Yüzbinlerce kişi vergi borçlarını, SGK prim borçlarını ödeyemiyor, hapis cezası almıyor. Yüzbinlerce kişi bankalara olan kredi borçlarını ödeyemiyor, hapis cezası almıyor. Yüzbinlerce kişi senetlerini ödeyemiyor, icra daireleri takip dosyalarıyla boğuşuyor, hiçbirisi hapis cezası almıyor. Sadece ve sadece çekini ödeyemeyen kişiler hapis cezası alıyor.
Türk ekonomisinde en yaygın ödeme sistemi olan çekle ödemede, çekin karşılıksız çıkması halinde hapis cezası verildiği, bunun ise hiç kimsenin bir borcundan dolayı özgürlüğünden alıkonulacak cezaya çarptırılamayacağına ilişkin anayasal ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yasaklarına aykırı olduğunu söyleyelim.
Sonra da karşılıksız çekte son hukuki durumu kısaca bir hatırlayalım.
30.04.2021 tarihine kadar karşılıksız çek keşide etme, aslında adli para cezasını ödememe şeklide işlenen suçtan dolayı mahkum olanların cezalarının infazı durduruldu.
Hükümlü 30.06.2022 tarihine kadar çek bedelinin 18.07.2021 tarihine kadar ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorunda denildi. Kalan kısmını ise 30.06.2022 tarihinden itibaren ödemeye başlayacak. Ödemelerini de, kalan borcunu 15 eşit takside bölüp ikişer aylık taksit şeklinde yapacak.
30.06.2022 tarihine kadar çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini ödemek çok önemli, keza bu ödemeyle ancak kalan borcu ikişer aylık onbeş eşit taksitte ödeme olanağı doğuyor. Ödemezse, kesinleşmiş ve durdurulan hapis cezasının infazının devamı, alacaklının insiyatifine bırakılmış. Alacaklı şikayet ederse, hapis cezasının infazına kaldığı yerden devam edilecek. İki taksit ödeyemezse, yine aynı şekilde, alacaklının şikayetiyle infaza devam edilecek.
30.06.2021 tarihine kadar karşılıksız çekten henüz mahkum olmayıp yargılaması devam edenler varsa, onlar da borçlarının onda birini 30.06.2022 tarihine kadar ödeyip, kalanını da onbeş eşit taksitte öderlerse, cezaları ve mahkumiyetleri bu arada kesinleşmiş olsa bile, infaz edilmeyecek.
Hapis cezasının infazı durdurulması, adli kontrol tedbirine karar verilebilir.
Yüzbinlerce borçlu var
Bazı okuyucularım, karşılıksız çekten dolayı mahkumiyetlerinin infazının durdurulduğunu, haklarında adli kontrol tedbirine karar verildiğini söylüyorlar. Devamla diyorlar ki, borcumu Türkiye’de çalışarak ödemem çok zor görünüyor, yurtdışında iyi bir iş buldum, yurtdışına çıkıp çalışabilir miyim? Sorunun cevabı, adli kontrol tedbirine başvurmanın amacında yatıyor zaten; adli kontrol tedbiri kaldırılmadan yurtdışına çıkmak mümkün değildir. Yurtdışına çıkılınca zaten adli kontrol tedbirine uyulmamış olur.
Karşılıksız çek Türkiye’de bir sorun mudur diye sorulursa, hayır derim. Asıl sorun diğer borçluların Anayasaya uygun olarak hapis cezası almamaları, buna karşılık sadece çekini ödeyemeyenlerin hapis cezası almasıdır.
Çünkü, borcunu ödeyemeyen kişiler sadece çeki karşılıksız çıkanlar değil. Yüzbinlerce kişi devlete olan vergi borunu, SGK prim borçlarını ödeyemiyor. Hapis cezası almıyor. Yüzbinlerce kişi bankalara olan kredi borcunu ödeyemiyor, hapis cezası almıyor.
Yüzbinlerce kişi verdikleri senetleri ödeyemiyor, satın aldıkları malların parasını ödeyemiyor, icra daireleri yüzbinlerce takip dosyalarıyla boğuşuyor, borçuların hiç birisi anayasa gereği hapis cezası almıyor.
Sadece ve sadece çekini ödeyemeyen hapis cezası alıyor. Bu da beni hem vicdanen rahatsız ediyor, hem de hukuken ne anayasaya, ne de insan haklarına uygun olan hapis cezası hukukla uyuşuyor. O halde ne yapmalı? Geçici önlemlerle ve ötelemelerle karşılıksız çeke hapis cezasının anayasaya aykırılığı giderilmez.
Hapis cezası kalkmalı
Karşılıksız çeke hapis cezasının bir an evvel hukuk sistemimizden çıkarılması gerekir. Yüzbinlerce esnaf, acaba kendi alacaklarımı alamayıp da verdiğim çekler karşılıksız çıkar da hapis cezası alır mıyım, çoluğum çocuğum cezaevi yolu gözlemek zorunda kalır mı, diye sormamalı.
Çeki karşılıksız çıkanlar, genellikle küçük esnaflardır. Elbette büyük ticaret şirketlerinin de bazen çekleri karşılıksız çıkar. Ama karşılıksız çeke hapis cezasının asıl mağduru, küçük esnaftır.
Esnaf ayakta kalırsa, sosyal sistem ayakta kalır. Birkaç tane dev gibi şirketimizin olması elbette ekonomik olarak arzu edilir. Ama bu durum sosyal sistemi ancak devlet yardımıyla ayakta tutabilir. Ama yüzbinlerce esnafı ayakta tutabilirsek, onlar kendi aileleriyle birlikte sosyal devlete yük olmayacakları gibi, az da olsa istihdam da sağlayarak ekonomiye de artı katkıda bulunurlar. Çarklar döner, demir ışıldar.
Burada arzu edilen, esnafa maddi yardım değildir. Anayasaya aykırı olan ve borcunu ödeyemeyen diğer borçlulara karşısında negatif ayrımcılığa tabi tutulan çeki karşılıksız çıkmış küçük esnafın, bu ayrımcılıktan kurtarılmasıdır. Onlar devletten maddi bir beklenti içinde değiller, sadece özgür olmak ve çalışmak istiyorlar.
Borcunu ödeyemeyenin hapse atılmaması ne kadar doğru ise sadece borcunu çek yazarak ödeyemeyenin hapsa atılması o kadar yanlıştır, hem hukuken hem de vicdanen.
15 günde çözülür
Karşılıksız çeke hapis cezasının kaldırılmasına sanırım en fazla ve şiddetle karşı çıkan sivil toplum kuruluşları, ticaret odaları.
Ancak şu anda ticaret oda yöneticileri unutmasınlar, karşılıksız çeke hapis cezası ile ekonominin çarkları dönmüyor. Çeki karşılıksız çıkan esnafın emeğinin, tecrübesinin, bilgisinin yeniden ekonomiye ve üretime kazandırılmasıyla çarklar döner.
Eğer ticaret odaları açıkça karşılıksız çeke hapis cezasının kaldırılmasına karşı olmadıklarını beyan ederlerse, eminin sorun 15 güne çözülür, ülkemiz de bu hukuk garabetinden kurtulur. Değerli ticaret oda yöneticilerimiz, var mısınız?
Ya da ticaret yaparken, mal alıp satarken çeki kullanma alışkanlığını sona erdirelim, ille de çek istemeyelim, senetle yetinelim, çeki de tamamen kaldıralım.