Samed Karagöz

Samed Karagöz

samedkaragoz@gmail.com

Tüm Yazıları

Aysun Sandıkçıoğlu’nun “Araf” adını taşıyan sergisi Selçuklu ve Osmanlı mezar taşlarına yeni yorumlar getiriyor.

Mezar taşlarından sanata

Geçtiğimiz günlerde Türk Hava Yolları için Ridley Scott tarafından çekilen 6 dakikalık “The Journey” (Yolculuk) isimli film sadece Türkiye’de değil yurt dışında da hayli beğenildi. Tamamı İstanbul’un güzelliklerini anlatan filmin başrollerinde Sylvia Hoeks ve Aure Atika yer alıyor. Bu filmde yer alan mekanlardan Şerefiye Sarnıcı yakın zaman önce restorasyonu biten 1600 yıllık muhteşem bir yer. Bu mekanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür AŞ sergiler düzenliyor. Küçük bir not olarak gene Kültür AŞ tarafından işletilen Taksim Metro istasyonu girişinde yer alan Taksim Sanat’ın da sadece çağdaş sanata ayrıldığını, bunun da son derece isabetli bir karar olduğunu belirtmem gerekiyor. Yerebatan Sarnıcı’ndan daha eski olan Şerefiye Sarnıcı’nda yer alan Süleyman Saim Tekcan’ın “Atalar, Hatlar ve Süleymanname” isimli sergisinden gene bu köşede bahsetmiştim. Bu hafta bahsedeceğim ise geleneğin çağdaş sanatla buluşmasının başarılı örneklerinden biri. Aysun Sandıkçıoğlu’nun “Araf” adını taşıyan sergisi Selçuklu ve Osmanlı mezar taşlarına yeni yorumlar getiriyor.

Haberin Devamı

Bir adım ötesine geçiyor

Mehmet Lütfi Şen’in küratörlüğündeki sergide eserler mekanın getirdiği bazı zorunluluklar ve imkanlar çok başarılı bir şekilde kullanılarak sergilenmiş. Bu köşenin takipçileri iyi bilirler ki geleneksel sanatların çağdaş sanatla birleşiminden oluşan eserlere her daim ilgi duyuyorum ve mümkün olduğunca bu tarz eserlerden bahsetmeye çalışıyorum. Aysun Sandıkçıoğlu’nun ürettiği eserler tam olarak bu tanıma uymuyor, bir adım ötesine geçiyor. Sanat eseri olarak üretilmemiş geleneksel mezar taşlarından hareket ediyor. Daha önce de mehteran takımının miğferlerinden hareketle benzer bir seri üretmişti. Malumunuz söz konusu mezar taşlarında çoğunlukla orada defnedilmiş olan kişinin hayatına dair emareler, işaretler, semboller mermere işlenerek yer alır. Ayrıca bu mezar taşlarında hat sanatına da yer verilir. Aysun Sandıkçıoğlu ise mezar taşlarının sadece formu üzerine eğilerek eserler ortaya çıkartmış. Seramikten yapılan bu heykeller geçmişin üç boyutlu birikimini başarılı bir şekilde günümüze taşıyor. Son olarak sergi kataloğunda Aysun Sandıkçıoğlu’nun sadece bu sergide yer alan eserlerine değil bir önceki sergisi “Mehterden Modern Sanata Yansımalar” serisinden de eserlere yer verilmiş böylelikle sanatçının pratiğini anlamak daha mümkün hale gelmiş. Tebrikler Aysun Sandıkçıoğlu, tebrikler Lütfi Şen, teşekkürler Kültür AŞ! 22 Nisan’a kadar açık kalacak sergiyi herkese tavsiye ederim.

Haberin Devamı

Amanvermez Avni, nihayet!

Ebüssüreyya Sami’nin kaleme aldığı ve Türkiye’nin en önemli polisiye roman uzmanı Erol Üyepazarcı’nın yayına hazırladığı Amanvermez Avni’nin maceralarının yıllardır yeni baskısı yapılmıyordu. Nihayet Ötüken Neşriyat tarafından yeni baskısı, tek cilt olarak yapıldı. Türklerin Sherlock Holmes’ü olarak anılan “Amanvermez Avni” serisini ne okusam diye düşünen herkese şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca henüz izleme fırsatım olmadı ama yakın zaman önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları “Amanvermez Avni”yi sahneye uyarladı. Selçuk Yüksel yönetimindeki oyun da birikimimize dikkatli baktığımız, araştırdığımız takdirde nice önemli eserlerin ilgi beklediğini hatırlattı.