Bir müzenin ilk sergisi o müzenin karakterini, geleceğini, vizyonunu, misyonunu anlatan ipuçları barındırır
Yaklaşık 1.5 yıl önce bu köşede Eskişehir’e yapılacak olan bir müzeden bahsetmiştim. İşte o müze geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açıldı.
Müzenin banisi Erol ve Rana Tabanca’nın davetiyle açılış törenine katıldım. Sadece benim değil açılışa katılan hemen herkesin ortak fikri beklenilenin üzerinde bir başarının söz konusu olduğuydu.
Öncelikle binanın mimarisinden başlamak istiyorum. Binayı ünlü Japon mimarlık firması Kengo Kuma and Associates (KKAA) tasarladı. Kengo Kuma 2020 Japonya Olimpiyatlarına ev sahipliği yapacak stadyumun ve İskoçya Dundee’deki Victoria&Albert Müzesi gibi ikonik binalarda imzası olan bir mimar. Burada 4 temel unsur hemen dikkati çekiyor.
Geometri, ışık kullanımı, ahşap ve kümelenme yani binaın bulunduğu tarihi Odunpazarı’nın sokakları ve evlerinde olduğu gibi tek bir çizgiyi takip etmiyor.
Bakın Kengo Kuma verdiği röportajda amacını hangi sözlerle aktarıyor:
“Müzelerin 21. yüzyılda bir halk merkezi işlevi görebileceğini düşünüyorum. Müzeler birer sanat mekanı olmaktan öte, toplumun oturma odaları olabilirler.”
Açılış töreninin ertesi sabahı erken saatlerde basın toplantısı için müzeye gittiğimde, müzenin bir parçası olan OMM In kafedeki kalabalık açıkçası beni şaşırttı. Evet çokça basın mensubu vardı ama içerisinde Leo Lunatic ve Mr. Hune’nin grafittilerinin de olduğu mekanda Eskişehirlilerin ağırlığını görmek mümkündü. Ayrıca aynı sabah müzenin ne zaman açılacağını soran hayli önemli sayıda insanla da karşılaştım.
90 eser sergileniyor
UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesinde yer alan Odunpazarı evlerinin arasında, bu mimariye uygun bu binayı görmek için başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye’nin her yerinden ve yurt dışından birçok sanatseverin Eskişehir’e geleceğini düşünüyorum.
Müzenin ilk sergisinin küratörü Haldun Dostoğlu. Bir müzenin ilk sergisi o müzenin karakterini, geleceğini, vizyonunu, misyonunu anlatan ipuçları barındırır. “Vuslat” adını taşıyan bu ilk sergide de bunu görmek mümkün. Eskişehir’in modern ve çağdaş sanatlar müzesine; yıllardır Erol Tabanca tarafından toplanan eserlerin seyircilerine ve son olarak bir koleksiyonerin hayaline kavuşmasını anlatan “Vuslat” başlıklı sergide 90 eser sergileniyor. Bu eserlerin tamamı Erol Tabanca’nın yaklaşık 1100 eserden oluşan koleksiyonundan seçilmiş. Dostoğlu’nun anlattığına göre sergi birkaç kez baştan sona tekrar düzenlenmiş. Hem eserlerin bir kısmı değişmiş hem de sergilendikleri yerler. Bu sergide amaçlanan da “koleksiyonerin gelişme hikayesi”. Alışageldiğimiz diğer sergilerdeki hikayelerden farklı bir hikaye karşımıza çıkıyor.
Tahminen müzeden Instagramda en fazla paylaşılacak eser Japon bambu sanatçısı Tanabe Chikuunsai IV’ün OMM’ye özel ürettiği eseri olacaktır. Chikuunsai’nin eserleri bana bir başka Japon sanatçı Chihura Shiota’nın eserlerini çağrıştırıyor. Her iki sanatçının eserlerinin ortak noktası mekana özel üretilmesi ve başka bir mekana taşınamamasıdır.
Eskişehir’de atılan bu önemli adımın diğer Anadolu şehirlerine de örnek olacağına inancım tam. Başta İzmir, Bursa, Diyarbakır gibi büyükşehirlerin iş insanlarının yakın zamanda benzer projelere girişmesi sanatın Türkiye’nin sadece bir şehrine sıkışmamasına, Türkiye’nin global sanat haritasındaki yerinin pekiştirmeye yardımcı olacaktır.