28 Şubat 1997’de yaşanan postmodern darbenin üzerinden 23 yıl geçti. O dönem yaşanan acıların bir kısmı hâlâ tazeliğini koruyor. O dönem kadınların yaşadıklarını sanatla aktarmak için Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), Yasemin Darbaz Karaca küratörlüğünde “Böyle Daha Güzelsin” başlıklı bir sergi düzenledi28 Şubat 1997, bu ülkenin tarihine kara bir leke olarak yazıldı. O gün Millî Güvenlik Kurulu’nda alınan kararlar ülkenin sadece siyasal değil, toplumsal yapısına da büyük darbe vurdu. O günlerde yaşananların izleri hâlâ birçok kişide devam ediyor. Hiç şüphesiz o dönem en büyük mağduriyeti kadınlar yaşadı. Özellikle başörtüsüne karşı toplumun içinde bir direnç oluşturulmaya çalışıldı ve bunda da maalesef başarılı olundu. Kadınlar başörtüleriyle üniversiteye gidemedi. Bazı kadınlar mecburen başlarını açarak üniversiteye gittiler. Yaşadıkları büyük bir travmaydı. Bir erkek olarak bu benim kolaylıkla anlayabileceğim bir
İlk sergisinin adını “İstanbul Mavi ve Pembe” koymasına rağmen, Türkiye’de az bilinen ressam Alexis Gritchenko’nun eserleri, “İstanbul Yılları” adlı sergiyle Meşher’de... Alexis Gritchenko maalesef Türkiye’de pek bilinen bir sanatçı değildi. Değildi diyorum, çünkü Meşher’de açılan “İstanbul Yılları” başlıklı sergi sayesinde Gritchenko artık bizim için daha bilinen bir sanatçı.
Kimdir Alexis Gritchenko? 1919 yılında İstanbul’a Bolşevik devriminden kaçıp gelen Beyaz Rus bir ressam. (Beyaz Rusların Beyaz Rusya ile bir alakasının olmadığını, Sovyetler Birliği’ne karşı olan Çarlık Rusya’sının destekçilerine verilen isim olduğunu belirtmek gerek.) O tarihlerde İstanbul İttifak Devletlerinin işgali altında olmasına rağmen, yaklaşık 135 bin Beyaz Rus mülteciye ev sahipliği ediyordu. Bu mülteciler, maalesef bugün olduğu gibi, Gritchenko da dâhil olmak üzere dışlanıp horlanıyor, zaman zaman şiddet bile görüyorlardı.
Kore filmi “Parasite” Oscar dahil dünya çapında birçok ödül kazandı. Kore endüstrileşmenin yanı sıra kültür-sanat ve spor alanlarında da öne çıkıyor.Amerika’nın Los Angeles şehrinde pazar akşamı yapılan Oscar Ödül töreni son derece şaşırtıcı sonuçlandı. Doksan iki yıllık ödül tarihi boyunca ilk kez İngilizce olmayan bir film “En İyi Film” kategorisinde ödül kazandı. Güney Koreli Bong Joon Ho’nun yazıp yönettiği film, “En İyi Özgün Senaryo” ödülüne de değer bulundu.
Bu başarının asla tesadüfi olmadığını düşünüyorum. Kore söz konusu olduğunda uzun yıllardan beri özellikle K-pop ve K-drama adı altında büyük çalışmalar yapıldığı malum.
K-pop grupları sadece kendi ülkelerinde değil, 2000’lerin başından itibaren özellikle Batı dünyasında büyük bir ilgi ve beğeniyle takip ediliyor. Bazı grupların Amerika konserleri, The Beatles’ın Amerika turnesiyle mukayese ediliyor. Belki de onlardan çok daha fazla ilgi uyandırıyor.
Çocuklarımıza her bakımdan özen gösterirken, onlara önereceğimiz kitaplara da dikkat etmemiz gerekiyor; çünkü her kitap her çocuğa uygun olmayabilirSöz konusu çocuklar olunca insan hemen her konuda daha dikkatli oluyor, elbette olmak zorunda. Çocuklarımıza okuttuğumuz kitaplara da dikkat etmemiz gerekiyor. Her kitap her çocuğa uygun değildir. Hatta bazı kitaplar çocuklara hiç uygun değildir. Sıklıkla özellikle sosyal medyada karşılaştığım bir durum da şu: Bazı kitaplardan bazı sayfaları paylaşarak, “Bu kitaplar basılmadan önce denetlenmiyor mu” diye soranlar var. Bir de bu kitapların falanca özel okulda çocuklara okutulduğunu söyleyenler oluyor. Türkiye’de hiçbir kitap basılmadan önce denetlenemez. Bu, temel ifade özgürlüğüne aykırıdır. Daha önemlisi çocukların okuyacağı kitaplarla alakalı en önemli denetimi yapacak olan aileleridir.
Bunları niçin anlatıyorum: Vakvak Yayınları’ndan H. Salih Zengin’in 10 kitaptan oluşan bir serisi yayınlandı. Hepsi usta çizer Dağıstan
Tek taraflı barış planıyla gündeme gelen Filistin ile bölge ülkeleri sanatçılarının eserlerine ülkemizde yeterince yer verilmiyor.ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile beraber açıkladığı “Barış Planı” bütün dünyada şok etkisi yarattı. Uzun süredir üzerinde çalışılan plana, başta Türkiye olmak üzere birçok ülke ve topluluk, tek taraflı olduğu, Filistin halkını ve onun önceliklerini hiçe saydığı için tepki gösterdi.
Gündemde bu konu olunca ister istemez ülkemizde Filistin’in, Kudüs’ün sanata yansımalarını düşündüm. Maalesef bizde sanat çoğunlukla belirli bir kesimin ilgisinde, bilgisinde, kontrolünde olduğu ve diğer kesimin önceliği de geleneksel/gelenekli sanatlar gibi göründüğü için “Filistin, Kudüs, Irak’taki savaşlar ya da Suriye’nin yok edilişi, Halep’in yerle bir olması, Bosna-Hersek’te yaşanan soykırım” gibi konular sanat gündemimizde yer al(a)mıyor. Burada yaşayan
Alternatif mekânlar olarak da tanımlayabileceğimiz yeni nesil galeriler, her geçen gün İstanbul’un sanat hayatını zenginleştiriyorİstanbul her geçen gün dünya sanat haritasındaki yerini sağlamlaştırıyor. İnternette yapacağınız kısa bir araştırmayla büyük müzelerdeki/galerilerdeki sergilere dair bilgi edinme şansınız var. Bu galerilerin/müzelerin çoğunluğu birbirine son derece yakın yerlerde, benzer muhitlerde yer alıyor. Ama biraz daha farklı bir yaklaşımla yeni galerilere de gereken önemi vermek gerektiğini düşünüyorum.
Yeni galeriler gençliklerinin getirdiği dinamizme sahip oldukları için daha riskli ama sonuç itibarıyla daha dikkate değer sergilere ev sahipliği etme ihtimalleri yüksek. Ayrıca özellikle sosyal medya kullanımlarında yerleşik galerilere/müzelere göre çok daha başarılı olduklarını söyleyebilirim. Bunlardan daha da önemlisi bu görece genç galerilere yaptığınız ziyaretlerde talep etmeniz hâlinde görevlilerden daha geniş bilgi alıp sergilenen sanatçıyı yakından tanıma ihtimaliniz
Zeytinburnu Belediyesi, iki yıl önce aramızdan ayrılan Prof. Dr. Hüsamettin Arslan’ın konferanslarını kitap hâlinde yayımladı Sosyolog, akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Arslan, 2 Ocak 2018’de vefat ettiğinde, arkasında, çok sayıda akademik çalışma ve çevirilerini bırakmıştı. Hüsamettin hocanın Zeytinburnu Belediyesi’nde verdiği konferanslar da, “Meselelerimizi Konuşmak” başlığıyla belediye tarafından kitaplaştırıldı.
Bu 400 sayfalık kitap bir dönem Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı da yapan, Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy’un sunuş yazısıyla başlıyor. “Hatıralarla Hüsamettin Hoca” başlığını taşıyan yazıda Arısoy, son derece samimi bir dille Hüsamettin Arslan’la olan tanışıklığından hocanın son günlerine kadar bazı anekdotları paylaşıyor.
Kitabı yayıma hazırlayan Asım Öz ise hem hocanın temel yaklaşımlarına dair bilgi veriyor hem de kitabın ortaya çıkış hikâyesini aktarıyor: Paradigma Yayınları’nı kurduğu dönemde beklediği, tahmin ettiği, umduğu ilgiyi göremeyen Hüsamettin Arslan
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi sergiler için hazır olamayacak belki, ama Marina Abramoviç sergisi, 2020’nin ses getiren sanat etkinliklerinden olmaya adayGeçen hafta 2019’un kısa bir özetini yapmaya çalışmıştım. Bu hafta ise imkânlar elverdiğince 2020’de bizi bekleyenlere değinmek istiyorum. İmkânlar elverdiğince dememin özel bir nedeni var; çünkü bizde müzeler sergi programlarını maalesef yakın zamanda duyuruyorlar. Bunun temelinde ise gözlemleyebildiğim kadarıyla, sergi programlarının maalesef çok önceden belli olmaması yatıyor. Önce kötü haberden başlayayım: daha önce bu köşede bahsettiğim ve başka mecralarda da defalarca konuşulduğu üzere Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin 2020’de açılabileceğini düşünmüyorum. Müzenin henüz inşaatının bitmemesi bunun ilk nedeni. İkinci ve belki de daha önemli etken ise yakın zaman önce müzenin baş küratörü olarak göreve başlayan Vasıf Kortun’un istifa etmesi.