Samed Karagöz

Samed Karagöz

samedkaragoz@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Zeytinburnu Belediyesi, iki yıl önce aramızdan ayrılan Prof. Dr. Hüsamettin Arslan’ın konferanslarını kitap hâlinde yayımladı


Sosyolog, akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, 2 Ocak 2018’de vefat ettiğinde, arkasında, çok sayıda akademik çalışma ve çevirilerini bırakmıştı. Hüsamettin hocanın Zeytinburnu Belediyesi’nde verdiği konferanslar da, “Meselelerimizi Konuşmak” başlığıyla belediye tarafından kitaplaştırıldı.

Bu 400 sayfalık kitap bir dönem Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı da yapan, Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy’un sunuş yazısıyla başlıyor. “Hatıralarla Hüsamettin Hoca” başlığını taşıyan yazıda Arısoy, son derece samimi bir dille Hüsamettin Arslan’la olan tanışıklığından hocanın son günlerine kadar bazı anekdotları paylaşıyor.
Kitabı yayıma hazırlayan Asım Öz ise hem hocanın temel yaklaşımlarına dair bilgi veriyor hem de kitabın ortaya çıkış hikâyesini aktarıyor: Paradigma Yayınları’nı kurduğu dönemde beklediği, tahmin ettiği, umduğu ilgiyi göremeyen Hüsamettin Arslan Bursa’ya yerleşir ve kültür-sanat ortamından elini eteğini çeker. O zamanlar belediye başkan yardımcı olan Ömer Arısoy’un yoğun çabaları sonucu bugün kitaplaşan konferansları verir.

Bir Vefa Örneği



Hüsamettin Arslan’ı hiç tanımayan, adını hiç duymamış birisinin de rahatlıkla istifade edebileceği kitaptaki bazı başlıklar şöyle:

“İktidar ve Din, Muhafazakârlık, Ritüeller ve Din Dil, Toplum ve Politika, Gelenek, Âlimler ve Entelektüeller, Türkiye’de Kimlik ve Etnisite Sorunu.”

Kitaptan dikkatimi çeken, altını çizdiğim bazı satıları sizinle paylaşmak isterim: “ -Etik ahlaktan daha temel bir şeydir. -Eşitlik insan hayatının en belalı fikirlerindendir. -Dindarların bana göre hep muhalif olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü dindar iktidar olursa, sahip olduğu şey artık din olmaktan çıkar. -Türkiye’de jakobenin anlamı şudur: Halka rağmen halk için. -Muhafazakâr olmanın alametifarikası nedir? Politik anlamda jakoben olmamak. -Modern kent hayatı muhafazakâra zulümdür. Türkiye’nin muhafazakârları bu zamana kadar Kemalizm’e karşı çıktılar. Tamam, fakat Kemalizm bitti. Bundan sonra ne var? -Din insanları inançlarına göre ayırır. Modern dünyayla Orta Çağ dünyası arasındaki temel fark budur. -İdeolojiler daima elitlerin sahip olduğu bir şeydir, halkın değil. Halkın ideolojisi olmaz. Halk neye inanıyorsa, onu yaşar. Ama elitlerin ideolojileri vardır, okumuş-yazmışların ideolojileri vardır. -Günümüz dünyasında soyluluk doğuştan gelmiyor. İnsan soylu olduğunu hayattaki faaliyetleriyle ispatlıyor. -Emperyalistlerin etnisite kavramını çok sevdiğini düşünüyorum. -İnsan hayatındaki en önemli geleneğin dil olduğunu düşünüyorum. -Gelenek bizde değişmeyen bir şey olarak anlaşılır. Oysa öyle değildir, gelenek tekrardan doğar. Bir şey tekrar yapılabiliyorsa gelenektir.”

Hüsamettin Arslan’ın Türkiye’deki elitlerle hesaplaşmasını, Türkiye’deki ve dünyadaki gelişmeleri hangi temel kabullerden yola çıkarak yorumladığını; entelektüel, etik, hayatın anlamı, muhafazakârlık, din, hakikat, iktidar, ulus devlet, imparatorluk, dil, gelenek, ritüel, tarih, Harf Devrimi gibi onlarca meseleyi anlatan kitabı, kafasının karışmasını, ezberlerinin bozulmasını göze alabilen herkese tavsiye ediyorum.