Son dönemlerdeki kültürel yoğunluğu, önümüzdeki dönemde daha etkin bir yönetim göreceğimize dair işaretler olarak okuyorum
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı üç sanat etkinliğinden bahsetmek istiyorum. İlki 2017 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi Selahattin Kara’nın Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen ve Kazlıçeşme Kültür Merkezi’nde yer alan sergisinin açılış töreni. İstanbul’un ressamı olarak da bilinen Selahattin Kara’nın sergisinin açılışında benim en fazla dikkatimi çeken Cumhurbaşkanı’nın, tam katılımcılarla birlikte kurdeleyi kesmek üzereyken sandalyede oturan Doğan Hızlan’ı fark etmesi ve onu da kurdele kesmeye davet etmesi oldu. Bir yazara gösterilen hürmetin ve saygının göstergesi olarak son derece önemli bir jestti. Rivayete göre ünlü ressam Tiziano, 5. Karl’ın resmini yaparken fırçasını düşürür ve kral hemen fırçayı alıp ressama verir. Erdoğan’ın, Doğan Hızlan’ı davet etmesi bana bunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan açılış konuşmasında “Tüm ilçeleriyle İstanbul’umuzu, sanatın her dalında ortaya koydukları eserleriyle taçlandıran sanatçılarımızın her biri başımızın tacıdır. Çünkü medeniyetler, diğer unsurların yanı sıra ve hatta onlardan önce kültür, sanat, edebiyat gibi değerler üzerinde yükselir” sözleriyle bence resme ilerleyen dönemlerde daha fazla önem verilebileceğinin sinyalini verdi. Birkaç gün sonra Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri töreninde, günümüzde bir sanat eseri yeri geldiğinde bütün borsalardan, bütün yatırımlardan, rant araçlarından daha fazla kazandırabiliyorsa sebebinin, sınırları ve zamanı aşan etkiyi sahiplenmesi olduğuna dikkati çekmesi de bunun bir göstergesiydi.
Bahsetmek istediğim ikinci etkinlik de bu ödül töreni. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen törende daha önce açıklanan ödüller sahiplerine verildi. “Sosyal Bilimler” alanında Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, “Sinema” alanında Mesut Uçakan, “Müzik” alanında Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur (MFÖ), “Sanat” alanında Devrim Erbil, “Geleneksel Sanatlar” alanında Fuat Başar, “Mimarlık” alanında Prof. Dr. Doğan Kuban, “Edebiyat” alanında Nuri Pakdil, “Vefa” alanında ise ağustosta Van’ın Erciş ilçesinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Haluk Dursun ödüle layık görüldü.
Ödül töreninde sarf ettiği “Sanatçı eseriyle bizi ödüllendirmiştir. Bize düşen de ona iltifat etmektir, takdir etmektir, teşekkür etmektir. Münevverlerimiz, sanatçılarımız, yazarlarımız, şairlerimiz her türlü iltifatı fazlasıyla hak ediyor. Kültür ve sanat hayatımıza çok önemli katkılarda bulunan, özgün eserleri veya hizmetleriyle öne çıkan değerlerimiz için ne yapsak azdır. Kültüre, sanata, edebiyata yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırım demektir. Biz de bu anlayışla büyüyen, gelişen Türkiye’nin büyük iddialarına ve ideallerine yakışır bir kültür sanat ikliminin tesisine katkıda bulunabilmek için çalışıyoruz” sözleriyle de önümüzdeki dönemde daha farklı bir yaklaşımla karşılaşacağımızı anlamak mümkün oldu.
Son olarak da 1. Küresel Mülteci Forumu’na katılmak üzere bulunduğu Cenevre’deki BM Ofisi’ndeki “Hayat Devam Ediyor, Sanat Devam Ediyor” başlığını taşıyan ve Türkiye’de yaşayan Suriyeli sanatçıların eserlerinden oluşan sergiyi gezdi: “Son derece incelikli düşünülmüş bir sergiden dolayı bu sergiyi düzenleyen ekibi tebrik etmek isterim. Bu serginin aynı zamanda Türkiye’de de açılmasını bekliyorum. Böylelikle İstanbul’un sanat çevrelerinde gerekli ilgiyi ve alanı göremeyen sanatçılara bir alan açılacağına inanıyorum.”