Geçtiğimiz hafta sonu Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri’nin vefatının 745. yılı anma töreni yani Şeb-i Arus için Konya’daydım.
Şeb-i Arus artık birçok kişinin de bildiği gibi Düğün Gecesi manasına geliyor. Mevlana’nın yaratıcıyla buluşmasını temsil ediyor. Her yıl 17 Aralık’ta bu önemli günde Hz. Mevlana anılıyor. Sadece Türkiye’den değil İran başta olmak üzere dünyanın her tarafından Mevlana’yı sevenler bir araya geliyor. Şehirde âdeta bir festival havası esiyor.
Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlikler sadece 17 Aralık tarihinde değil 10 gün öncesinden yapılmaya başlanıyor. Bazı günler hem gündüz hem de akşam Sema Ayini düzenleniyor ki biletleri satışa çıkar çıkmaz bitiyor.
Çoğunluğu Mevlana Kültür Merkezi’nde düzenlenen Sema Ayinleri’nin anonslarının Türkçe, İngilizce ve Farsça yapılması uluslararası ilgiye gösterilen önemin bir işareti. Şehrin her yerinde afişlerde yer alan Mevlana’ya ait sözler de aynı şekilde Türkçe, İngilizce ve Farsça yazılmış. Her yıl bir tema çerçevesinde yapılan etkinliklerde bu yılın teması Selam Vakti’ydi.
“Mevlana Celaleddin Rumi’nin Unutulmuş Mesajı”, “Kış Hasadı”, “Toynak Sesini Duyunca Zebra Gelsin Aklına” isimli kitapların yazarı, Bob Dylan’dan Leonard Cohen’e kadar onlarca sanatçının albüm kapaklarını tasarlamış bir grafik tasarımcı, aynı zamanda ressam ve fotoğrafçı olan Shems Friedlander’ın daveti üzerine gittiğim Konya’da gelenek günümüzle buluşuyor. M.Ö. 7400 yılında Çatalhöyük’le başlayan şehrin tarihini her yerde görebiliyorsunuz. Her an karşınıza tarihi bir cami, çeşme veya medrese çıkabiliyor. Tarihin içinde yaşıyorsunuz. 1000 yıllık ve zarar görmeden restore edilmiş bir camide namazınızı kılıp yüzlerce yıllık ağaçların yer aldığı bir bahçede oturabiliyorsunuz.
Tropikal Kelebek Bahçesi
Arkeoloji Müzesi’nde Roma döneminden kalan eserleri görüp, Karatay Medresesi, İnce Minare gibi müzelerde çini, taş ve ahşap sanatlarını görüp de büyülenmemek mümkün değil. Mevlana Hazretleri’nin türbesinde restorasyon devam ediyor ama ziyarete açık. Bu ziyaret esnasında dikkatimi çeken bir hususu paylaşmak isterim. Türbe dini bir mekandır, turistik değil. Dini hassasiyetlere ve adaba uygun olarak giyinilmesi gerekmektedir. Evet bu mekana çok fazla müslüman olmayan kişi de gelip Mevlana Hazretleri’ne olan saygılarını göstermektedir lakin bir camiye girerken nasıl davranılması, giyinilmesi gerekiyorsa o şekilde giyinilmeli, yetkililer de ziyaretçilerin bu adaba uygun olmaları için gerekli imkanı sağlamalıdır. Girişte etek ve başörtüsü vererek ve kıyafetleri uygun olmayanları uyararak başlayabilirler. 2017 yılında yaklaşık 2 milyon 500 bin kişinin ziyaret ettiği bu türbenin Türkiye’nin tanıtımı için de son derece önemli bir varlık olduğunu düşünüyorum.
Konya’ya gitmişken Selçuklu Belediyesi tarafından yapılan Tropikal Kelebek Bahçesi’ni de ziyaret edebilirsiniz. Doğal ortamlarına en yakın şekilde ülkemizde yer almayan kelebek cinslerini görmek, onların yaşam döngüleri hakkında bilgi almak için inşa edilen bahçe son derece başarılı.
Ben en ince ayrıntısına kadar düşünülüp bu şekilde tasarımı yapılmış Araf Hotel’de kaldım. Araf butik bir otel, yer bulmakta zorlanabilirsiniz. Otelin müdürü Ömer Sunar’a rehberliği için de ayrıca teşekkür etmek isterim. Hem Konya’nın tarihi eserlerini anlattı hem de Konya mutfağının özgün yemeklerini turistik hale getirilmemiş olarak sunan Lokmahane’yle tanıştırdı.