Mahkemeler iflas ertelemelerdeki kötü tecrübelerinden dolayı, kolay kolay konkordato kararı vermiyor, ince eleyip sık dokuyorlar. Konkordato sürecini de artık mahkemece atanan konkordato komiseri denetliyor
Konkordato eskiden beri vardı. Ama rağbet görmüyordu. İflas erteleme gelince, birçok şirket yararlandı, iflas erteleme ile nefes alıp, mali durumunu düzeltti, işçileri işsiz kalmadı, borçlarını ödeyebildi.
Fakat borçlarına sadakat niteliği olmayan bazı şirketler iflas ertelemeyi kötüye kullandılar, borçlarını ödemek yerine alacaklılarını daha da mağdur ettiler. İflas erteleme mağdurları öyle bir arttı ki sonunda beklenen oldu, iflas erteleme kaldırıldı. Yerine, yeniden düzenlenmiş haliyle konkordatodaki şirketlere bir nebze nefes aldıracak şekilde getirildi.
Üstelik konkordato, sadece iflasa tabi olan tacirlere değil, esnaf, işçi, öğretmen, memur herkese yararlanabilecekleri bir mekanizma olarak düzenlendi.
Konkordato için ilk koşul ya borçların vadesinde ödenememiş ya da ödenemeyecek olması. Daha sonra da en esaslı koşul, mahkemeyi ikna edecek bir konkordato (ön) projesini sunabilmek.
Geçici ve kesin mühlet alındı mı, borçlulara ve rehinli alacaklar hariç faize karşı bir zırha bürünülüyor. Mahkemeler iflas ertelemelerdeki kötü tecrübelerinden dolayı, öyle kolay kolay da konkordato kararı vermiyorlar, ince eleyip sık dokuyorlar. Konkordato sürecini de artık mahkemece atanan konkordato komiseri denetliyor. Gerekiyorsa, mahkeme konkordato komiserine şirketi yönetme yetkisi dahi veriyor.
Listeler yayınlandı
Geçenlerde Bölge Adliye Mahkemelerinde konkordato komiseri listeleri yayınlandı. Ticaretin kalbi olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin yetkili olduğu sınırlarda tam 1735 konkordato komiseri kayıtlı. Konkordato komiseri olabilmek için en temel koşul, konkordato komiserliği eğitimlerini başarıyla tamamlamak ve en az 5 yıllık mesleki tecrübeye sahip olmak.
Fakat her yargı bölgesindeki ilk üç asliye ticaret mahkemesinin yetkili olduğu konkordato davalarının pandemi döneminde neredeyse hiç açılmadığı ortaya çıktı.
Pandeminin sonuçlarından birisi de, konkordato davalarının neredeyse bitme noktasına gelmiş olması. Koronavirüs sağlımızı nasıl tehdit ediyorsa, konkordato davalarının bitmesine de o kadar faydalı olmuştur.
E-faturalara itiraz süresi
Ticari işletmeler, hukukun en önemli konularından birisidir. Türk Ticaret Kanunu’nun 21’inci maddesinin ikinci fıkrasına göre, bir faturayı alan kişi, faturayı aldığı tarihten itibaren sekiz gün içerisinde faturanın içeriğiyle ilgili bir itirazda bulunmamışsa, faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Yani faturayı alan kişinin faturaya itiraz için sekiz günlük süresi vardır. Mesela fiyata itiraz edebilir, miktara itiraz edebilir, açık-kapalı faturaya bu sebeple itiraz edebilirsiniz.
Fiziken kağıt olarak düzenlenen faturalar yine fiziken elden teslim edildiğinden, faturanın alındığı tarihi tespit etmek kolaydır.
Peki, e-fatura ne zaman teslim edilmiş, ne zaman karşı tarafça alınmış sayılacaktır?
Kayıt altında
Konu çok önemlidir, zira faturaya itiraz süresi, fiziki veya elektronik fatura ayrımı olmaksızın alındığı tarihten itibaren başlayacaktır.
Güvenilir elektronik imza ile kayıtlı e-posta adresine gönderilen yazıların, maillerin karşı tarafın e-postasına ne zaman düştüğü, ne zaman okunduğu KEP tarafından kayıt altına alınıyor ve KEP delili olarak çıktısı alınıp saklanıyor.
Bereket versin ki, e-defter mükelleflerinin kestikleri faturalar da anında birbirlerinin sitemine düşüyor ve GİB tarafından bir işlem kodu veriliyor. Böylece bir e-faturanın ne zaman düzenlendiği ve karşı tarafa ne zaman teslim edildiği GİB tarafından da kayıt altına alınıyor. Ve artık e- fatura karşı tarafın da sistemine düştükten sonra TTK md 21/2’deki sekiz günlük itiraz süresi başlıyor.
Süreye dikkat
Ama burada çok önemli bir hatırlatma yapayım, elektronik fatura sisteminize düştükten sonra, faturayı “almış” sayılırsınız. Ola ki, sekiz günlük itiraz süresinin başlaması için fiziki kağıt faturanın gelmesini beklerseniz, itiraz süresini kaçırabilir, faturayı kabul etmiş sayılabilirsiniz.
Bu konudaki son sözüm, elektronik fatura almışsanız, itiraz için fiziki fatura beklemeyiniz.
Bununla birlikte Ticaret Kanunumuzun süratli bir değişim içindeki elektronik çağa ayak uydurup, elektronik faturaya itirazla ilgili açık düzenlemeleri bir an evvel kabul edilmesidir. Aksi takdirde, her şeye rağmen uyuşmazlıkların çıkacağı çok belli.
Yeni hukuk kitapları
Bugün tanıtacağımız kitap, Dr. Bilga Aytuğar’ın, “Anonim Şirketlerde Oy Hakkında İmtiyaz” adlı eseri. Memleketimizde şirketlerin ezici çoğunluğu aile şirketleri. Kurucu hissedarlar paylarının çoğunluğunu satmak ama tecrübe ve bilgi birikimleriyle şirketlerini yönetmeye devam etmek istiyorlar.
Ya da, kurucu ortaklar öldükten sonra şirketlerinin yönetiminin üçüncü kişilerin eline geçmesini istemiyorlar. Böyle durumlarda en doğru çözümlerden birisi de, paylara oy hakkında imtiyaz tanımak. Öyle ki duruma göre % 15 hisse ile, genel kurulda oyların çoğunluğuna sahip olunabilir.
Dr. Aytuğar’ın bu eseri, “şirketimi devredeyim ama yönetimi bende kalsın”, “benden sonra şirketimin yönetimi üçüncü kişilerin eline geçmesin”, diyenlerin başvuracağı bir kaynak. Tavsiye ederim.