Filistin’in faaliyeti sonunda daha da sıkışacaktır. Özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin harekete geçirilmesi halinde, İsrail hükümeti zor duruma düşecektir.
* Pratikte bu karar sahada fazla bir şey değiştirmeyecektir. Batı Şeria’daki şartlar eskisi gibi devam edecek, duvarla, geçiş noktalarındaki kontrol, yeni İsrail yerleşim yerlerinin kurulması ve İsrail ordusunun işgali olduğu gibi kalacaktır.
* Esas soru, bu kararın Filistin yönetimi ile İsrail arasında bir uzlaşmaya mı, yoksa daha sert bir zıtlaşmaya mı yol açacağıdır. ABD ve İsrail bu kararı müzakere süreci için bir engel olarak gördüklerini açıkça beyan ettiler. Mahmut Abbas ise, Kurul’daki konuşmasında iki devletli çözüm için “son bir fırsat”tan söz etti. Hamas ise zaten varlığını kabul etmediği İsrail ile müzakere yapılamayacağını açıkladı...
Dönüm noktası
Bir bakıma bu karar Filistin meselesini ve Arap-İsrail anlaşmazlığını yeni bir dönüm noktasına getiriyor. Bundan sonraki gelişmeler zıtlaşma ve gerginlik yönünde de olabilir, uzlaşma ve barış yönünde de. Bu, tarafların alacağı yeni tavıra bağlı.
Bu sorunun BM salonlarında değil, iki tarafın doğrudan görüşmeler için oturacağı masada çözümlenebileceği açıktır. Bütün mesele yeni bir yaklaşımla bu noktaya gelmektir. Ancak ufukta henüz böyle bir işaret gözükmüyor.