Deutche Bank İstanbul şubesinin tabelasında 1930’lu yıllarda “Doyçe Bank” yazıldığını görmüştüm. Maleviç’i Malevich diye yazıyoruz ya da Emin Maluf yerine Amin Maalouf! Bu konudaki kafa karışıklığını gidermek gerek
Roger Garaudy’nin Timaş Yayınları’ndan çıkan, Cemal Aydın’ın tercüme ettiği “İslam Medeniyetinin İnsanlığa Katkısı” isimli eserini okurken uzun zamandan beri aklımda olan bir husus dikkatimi çekti. Mütercim Cemal Aydın özellikle Fransızca kelimelerin okunuşunu parantez içinde belirtmiş. Örneğin Louis geçiyorsa parantez içinde Lui ya da Henry geçiyorsa parantez içinde Hanri diye okunuşunu yazmış.
Uzun zamandır aklımda dedim; çünkü birkaç hafta önce sosyal medyada denk geldiğim Deutche Bank’ın İstanbul şubesinin tabelasında 1930’lu yıllarda “Doyçe Bank” şeklinde yazıldığını görmüştüm.
Bir de tabii özellikle Latin alfabesini kullanmayan ülkelerden olan isimlerin yazımı konusu var. Bizde bu bir kimlik konusu olarak da algılandığı için, çoğunlukla maalesef İngilizcedeki yazım esas alınıyor. Dünyaca ünlü Rus sanatçı Maleviç’i Malevich diye yazıyoruz. Ya da Emin Maluf yerine Amin Maalouf yazılıyor. Özellikle Arapça isimlerde bu durum sanatçıyla, Arap dünyasıyla aramızdaki mesafeyi göstermesi bakımından da bence son derece önemli. Biz bu sanatçıları, yazarları neredeyse çoğu zaman Batı üzerinden, Batı’nın süzgecinden geçtikten sonra tanıyabiliyoruz. Hal böyle olunca da Batı’daki yazımının esas alınması kaçınılmaz oluyor.
Bu konularda bir otorite olması gereken Türk Dil Kurumunun yaklaşımı ise çoğu zaman kafa karıştırabiliyor. Örneğin, “Kökeni Arapça ve Farsça olan kişi ve yer adları Türkçenin ses ve yapı özelliklerine göre yazılır: Ahmet, Bedrettin…” Bu yazım önerisine bakarsak Mahmud Derviş yerine Mahmut Derviş yazılması gerekiyor ki kanaatimce yanlış bir yaklaşım olur.
Bu konunun uzmanları tarafından uzun uzadıya tartışılması ve bir kanaate varılması gerektiğini düşünüyorum.
Sanat dünyasının virüsle imtihanı
İlk olarak Art Basel Hong Kong iptal edildi. Daha sonra birçok ülkede sergi açılışları henüz belirlenmeyen bir tarihe ertelendi. Orta Doğu’nun en önemli çağdaş sanat fuarı Art Dubai iptal edildi. Venedik Mimarlık Bienali iptal edilmedi ama şimdilik ağustos ayına ertelendi. James Bond serisinin yeni filminin vizyona giriş tarihi ertelendi. İtalya 3 Nisan’a kadar bütün müzeleri kapattı. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Şu an için Türkiye’de sanat dünyasını etkileyen bir olay yaşanmadı. Ama bu yaşanmayacağı manasına da gelmiyor. Bütün dünyayı etkisi altına alan yeni nesil koronavirüs sanat dünyasını Brexit, ABD-Çin ticaret savaşları gibi belirsizliklerle boğuştuğu bir dönemde sarstı. New York’ta gerçekleşen Armory Show ertelenmedi ama ziyaretçi sayısında ve satışlarda ciddi manada bir düşüş yaşandı. 2019 yılında global olarak küçülen sanat piyasasının 2020 yılının henüz başında gerçekleşen bu salgınla birlikte ciddi manada kayıplar yaşayacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok.