Bankalar kullandırdıkları ticari kredilere yeterli teminat alırlarsa daha kolay kredi verebilirler. Teminatı olmayan şirketlerse önce ortak veya yöneticileri kefil gösterecekler, sonra da bankanın ‘daini mürtehin’ olduğu hayat sigortası yaptırabilir
Krediyi diğer borç türlerinden, hukuki terimiyle ‘tüketim ödüncü’nden ayıran özellik, geri ödenmeme riskinin bulunmasıdır. Bankalar topladıkları mevduatı, ihtiyacı olanlara kredi olarak kullandırır. Bu durumda bankalar, kendi sermayelerinden ziyade başkalarına ait parayı, ihtiyacı olanlara kredi olarak kullandıran kurumlardır.
Bankalar bir bakıma ekonominin kalbi görevini görürler; nasıl ki canlıların kalbi, vücuttaki kanı toplayıp ihtiyacı olan organlara pompalıyorsa, bankalar da ekonomideki tasarrufları toplayıp ihtiyacı olan tüketicilere ve şirketlere kullandırırlar.
Banka tasarruf sahiplerinin mevduatını kredi olarak kullandırdığından, geri dönüşünü teminat altına alması gerekir. Her ne kadar teminatsız kredi kullandırtılmasını yasaklayan bir yasal hüküm bulunmasa da, yöneticiler kendilerini hukuki sorumluluk altına atmamak için olağanüstü durumlar dışında teminatı hatta yeterli teminatı olmayan kredi vermezler.
Tüketici kredilerinde teminat olarak artık hayat sigortası yaptırmak yaygın bir uygulama halini aldı. Hayat sigortası herkesin lehine:
Kredi kullanan vefat ettiğinde, kalan kredi borcunu hayat sigortası ödediğinden, mirasçılara bir borç kalmaz.
Banka ise kalan kredi borcunu kolayca hayat sigortası tazminatından tahsil edeceğinden, yıllarca sürecek takip ve davalardan kurutulur.
Sigorta şirketlerine de yeni poliçeler düzenleyerek iş hacimleri gelişir, sigortacılık sektörü gelişmeye devam eder.
Teminat türleri
Ticari kredileri genellikle şirketler kullandığı için, şirketlerin tüketiciler gibi kredinin teminatı olarak hayat sigortası yaptırmaları mümkün değil.
Ticari kredilerde en yaygın teminat, taşınmazlar üzerine banka lehine kurulan ipotektir.
Taşınırlar, şirket hisseleri üzerine rehin konularak da ticari kredinin geri ödenmesi teminat altına alınır.
Kefalet de ipotek kadar yaygın kredi teminatıdır.
Boş senede imza attırılarak teminat senedi alındığı da olur.
Ancak bütün bu teminat türlerinin özelliği likit olmamalardır.
O yüzden kredi ödenmezse, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna gidilir. Bu ise yıllar sürer, itirazlar birbirini kovalar, süreç uzar da uzar, icra kanalıyla yapılan açık artırmada ufak bir hukuki hata ihalenin iptali sonucunu doğurur, süreç yeniden başlar ve bankanın alacağını alması yıllar sürer. Sonunda banka ipotekli taşınmaz olduğundan daha düşük bir fiyata satılıp da daha çok zarar etmemek için açık artırmaya kendisi girip, kredi alacağını alamadığı gibi, bir de taşınmazı satın almak için para öder.
Kefalette de bir çok hukuki sorun çıkar, eşin rızası gerekli miydi, değil miydi, kefil olan ortak şirketten çıkmış, yönetici yöneticilikten ayrılmışsa kefalet geçerli mi, değil mi? kefile karşı takip ve davanın da yıllarca süreceğini tahmin etmek hiç de güç değil.
Hayat sigortası ile çözüm
Elbette kastettiğimiz, krediyi kullanan şirketin tüzel kişiliği için yapılacak bir hayat sigortası sistemi olamaz.
Ama hayat sigortasının şirketin borcuna kefil olan kişi için yapılması mümkündür. Bu neyi sağlar; bankanın verdiği ticari kredinin geri dönüşünü, tüketici sigortasındaki hayat sigortası gibi teminat altına alır.
Nasıl mı?
Ticari kredilere verilen kefalet müteselsil kefalettir. Türk Ticaret Kanunu öyle diyor. Banka bir şirketin ticari kredi hesabını kat ettiğinde, isterse doğrudan müteselsil kefilden şirketin kalan kredi borcunu tahsil edebilir. Kefil, bankanın önce şirkete karşı icra takibine geçmesi gerektiği itirazında bulunamaz.
Ama ya kefilin de şirketin kredi borcunu ödeyecek mali gücü yoksa!
O zaman banka için baş etmesi gereken bir çok sorun çıkar.
Olası sorunlardan kaçınmak için çözüm, tüketici kredilerinde olduğu gibi, ticari krediye kefil olan kişiye hayat sigortası yapılmasıdır.
Ticari kredinin kefiline hayat sigortası yapılması
Ticari kredinin kefiline hayat sigortası yapılması, banka için kullandırdığı ticari kredinin en sağlam teminatıdır. Üstelik likit olduğundan yıllarca sürecek icra takipleriyle uğraşmak zorunda kalmaz.
Peki kefil kredi borcu ödenirken vefat ederse ne olacak?
Örneğin 1 milyon TL kredi kullanan şirket, kredi taksitlerini normal ödüyor ve ödemelerde bir sorun yok. Kredi borcuna şirketin yönetim kurulu başkanı, hakim ortağı kefil olmuş. 500 bin TL kredi borcu geri ödendikten sonra kefil vefat etmiş. Banka hesabı kat edebilir mi? Elbette hayır, kefilin vefatı hesabın katı için yeterli hukuki bir sebep değil. Şirket de zaten borcunu sorunsuz ödemeye devam ediyor. Hayat sigortasının şimdi tazminat ödemesini kime yapması gerekecek? Poliçede kim lehtar olarak gösterilmişse ona!
Böyle bir durumda banka için hayat sigortasının teminat olma özelliği kaybolmuş olacağından, poliçeye dain - i mürtehin olarak ticari kredi alacaklısı bankanın gösterilmesi gerekir.
Tazminat bankaya ödenir.
Banka tazminatı faiz getiren bir hesapta tutar. Ne zaman ki şirketi kredi borcunu ödeyemez hale gelir, o zaman kalan kredi alacağını hayat sigortası tazminatından tahsil edip, fazlasını vefat eden kefilin mirasçılarına öder. Herkes mutlu!
Ticari kredi kefilinin hayat sigortasının kredi borcuna bağlı olarak her yıl azalan miktarda yenilenmesi yerine, meblağ sigortası olarak yapılması da önemlidir.
Kefilin hayat sigortası primlerini şirket ödemeli
Anlattığım sistemde kefilin hayat sigortası pirimlerini kendisi değil, krediyi kullanan şirket ödemelidir.
Kefalet, asıl borçlu ve kefalet alacaklısı yararına yapılan bir teminat sözleşmesidir. Kefil, hiçbir çıkarı olmadığı halde, üçüncü bir kişinin, şirketin kredi borcunu ödeme sorumluluğunu üstlenmektedir. Üstelik ticari kredilerde müteselsil kefalet geçerli olduğundan, kefilin sorumluluğu doğrudan bir sorumluluktur.
Bu sebeple de bir şirketin kullandığı krediye kefil olan ortağına, yönetim kurulu üyesine hayat sigortası yaptırıp, pirimlerini ödemesine vergi dairesinin de bir itirazı olmamalıdır. Masraf olarak gösterilebilir.
Kredi hacmi genişler sigortacılık gelişir
Bankaların kullandırdıkları ticari kredilere yeterli teminat almaları halinde daha kolay kredi kullandıracakları, böylece kredi hacminin artacağı çok nettir. Yatırım yapmak isteyen ancak teminatı olmadığı için kredi kullanamayan şirketler, önce ortak veya yöneticileri kefil gösterecekler, sonra da bankanın dain - i mürtehin olduğu hayat sigortası yaptıracaklar.
Bu şartlarla bankanın ticari kredi talebini reddetmesi çok özel sebeplerle olabilir. Yatırımlar artar, ticaret gelişir, her kes para kazanır, Devlet de vergi tahsil eder.
Tüketici kredilerine bağlı hayat sigortası yapılması uygulamasının sigortacılık sektörünün gelişimine katkısı tartışılmaz. Ticari kredi kefillerine de hayat sigortası uygulamasının daha da katkı sağlayacağını söylemek kehanet olmaz.