Basite indirgemek olacak ama, Suriye’de iç savaşın ve insanlık dramının hâlâ devam etmesinin bir nedeni de, uluslararası toplumun geniş bir kesimi ile Rusya arasındaki bir “yorum farkı”na bağlamak mümkün.
Eğer bu pürüz giderilebilse, herhalde 22 aydır devam eden bu krizi halletmek ve kanın akmasına son vermek kolaylaşacaktır.
“Yorum farkı” dediğimiz şeyi de, gene basit ifadesiyle, şöyle özetleyebiliriz: Çözüm Esad’la mı, Esad’sız mı olmalı?..
Aslında çözümün ana hatları üzerinde daha önce -geçen temmuzda- Cenevre’de varılan bir mutabakat var. Buna göre Suriye’de bir geçiş dönemi başlatılacak, muhalefetin de katılacağı bir geçici hükümet kurulacak ve yeni bir meclis için seçimler yapılacak. Tabii bu sürecin başında da taraflar ateşi kesecek...
Şeytan ayrıntıda!
Diplomaside “şeytan ayrıntıdadır” derler. Cenevre mutabakatında bu geçiş sürecinde Beşar Esad’ın durumu hakkında açık ve net bir ifade yok.
Suriyeli muhalif gruplar, geçiş sürecinin başlaması için Esad’ın gitmesini şart koşuyorlar. Türk hükümet yetkilileri de çeşitli vesilelerle Ankara’nın tutumunu bu doğrultuda ortaya koydular. Genelde Batılı ülkelerin, içinde bulunduğu “Suriye’nin Dostları” topluluğu da, geçiş sürecindeki yönetimde Beşar Esad’ın kesinlikle yer almaması gerektiği görüşünde.
Rusya ise bunun aksini savunuyor. Moskova aslında geçiş döneminde, en azından seçimlere gidilinceye kadar, Esad’ın yerinde kalmasını istiyor...
Ruslar Beşar Esad’ın hemen dışlanmayacağı bir geçiş süreci fikrini savunurken, Cenevre mutabakatını esas alıyorlar ve çözüm için bu anlaşmanın uygulamaya konmasını istiyorlar.
ABD ile Rusya ve BM özel temsilcisi İbrahimi ile Rus yetkilileri arasında son yapılan görüşmeler bu “yorum farkı”nı açıkça ortaya çıkardı ve bütün bu temasların sonuçsuz kalmasına neden oldu.
Aynı nakarat
Aynı durum, Türk Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun Moskova’da yaptığı görüşmelerde de kendini belli etti.
Deneyimli Türk diplomatı Moskova ziyaretini geçenlerde Başbakan Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında varılan ve Suriye üzerinde çözüme yönelik düzenli görüş alışverişi yapılmasını öngören mutabakat çerçevesinde yaptı. Ama Türkiye’nin fikir ve önerilerini sunan müsteşar, Rus tarafının aynı bilinen pozisyonu ile karşılaştı. Verilen mesaj şu: “Cenevre anlaşması uygulansın.” Ne var ki Ruslar bunu söylerken, Esad’ın bu sürecin dışında bırakılmamasını da savunuyorlar.
Dolayısıyla Suriye üzerindeki Türk-Rus görüşmelerinden açıkçası bir sonuç çıkmadı.
Dışişleri Müsteşarı bu hafta Washington’a da gitti ve ABD yetkilileriyle Suriye meselesini görüştü. Bu konuda Türk ve Amerikan görüşleri örtüşüyor tabii. Kaldı ki Sinirlioğlu’nun edindiği bilgiye göre Amerikalılar Esad’a en çok 6 aylık bir siyasi ömür biçiyorlar...
Aslında Rusya, Cenevre mutabakatına kendi çıkarlarına uygun bir anlam yüklemekten vazgeçse, “Esad’sız siyasi çözüm” üzerinde daha hızlı bir şekilde uluslararası bir konsensüs sağlanabilir ve kanın akması durdurulabilir. Ama ne yazık ki hâlâ o noktadan uzağız.