Perec kitaplığı yerleştirmeye dair bir takım ipuçları veriyor lakin kesin bir yol göster(e)miyor çünkü bu işin kesin bir yolu yok.
Geçtiğimiz haftalarda bir kitapseverin başına gelecek en zorlu süreçlerden birini yaşadım. Kitaplığımı düzenlemeye başladım. Benim gibi kitaplığına sürekli olarak yeni kitaplar katan birinin zaman zaman bunu yapması gerekiyor. Tavana kadar yükselen kitap kulelerini düzenlemenin, yeni bir kitaplık sipariş ederek var olanları bu yeni kitaplıklara yerleştirmenin son derece yorucu olduğunu unutmuşum.
Kitaplığa el atınca doğal olarak bazı kitapları çıkartmak da gerekebiliyor. Bunun iki temel nedeni var. Birincisi yer sıkıntısı. İstediğiniz kadar kitabı tasnif edip saklayabilecek yere sahip olmak hâlâ lüks. İkincisi ise bazı kitaplara artık ihtiyaç duyma ihtimalinizin çok düşük olması. Kitaplığı yerleştirirkenarayıp da bulamadığım, tam da bu sebepten ikinci kez satın aldığım kitaplarla da karşılaştım.
Kitaplıkta bulamadığım, yeni baskısı olmadığı için tekrar da alamadığım, Enis Batur’un ‘90’lı yıllarda Doğan Kardeş Kitaplığı’ndan çıkan “Gütenberg Gökadasına Gezi” içinde yer alan bir makalenin derdime derman olabileceğini biliyordum. Bu yazının başlığı da olan bu makalenin yazarı Georges Perec. 2. Cihan Harbi sonrası Fransız edebiyatının renkli simalarından biri olan Perec’in hiç e harfi kullanmadan (aynı şekilde Türkçeye de başarılı bir şekilde çeviril(e)bilen) yazdığı “Kayboluş” ona haklı bir ün getirdi.
Kitaplarla haşır neşir olanların birbirinin halinden anlayacağını biliyorum. Örneğin polisiye roman söz konusu olduğunda başvurulması gereken ilk isim olan Erol Üyepazarcı’nın kitaplarının bir kısmını banyo dolaplarında muhafaza ediyor olması benim için hep bir uyarı niteliğindedir.
Perec bahsettiğim yazısında kitaplığı yerleştirmeye dair bir takım ipuçları veriyor lakin kesin bir yol göster(e)miyor çünkü bu işin kesin bir yolu yok. Perec’in önerilerinden bazıları şu şekilde:
Alfabetik, kıtalara ya da ülkelere göre, renge göre, alınış tarihine göre,yayımlanış tarihine göre, boyutlarına göre, türlere göre, büyük edebi dönemlere göre, dillere göre, okuma önceliklerine göre, ciltlere göre, dizilere göre.
Olumlu bir örnek
Uzun uğraşlar sonucu ben türlere göre sıraladım, iki rafı yakın zamanda okumayı planladığım kitaplara, bir rafı ise yeni çıkanlara ayırdım. Türlere göre kitaplıklara yerleştirdiklerimi de ayrıca yayınevlerine göre sıralamaya çalıştım.
Sonra da aklıma karşılaştığım, görme ve inceleme fırsatı bulduğum bazı kişisel büyük kitaplıklar geldi. Yılların birikimini, bir yazarın, sanatçının, entelektüelin okuma macerasının izlerini bu kitaplıklardan takip etmek mümkün.
Birçok meşhur edebiyatçının,sanatçının ve entelektüelin kitaplığının vefatlarından sonra sahaflara düştüğünü üzülerek müşahede ettim. Orhan Kemal’in, Cemal Süreya’nın ve daha nicelerinin kitaplıkları dağıldı. Bunların istisnaları da var tabii ki. Bilkent Üniversitesi Kütüphanesi Halil İnalcık ve Hüseyin Cöntürk gibi önemli isimlerin kitaplıklarına ev sahipliği yapıyor. Geçtiğimiz günlerde açılan Gülhane Parkı’nda yer alan Prof. Dr. Fuat Sezgin Kütüphanesi de olumlu örneklerden biri. Sezgin’in ömrü hayatında bu yönde adım atmış olması bu kütüphanenin gerçekleşmesindeki en önemli etken.
Her kitaplığın mutlaka korunması gerektiğini düşünüyorum. Ya bir kuruma bağışla ya da aile içinde korunarak ve geliştirilerek sonraki kuşaklarca korunmalı.