Tek taraflı barış planıyla gündeme gelen Filistin ile bölge ülkeleri sanatçılarının eserlerine ülkemizde yeterince yer verilmiyor.
ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile beraber açıkladığı “Barış Planı” bütün dünyada şok etkisi yarattı. Uzun süredir üzerinde çalışılan plana, başta Türkiye olmak üzere birçok ülke ve topluluk, tek taraflı olduğu, Filistin halkını ve onun önceliklerini hiçe saydığı için tepki gösterdi.
Gündemde bu konu olunca ister istemez ülkemizde Filistin’in, Kudüs’ün sanata yansımalarını düşündüm. Maalesef bizde sanat çoğunlukla belirli bir kesimin ilgisinde, bilgisinde, kontrolünde olduğu ve diğer kesimin önceliği de geleneksel/gelenekli sanatlar gibi göründüğü için “Filistin, Kudüs, Irak’taki savaşlar ya da Suriye’nin yok edilişi, Halep’in yerle bir olması, Bosna-Hersek’te yaşanan soykırım” gibi konular sanat gündemimizde yer al(a)mıyor. Burada yaşayan sanatçıların bu konuları işleyen eserler vermelerini kast etmiyorum. Bu ülkelerden, bölgelerden sanatçılara, politik sanata, ülkemizde yeterince yer verilmemesine işaret etmek istiyorum. Bu durum, sadece plastik sanatlar söz konusu olduğunda geçerli değil, edebiyatta da maalesef benzer bir durum var. Mahmud Derviş’in, Adonis’in eserleri, son zamanlarda Mehmet Hakkı Suçin’in çevirilerini saymazsak yeterli değil.
Geçen yıl vefat eden, sanatçı ve sanat tarihçisi Filistinli Kamal Boullata’nın “Filistin Sanatı-1850’den Günümüze” alt başlığını taşıyan, ön sözünü John Berger’in yazdığı kitap Türkçeye çevrilse sanat üzerinden Filistin’i daha iyi anlamanın mümkün olacağını düşünüyorum.
Rusya’nın yeni Kültür Bakanı
Rusya’da kabine değişikliğiyle birlikte çok az kişinin tanıdığı Mihail Mişustin başbakanlığa getirildi. Rusya’nın yeni Kültür Bakanı Olga Lyubimova da kabinenin en dikkat çeken isimlerinden biri. Bakan olduktan sonra hızlı bir şekilde bazı sosyal medya paylaşımlarını sildi. Yaklaşık on iki yıl önce, yani yeni bakan 28 yaşındayken şunları söylemiş: “Paris’e gittim ama Louvre Müzesi’ni görmedim, klasik müziği ve tiyatroyu sevmiyorum.” Bir başka yerde ise şöyle yazmış: “British Museum’a, Ulusal Galeri’ye ve birkaç düzine Avrupa ve Rus müzesine gittim ve sanırım orada zamanımı boşa harcadım.”
Aradan geçen 12 yılda şüphesiz Lyubimova’nın görüşleri değişmiş olabilir ama 2015’ten beri bakan yardımcılığı görevini sürdüren birisinin bu paylaşımları niye daha önce silmediğini merak ediyorum.