Vergi Usul Kanunu, Çek Kanunu ve Türk Medeni Kanunu’ndaki düzenlemelerin yarattığı mağduriyetleri giderici değişiklikler “mini torba kanuna” alınarak, “mini yargı reformu paketi”ne dönüştürülmeli. Bayram müjdesi olarak bir mini yargı reformu yapılmalı
4’üncü Yargı Paketi de Meclis’ten geçti ve yasalaştı. Ağırlıklı olarak ceza hukuku ve ceza muhakemeleri hukuku alanında önemli değişiklikler yapıldı. Vergi Usul Kanunu md 359, Çek Kanunu md 5/11 ve Türk Medeni Kanunu md 175 düzenlemelerinin yarattığı mağduriyetleri giderici reform beklentisi giderilmedi.
Bu üç düzenlemenin özelliği, bireysel değil, kitlesel mağduriyetler yaratmalarıdır. Mağduriyetler de doğrudan kişi özgürlüğüyle ve ömür boyu sürecek mali yükümlülüklerle ilgilidir. Yıllardır süre gelen uygulama sonucu, doğrudan ve dolaylı etkilenenlerin sayısı milyonlara varmış; bir esnaf VUK 359’dan 20 yıla mahkum olunca ne aile düzeni kalır, ne iş yeri ve çalışanları. İlk, 4 Yargı Reformu Paketi’nde de yer verilmeyen bu üç konu acilen, dün 9 Temmuz 2021’de AK Parti’nin Meclise sunduğu, “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne eklenmeli.
“Mini torba kanun”, “mini yargı reformu paketi”ne dönüştürülmeli. Daha önceden hazırlanmış taslaklar “mini torba kanun teklifi”ne eklenerek , mağdurlara bayram müjdesi verilmeli.
Vuslat başka bahara kalmasın, mini yargı reformu paketi ile en azından ıslah edicilikten çok esnafın aile ve iş hayatını imha edici fonksiyonu olan ekonomi suçlarına hapis cezasına af getirilmeli. Aslında teknik olarak af olsa da, vicdanlarda suç olmayan bir eyleme verilen cezaya af çıkarılmasının vicdanen af olmayacağı da açık.
Telafi imkanı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nda Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinin yarattığı mağduriyetin giderileceği öngörülmüştü.
4. Yargı Reformu Paketi’nde de önce yer verilmişti. Hazırlanan Taslak, VUK 359’daki gerçeğe aykırı belge düzenleme ve kullanma suçu yıllara yayılmışsa, TCK md 43 hükümlerindeki koşullar altında tek bir suç eylemi olarak kabul edip bir kere cezalandırmayı öngörmekteydi. Ancak öğrendiğim kadarıyla Ticaret Bakanlığı vergi ödeme etik anlayışında olumsuz sonuçları olabileceği endişesini iletince, son anda Paket’ten çıkarıldı.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da, nasıl olsa yasal düzenleme yapılacağı gerekçesiyle içtihatla yargısal çözüm arama çabasına son vermişti. Mahkumiyeti bulunan ve yargılaması devam eden VUK 359 mağduru esnaf, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği müjdeyle sevindi, düzenlemenin 4 üncü yargı Paketi’nde olduğunu öğrenince mağduriyetlerinin sona ereceğinden emin oldu. Paket’ten çıkarıldığını öğrenince üzüntü ve hayal kırıklığı yaşadı, incindi. Şimdi, dün Meclis’e sunulan “mini torba kanun teklifi”ne eklenme olanağı ile hayal kırıklığını telafi imkanı doğdu. Fırsatı kaçırmayalım.
Süresiz nafaka mağdurları
Türk Medeni Kanunu’nun 175’inci maddesine göre, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan taraf, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak yoksulluk nafakası isteyebilir.
1988’den önce en fazla 1 yıl süreyle istenebiliyordu. 1 yıllık nafaka, birden bire süresiz hale geldi. Sosyal devlet ilkesinin sorumluluğunun eşlerin üzerine bırakılması, hangi sosyal sorunu çözdü ve hangi yeni sosyal sorunlara yol açtı, bilimsel ve denetime elverişli bir çalışma yok. Boşanma sonucu oluşabilecek sorunlarının çözümü, boşanılan eşten alınacak nafakanın süresiz olmasıyla gerçekleştiğinden şüpheliyim.
Bir ay evli kal, ömür boyu nafaka öde! Bir aylık evliliğin bedelini ömür boyu mali yük olarak çekmek, ne hakkaniyete sığar ne de adalete. Hatta nikah yap, ama henüz düğün yapmadan boşan, ömür boyu nafaka öde! Ortak çocuklar olmasa bile, boşandığın kişiye süresiz nafaka yükümlülüğü altında bağlı kal.
Suç ve cezaların, kamu ve özel hukuktan doğan bütün borçların zamanaşımı var, ama nafaka süresiz! Kırk yıl geç se de zamanaşımına uğramıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3 Ağustos 2018’de açıkladığı 100 Günlük Eylem Planı’nda yer verilmiş olan, nafaka ödeme sisteminin adil bir hale getirilmesi hedefi, doğrudan ve dolaylı 2 Milyon’a yakın mağdura, adil ve her kes için kabul edilebilir bir çözüme doğru umut olmuştur. Çalıştaylar, sempozyumlar düzenlendi. Adalet Bakanlığı ile Aile Bakanlığı arasında prensipte görüş birliği oluştu. Üç yıl geçti, ama maalesef yargı reform paketlerinde yer verilmedi. Doğrudan veya dolaylı etkilenen 2 milyon kişinin herkes için kabul edilebilir adil ve hakkaniyetli bir çözüm beklentisi karşılıksız kalmamalı. Dün Meclis’e sunulan “mini torba kanun teklifi” ile adil bir düzenleme yapma fırsatı kaçırılmamalı.
Karşılıksız çek mağdurları
AK Parti’nin dün Meclise sunduğu “mini torba kanun teklifi”nin karşılıksız çek borçlarının ertelenmesini ön görmesi ile bir nebze nefes alınacak. Ama bir nebze nefes, sorunu kökten çözmez. Hukuki bir sorunun sonuçları ertelemek, hukuken o sorunun varlığını ortadan kaldırmaz.
Çek’ini ödeyemeyen esnaf sadece borçludur, suçlu kabul edilmemeli.Kasten ve kötüniyetli bilerek ödemeyenler hariç elbette.
Devlete vergi, bankalara kredi borcunu ödeyemeyen milyonlarca kişi var. Bunlardan sadece çeklerini ödeyemeyenleri suçlu saymak ve hapis cezası vermek, çelişki ve eşitsizlik içeriyor. Düşünün, milyonlarca TL tutarında vergi veya kredi borcunu ödeyemeyen haklı olarak suç işlemiş olmuyor, yüzlerce çek’ini zamanında ödemiş, sadece 10 Bin TL tutarındaki bir ‘çek’i karşılıksız çıkan suçlu oluyor!
Üstelik, çek’in hangi sebeple ödemediği dahi sorgulanmıyor. Konkordato ilan edenden alacağını alsaydı, belki çek’i karşılıksız çıkmayacaktı. O suçlu, konkordato ilan edip borçlarını ödemeyi erteleyen değil! Özel hukuk sözleşmesinden doğan borcun ödenememesi sebebiyle hapis cezası verilmesini yasaklayan Anayasa md 38/8 ile AİHS’e Ek 4 No’lu Protokol md 1 kurallarına aykırı olduğu tartışmasız olan karşılıksız çek’e hapis cezası kaldırılarak, çekini ödeyemeyen ve ileride ödeyememe riski bulunan esnaflara umut olunmalı. Meclis’e sunulan “mini torba kanun teklifi” ile Anayasaya aykırı bu düzenlemeyi hukuk sistemimizden bertaraf etme fırsatı kaçırılmamalı.