Yeni yılı kutlayan insanların katledilmesine üzülmediğini açık açık yazan ve bunu dini gerekçelere bağlayanlar. Katil kadar kötüsünüz siz de...
Yeni yılı kutlarken teröre kurban gidenler için hayatını kaybetti deyip diğer terör kurbanlarını şehit diye ananlar, bırakın da bari acımızda birleşebilelim...
Bunca insanın acısı sürerken oturup bu saldırının olası referanduma etkilerinin hesabını yapan hatta iktidara 2 puana mal olur cümleleri kuranlar, leşle beslenen akbabalardan ne farkınız var ki sizin?
NOEL BABA DİNİ BİR MOTİF Mİ?
Antalya, Demre’ye neredeyse hiç kar yağmaz ve Ren geğiyi de yoktur ama Noel Baba hep Ren geyiklerin çektiği kar kızağıyla dolaşır, çünkü Noel Baba aslında bir İskandinav halk masalı kahramanıdır.
İskandinav coğrafyasında, eskimo evlerine benzeyen yapıların girişi, vahşi hayvanlara engel olmak için üst kısımda olurdu. Noel Baba’nın kapı dururken bacadan evlere girmesinin kaynağı da budur aslında.
Noel Baba’nın parlayan gözleri, gamzeleri, kırmızı burnu, ilk kez Clemet Clarke Moore’un 1820’li yıllarda yazdığı bir şiirde tasvir edildi. Hikâye göçmenlerle birlikte ABD’ye taşındı. Noel Baba’nın ilk görseli 3 Ocak 1863 tarihinde Harper’s Weekly adlı çizgi dergide yayınlandı.
Aynı dergi tarafından Amerikan iç savaşında Kuzeyliler’e hediye verirken tasvir edildi.
Hollanda’da Noel Baba’nın çocuklara hediye dağıttığı tarih 5 Aralık’tır. Noel Baba kızak yerine atıyla gelir, iki yardımcısı vardır. Özellikle Kara Peter adlı yardımcı karakterin köleliği özendiren bir yanı olduğu söylenir.
Geçen sene İtalya’da bir peder, çocuklara, Noel Baba’nın bir efsane olduğunu, onun için şeker almak yerine paralarını Kilise’ye bağışlamalarının daha iyi olacağını söyleyince ortalık karıştı. Kilise halktan özür diledi ama bu işin bir büyü olduğunu belirtmeyi de ihaml etmedi.
Antalya, Demre’de yaşayan Aziz Nichoalos’a gelince... Zengin bir babanın oğlu olduğu, kendisine kalan mirası yoksullara dağıttığı bilinir. Hakkındaki iki rivayetten biri pencereden kızlara attığı çeyiz parası diğeri de kıtlık döneminde Mısır’dan İstanbul’a giden gemilerden topladığı yardımlardır.
Aziz Nichoalos’ın kemikleri Haçlı Seferleri sırasında çalınarak İtalya’ya, bari’ye götürüldü. Bir iddia kemiklerin orada gömüldüğü bir diğer iddiaysa kemiklerin daha sonra İrlanda’ya götürülüp, oraya gömüldüğüdür.
Tüm dünyada çocukların sevdiği, dini değil daha çok ticari hale gelmiş bir karakterin başına silah dayayıp poz vermek belki Türkiye içinde belirli kesimlerin sempatisini toplamıştır ama dünya gözüyle baktığımızda Türkiye’ye zarar veren bir fotoğraf oldu bu.
BİR KAÇ KAHRAMAN VE BİZ...
Onlar “geride kalan arkadaşlarımız ölür” diyerek iki kez isabet almış bir tankın içinden çıkmamayı konuşuyorlardı,
Biz,aynı saatlerde, evde elektrikler kesik, trafik de tıkalı diye ofisten çıkmamayı konuşuyorduk.
Onlar zifiri bir karanlıkta namluların ağız alevlerine bakıyorlardı,
Biz, mum ışığına ya da çoğu Çin malı şarj edilebilir el fenerlerinin ışığına bakıp bozulan konforumuz için söyleniyorduk.
Onlar, roketler, kurşunlar, el bombaları, metal yağmuru altında savaşıyorlardı,
Biz, dışarıda sulu kar yağıyor, kombiler yanmazsa ne yaparız derdindeydik.
Onlar yılın son gecesinde tüm ömürlerini ortaya koyuyorlardı,
Biz geçen 365 günün muhasebesini yapıyor, “Bit artık uğursuz 2016” diyorduk.
Onlar, tam 3 kez isabet alan tanklarının ateş gücü bitinceye kadar savaştılar,
Biz, telefonların şarjları bitinceye kadar, şehirdeki karanlığa dair ağzımıza geleni yazıp paylaştık sosyal medyada...
Onlar, El Bab’da, DEAŞ’ın intihar gibi saldırısına direnen, çoğunu yok eden, kalanını da kaçmaya zorlayan iki tankın personeli...
Genelkurmay Başkanlığı ne doğruladı ne de yalanladı bu çatışmayı.
Bu bir avuç kahramanın hikâyesi, bu ülkede, İstanbul’daki elektrik kesintisinden çok daha fazla konuşulmayı hak ediyor.
Maalesef öyle olmadı ama...