Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mısır krizi (2)

“Arap Baharı”nın tohumları Tunus’ta çiçek açarken, bu “yeni uyanış”ın geniş Arap coğrafyasına hızla yayılacağı tahmin edilmişti. Nitekim öyle oldu. Mısır’dan Yemen’e, Libya’dan Suriye’ye kadar birçok Arap ülkesinde halk, yıllanmış dikta rejimlerinden kurtulmak ve özgürlüğe, adalete, eşitliğe dayalı demokrasiye kavuşmak için ayaklandı.
Mısır bu hareketin başarılı olduğu ülkelerin başında yer aldı. Mübarek rejiminin devrilmesine yol açan Tahrir Meydanı gösterileri, bir sembol haline geldi. Ülke geçici ve kısa bir askeri yönetimden sonra, demokrasiye geçiş sürecine girdi ve bu yolda adım adım ilerlemeye başladı.
Ne yazık ki Mısır’ın diğer Arap ülkelerine bu bağlamda iyi bir örnek olacağı umudu uzun sürmedi. Bu haftaki askeri darbe demokrasiyi askıya aldığı ve ülkeyi belirsizliğe ve istikrarsızlığa sürüklediği gibi, Mısır’ın imajını da altüst etti.
Artık Mısır “Arap Baharı” için iyi bir örnek olarak gösterilemez. Nedenleri ne olursa olsun, askeri darbe Mısır’ın siyasi İslam’la demokrasiyi birlikte yürütme deneyimi başarısızlığa uğratmıştır.

Tersine “domino etkisi”
“Arap Baharı” başta başarılı olduğu ülkelerde (Tunus dahil) İslami partilerin iş başına gelmesinin yolunu açmıştır. Mısır’daki darbenin şimdi bu akımı durdurması ve hatta Arap coğrafyasında tersine bir “domino etkisi” yapması ihtimali var. Zaten Tunus, Libya gibi ülkelerde İslamcılarla liberaller arasında bir süredir ciddi sürtüşmeler cereyan ediyor.
Mısır’daki darbeye çeşitli Arap ülkelerinin gösterdiği tepki de bu bağlamda Arap dünyası içindeki derin bölünmeyi gösteriyor.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Körfez ülkeleri Mısır’da olanlardan memnun. Askeri darbeye ve Müslüman Kardeşler’in saf dışı edilmesine en çok sevinen ise Suriye.
Filistinliler de kendi aralarında bölünmüş haldeler. El Fetih yönetiminin aksine, Hamas Mısır’da Mursi’nin ve Müslüman Kardeşler’in iktidardan uzaklaştırılmasından çok kaygılı.
İlk bakışta Arap liderlerinin aldığı tutum çelişkili görünebilir, ama gerçekte her birinin olaya kendi siyasal ve ideolojik pozisyonuna göre aldığını unutmamak gerek.

Dengeler altüst
Mısır’daki olayların “Arap Baharı”nın ve özellikle siyasi İslam’ın geleceğini nasıl etkileyeceği önümüzdeki günlerde ve haftalarda (bu olayların alacağı seyre göre) daha iyi anlaşılacaktır.
Eğer Mısır’da Müslüman Kardeşler siyasi hayattan uzaklaştırılmak istenirse, bunun yaratabileceği iç çatışmalar bir yana, bir başka tehlike de, daha radikal ve aşırı grupların (Selefilerden El Kaide’ye varıncaya kadar) eyleme geçmesidir.
Olayın dış boyutlarına gelince, bölge ülkelerinin darbe karşısında aldığı farklı tutumlar, Ortadoğu’daki siyasi dengelerin yeniden değişebileceğinin işaretini veriyor. Bu özellikle Arap dünyasında yeni bir kamplaşmaya ve gerginliklere yol açabilir.
Kısacası, Suriye’deki kriz yetmezmiş gibi şimdi de Mısır’daki siyasi depremin yaratacağı artçı sarsıntılara hazır olmak gerek...