RAMART Platform’un düzenlediği sergi “Fecr”de, 22 ülkeden 99 sanatçı fecr olma halini ele alıyor.
2010 yılında İstanbul Modern’de açılan “Gelenekten Çağdaşa” sergisi epey tartışma yaratmıştı. Bu sergiye paralel olarak gerçekleştirilen konuşmalar da ayrıca kitaplaştırılıp sanatseverlerin dikkatine sunulmuştu. Türkiye özelinde geleneğin kesintiye uğramasını, farklı şekillerde devam etmesini ve Osmanlı’dan başlayarak devam eden Batılılışma serüvenimizin de kendi geleneğini oluşturduğunu ele alan konuşmalar belki de Türkiye’de bu alandaki en kapsamlı çalışma olarak hâlâ temel başvuru kaynağı olarak duruyor. Devam edip etmeyeceğini bil(e)-mediğimiz Yeditepe Bienali de geleneksel sanatları çağdaş sanatlarla buluşturmak adına önemli bir çabaydı. İnşallah devamı gelir.
Tabii rahmetli Sezer Tansuğ’un geleneğin çağdaş sanatla bütünleşerek yaşaması konusunda gösterdiği çabayı es geçmemek gerek. Hele ki 1969 tarihli “Amentü Gemisi Nasıl Yürüdü?” isimli animasyon filmi zamanının çok çok ötesindedir. Maalesef zamanında anlaşılamamış ve devamı gelmemiş. Bütün bunları niçin anlatıyorum? 6 Mayıs Pazartesi günü Sultanahmet Meydanı’nda yer alan Türk-İslam Eserleri Müzesi’nde 12 Mayıs Pazar gününe kadar devam edecek bir sergi açıldı. 22 ülkeden 99 sanatçının yer aldığı serginin küratörü Beste Gürsu. Serginin başlığı ise “Fecr”. Yeni bir günün doğuşunu sembolize etmesi açısından son derece başarılı bir seçim.
Yeni bir oluşum: RAMART
Bu sergiyi düzenleyen RAMART Platform ise yepyeni bir oluşum. Yönetim Kurulu Başkanı Alpay Tarhan platformun kuruluş amacını şu sözlerle aktarıyor: “Sanatın insanlar arasında kurduğu dinamik ilişkiler ve yaşamsal ağların sentezlenmesi, evrensel bir kültürlerarasılığın devamlılığı, çeşitli geleneklerin, ideaların ve sanatsal birikimlerin aktarılması amacıyla RAMART PLATFORM kuruldu. Oluşturacağı platform sergiler ve kültürel etkinlikler ile yerelden enternasyonele, sınırlar ötesinden de ülke içine deneysel projelerle çok kültürlü etkinlikleri buluşturan ve seyirciye sunan bir kurum olarak varlık gösterecek.”
Küratör Beste Gürsu ise sergiyle alakalı şunları söylüyor: “Fecr sergisinde küresel açıdan birbirinden farklı, deneysel mecralarda üreten çeşitli kuşaklara sahip doksan dokuz sanatçı yer alıyor… Sergi “fecr”in şiirsel, naif, naratif, dünyevi, canlı ve cansız durumlarına odaklanırken, birbirinden farklı üsluplarda üreten sanatçılar ile disiplinlerarası bir yaklaşımı içinde barındırıyor. Yirmi iki ülkeden farklı jenerasyonlarda sanatçılar, plastik dilde resim, heykel, baskı, hat, tezhip, ebru, minyatür; katı ve dijital sanatlar açısından ise video gibi disiplinler ile fecr halini ele alıyorlar. Birbirinden farklı tekniklerde ve üsluplarda çalışan sanatçıların ortak noktaları fecr olup, birbirleri ile kesişen paralellikler ise kültürlerarasılık ve medeniyetlerin heterojen birlikteliği.”
Platformun ilk sergisi olması nedeniyle sergilemedeki bazı eksiklikleri veya küratöryel yaklaşıma uymayan eserleri görmezden gelebiliriz. Platformun ilerleyen sergilerinin başarısı ve yaklaşımı bu sergiyi konumlandırmamıza, fecrikâziple mi fecrisadıkla mı karşı karşıya olduğumuzu daha net anlamamıza fırsat sunacaktır.