Günümüz ramazanlarının da güzel olduğuna inananlardanım çünkü ramazan kişinin kendisiyle alakalı bir zaman daha çok. Kendi olmasıyla, kendini bulmasıyla ve bilmesiyle. Peki bu ramazanda ben ne yaptım? Ne yapmaya çalıştım?
Her yıl ramazan ayında doğal ve bariz sebeplerle alışkanlıklarım(ız) değişiyor. Sadece alışkanlıklarımız değil hayatın genel akışı da değişiyor.
İnsanın dönüp kendisine bakması, yaptığı yanlışlardan vazgeçmesi için bir şanstır da zaman. Adı üstünde Rahmet ayı. Bunu vesile bilip kendini değiştirebilenlere ne mutlu.
Sanat dünyasında bunun yansımaları maalesef yok denecek kadar az (İftar davetlerini saymazsak, ki onlar bile çok az Ramart ve Türk-İslam Eserleri Müzesi’nin gece 1.30’a kadar açık olması ilk aklıma gelenler) Esasında bir ramazan eğlencesi olmayıp siyasi hiciv olan karagöz-hacivat gösterileri de her yıl ramazan ayında karşımıza çıkıyor sanat aktivitesi olarak. Bir de nerede o eski ramazanlar kıvamında yazılar. Nostaljisever bir insan olamadım. Bugüne ve geleceğe bakmayı tercih ettim çoğunlukla. Günümüz ramazanlarının da güzel olduğuna inananlardanım çünkü ramazan kişinin kendisiyle alakalı bir zaman daha çok. Kendi olmasıyla, kendini bulmasıyla ve bilmesiyle. Peki bu ramazanda ben ne yaptım? Ne yapmaya çalıştım? Bol bol kitap okudum, ağırlıkla dini kitaplara, tefsirlere yönelmeye çalıştım.
Özellikle ramazanın son 10 günü ki bu 10 gün içinde 1000 aydan daha hayırlı olduğu Kuran-ı Kerim’de müjdelenen Kadir gecesi vardır, sosyal medyadan uzak durmaya çabaladım. Sabretmeyi bir kez daha öğrendim ya da öğrenmeye çalıştım. Ne derece başarılı olduğumdan emin değilim. “Olmak”la “bilmek” arasındaki farkı anlamaya çabaladım. Osmanlı’da “bilmek”e dair olan mekanların daha çok suriçinde “olmak”a dair mekanların ise sur dışındaki İstanbul’da olmasının hikmetini anlamaya çalıştım.
Temel bir bilgi
Yukarıda iftar davetlerinin bile çok az olduğunu yazdım. Bu davetlerden birinde yaşanan bir olayı paylaşmak isterim. İstanbul’un önemli müzelerinden birisi bir etkinlik vesilesiyle akşam yemeği düzenler. Davetlilere akşam yemeğinin iftar saatinde olacağı da bildirilir. Sonuçta herkes oruç tutmuyor ama böylelikle oruçlular da kendilerini rahat hissedeceklerdir. Ama bu etkinliği düzenleyen kişiler iftarın saat kaçta olduğunu ramazanın ilk gününün imsakiyesine bakarak ayarlamışlar. İftar saatinin her gün değiştiğinin farkında değillermiş. Ayrıca “iftar” yemeğinde içki servis edilmesi de ayrıca üzerinde durulması gereken bir saçmalık. İçinde yaşadığımız topluluğun adetlerine, inançlarına, geleneklerine bu kadar yabancı olmayı maalesef anlayamıyorum. Bu temel bir din kültürü bilgisidir. Çok övüp yere göğe sığdıramadığımız Batı’da böyle bir yabancılığa şahit olamazsınız. Paskalya’nın, Noel’in ne zaman olduğunu bilmeyen birisini, inanıp inanmaması önemli değil, bulamazsınız. Kendine bu kadar yabancılaşan bir gruptan nasıl bir yaratıcılık bekleyebiliriz emin değilim.