Türkiye kripto para piyasasında yaşanan 2 milyar dolarlık dolandırıcılık iddiasını konuşuyor. Böyle bir durumda hukuk açısından neler yapılabilir? Aynı olayları tekrar yaşamamak için hangi önlemlere başvurulabilir? Hayatımıza giderek daha fazla giren kripto parayı hukuk penceresinden inceleyelim...
İş hacmi en yüksek kripto para platformlarından Thodex kepenk kapattı. 390 bin kişinin mağdur, 2 milyar doların kayıp olduğu söyleniyor. Kripto para piyasası, menkul kıymet borsası gibi seans saatlerinde açılıp kapanan yerler değil. Gece gündüz her an işlem yapılıyor.
Borsa dediysem, yerel değil, global. Kripto para piyasasının işlem yapıldığı bütün internet platformları hepsi birlikte dünya kripto para borsasını oluşturur. Alıp satılan her yer kripto para borsasının bir parçası. Bu da bize, kripto para borsasıyla ilgili küresel bir düzenleme yapmanın zorluğunu gösteriyor.
Devletler ferdi olarak global bir borsayı milli yasalarla ne kadar kontrol altına alabilirler!
Birleşmiş Milletler’e üye devlet sayısı 193, ama bazı devletler ortak para birimi kullandığından, ulusal par
Borcunu ödemek için ‘söz’ verip de ödeyemeyene hapis cezası yok, borcu karşılığı çek verip de çek karşılıksız çıkınca var! Binlerce esnaf, pandemide hapis tehdidiyle karşı karşıya... Beklenti büyük, şimdi çözüm zamanı! Yasal düzenleme ile mağduriyet önlenir
Ülke ekonomimiz vadeli bir ekonomik sistem üzerine kurulu olduğu için, ticarette veresiye alım satım çok yaygın. Bu sadece, tüketici kredileri, kredi katına taksitle satış gibi bize özel tüketicilere geniş ve bol çeşitli sunulan taksitle alış veriş olanakları bakımından değil, ticarette de öyle... İş insanları, esnaflar da vadeli alım satım yaparlar.
Kovid-19 pandemisinin, ağır aksak ilerleyen tüm aşılama çalışmalarına rağmen, dünya ölçeğinde ekonomilere olumsuz etkisi devam ediyor.
Hayatımız, yaşantımız kısıtlandı. Böyle olunca da bazı şeylerin tüketimi azaldı, bazı şeylerin ise arttı. Tüketimi azalan sektöre faaliyet gösterenlerin işyerleri kapandı, kiralarını ödeyemez hale geldiler. Böyle olunca, onlar alacaklarını tahsil
Bir yarışsever altılı ganyan oynar... 5 koşuyu doğru bilir, sonuncuda takılır. Ama son koşuyu kazanan at dopingli çıkar. Kendi oynadığı at birinci ilan edilince yarışsever ikramiye için başvurur. Ancak alamayınca yargıya gider. Bakın neler olur...
At yarışlarına ilgi duyan çok. Öyle olunca da büyük bir sektör haline gelmiş. Sadece bizde mi? Dünyada at yarışı deyince akla ilk akla gelenler, Kentucky Derbisi, Dubai Dünya Kupası, İngiliz Kraliyet Koşusu.
Büyük ve ünlü at yarışları ‘görmek ve görünmek’ isteyenler için de ziyaret edilen etkinlikler. Pistlerde atlar yarışırken, pist dışında da ziyaretçiler neredeyse şıklık yarışına girerler.
Yarış olunca, bahis de olur. Yarışı kazanan organizatörlerin koyduğu ödülü alır, hangi atın kazanacağını bilen de yarış oyunu oynatan kurumun koyduğu ödülü alır. At, yarışı kazanmakla sadece sahibine ve jokeyine kazandırmaz, kazanacağını tahmin edip o at üzerine bahis oynayana da kazandırır. Rekabet büyük... Öyle olunca ‘şeytana uyup’ hileli yollara başvuran da olur.
Bir şirket veya ticari işletme kapatılınca Vergi Dairesi, SGK kayıtlarının silinmesi gibi işlemler yapılmalı. İşlemleri eksik yapanların, ‘ticareti terk suçu’ işleme riski var. Ticareti terk etmenin kendisi suç değil, işletmesini kapatan kişinin beyanname vermemesi suç
Kovid-16 pandemisi başta sağlık olmak üzere her alanda olumsuz sonuçlara neden oldu. Bütün dünya çıkış yolu arıyor. Elbette gelişmiş ekonomilerde pandeminin olumsuz sonuçları daha fazla. Milyar dolarlık yardım paketleriyle sonucu savuşturmaya çalışıyorlar.
Ekonomik yardım paketlerinin temel mantığı, işletmeleri ayakta tutmaktır. Eğer pandemi veya başka bir nedenle işletme kapanmışsa, doğaldır ki hiçbir ekonomik yardım söz konusu olmaz.
TOBB tarafından Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtları esas alınarak yayımlanan istatistiklere göre 2021 Ocak ayında 11.428, şubatta ise 10.001 şirket kurulmuş. Kapanan şirket sayısı ise ocakta 428, şubatta 775. Şubatta kurulan şirketlerin 3.453 tanesi toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının ve motorsikletlerin onarımı alınanda faaliyet göstermeyi
Bir fahri trafik müfettişi, Muğla’da bir sürücünün araç sürerken cep telefonuyla konuştuğu yönünde tutanak tutar, görevli polis memuru da para cezası keser. Tutanağı alan sürücü itiraz eder. Emniyet’in savunmasına karşın sulh ceza hakimliği, trafik para cezasını iptal eder. Bakın gerekçesi ne, birlikte inceleyelim.
En sevimsiz tebligatlardan birisi, trafik cezası...
Gerçi yıllardır, “Önce selam eder, ellerinizden öperim” diye başlayan “sevimli” mektup almıyoruz. Postacılar sadece resmi yazılar, mahkeme veya icra dairesi tebligatı ya da vergi borcu, trafik cezası getiriyor.
İki yıl önce, yurtdışında seyahatteyken evime bir tebligat gelir. Açıp bana bildirirler, trafik cezası ve araç sürerken elimde cep telefonu olan bir resim.
“Olamaz” dedim, “Ben araç kullanırken cep telefonu ile konuşmam.” Resmi internetten gönderdiler. Haklıydım. Cep telefonu elimdeydi, ama konuşmuyordum. Resim, cep telefonunu navigasyon olarak kullandığım esnada, telefonu yerine yerleştirirken çekilmişti.
Yurtdışında
DASK, deprem sonucu meydana gelen hasar ile dolaylı hasarları teminat altına alır. Riskli bina kararı verildiği için yıktırılan binaların da DASK teminatı altına alınırsa birçok vatandaş rahatlar.Deprem sigortası kısaca DASK (Doğal Afet Sigortaları Kurumu) diye biliniyor... 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu’nun 10. maddesine göre, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya sağlanan kredi ile yapılan meskenler zorunlu deprem sigortasına tabi.
DASK, yani deprem sigortası yaptırmayan bağımsız bölümler, bankalarca krediye konu edilmezler, elektrik, su, doğalgaz aboneliği yapılmaz. Kısaca DASK deprem sigortası, zorunlu sigortalar arasında yer alır.
Sigortalanmış bağımsız bölüm veya binalarda öncelikle deprem sonucu meydana gelebilecek maddi zararları tazmin eder.
İkincisi de, deprem nedeniyle ortaya
Akaryakıt istasyonundaki görevli, araca yanlış yakıt doldurursa ne olur? Olay mahkemeye taşınır. Mahkeme, akaryakıt istasyonunu ve akaryakıt sağlayıcısı petrol şirketini müteselsilen sorumlu tutar, yanlış akaryakıt nedeniyle yapılanın ayıplı bir hizmet olduğuna karar verir
Benim çok eskiden başıma gelmişti. Akaryakıt görevlisi dizel aracımın deposuna benzin doldurmuştu. Motoru çalıştırmadan fark ettiğimiz için büyük bir sorun olmamıştı.
Benzer olayı herkes yaşayabilir. Bizler Almanya, Hollanda gibi ülkelerdeki gibi değiliz, pompayı alıp, kendi akaryakıtımızı kendimiz doldurmuyoruz. Öyle olsaydı, yanlış akaryakıtı kendimiz doldurduğumuzdan, kimseyi sorumlu tutamazdık.
Olay ayniyle vakidir... Bir vatandaş, akaryakıt istasyonundan aracına yakıt aldığını, ancak pompa görevlisinin araca dizel cinsi yakıt yerine benzin tahliyesi yaptığını, bu şekilde araçta arıza oluştuğunu iddia ederek tazminat davası açar. Akaryakıt istasyonu aslında hemen aracı bir servise götürtmüş, serviste aracın yakıt filtresi değiştirilip depodaki benzin temizlenmiştir. Ancak takip eden günde araç tekrar arıza
Arabuluculuk, her zaman savunduğum bir sistem. Ancak yetki konusunda bazı hatalar içerdiğini, mağdurlar yarattığını bizzat gördüm. Olması gereken, yetkisiz arabuluculuk merkezinin, mahkeme kararında yazdığı gibi, dosyayı yetkili merkeze kendiliğinden göndermesidir
Arabuluculuk, uzlaşma kültürünü yayması ve mahkemelerin iş yükünü azaltması bakımından benim her zaman savunduğum bir sistem. Ama bizzat yaşadığım bir olayda, arabuluculukta yetki konusunun bir dizi hatalar içerdiğini ve mağdurlar yarattığını yaşayınca, gündeme almak istedim.
Arabuluculuk Kanunu md 18A, arabulucuya başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır. Uyuşmazlığın çözümünde neredeki mahkeme yetkili ise yetkili arabulucu da oradadır. Örneğin, uyuşmazlığın çözümünde İstanbul mahkemeleri yetkiliyse, başvurulacak yetkili arabuluculuk merkezi de İstanbul’dur.
Adalete erişim gecikmemeli
Elbette şu veya bu sebepten dolayı