2008 senesi Nisan Ayı’ydı.
Galatasaray’ın o dönem sembol ismi olan Hakan Şükür, Zaman Gazetesi’ne bir röportaj verdi.
O röportajda da “ “Kutlu Doğum Haftası’na yakışan bir derbi olsun” dedi.
Galatasaray camiası, Hakan Şükür, 23 Nisan’ı es geçtiği için ayağa kalktı.
Galatasaraylılar Derneği Başkanı Candan Erçetin, okul yöneticileri, öğretim üyeleri, hep birlikte Anıtkabir’den sert mesajlar verdiler.
Galatasaray’da Başkan adayı olmuş isimler, Divan Kurulu üyelerinden bazıları da, Başkan olan Adnan Polat’a bir mektup yazarak Hakan Şükür’e olan tepkilerini dile getirdiler.
Üzerinden neredeyse 9 sene geçti. Bu Cumartesi günü, Galatasaray Mali Genel Kurulu, Hakan Şükür’ün ihracını veto etti. Yıllar önce, 23 Nisan’ı yok saydığı için, kıyametler kopan Hakan Şükür’ün İzmir Marşı eşliğinde kurtarılması...
Bu gelişme üzerine, dün, Yönetim Kurulu’nun, ödenmeyen aidat formülü üzerinden çıkış yolu bulmak zorunda kalması... Komik mi yoksa traji komik mi bilemedim.
2008 yılında “Torino’lu Şaban’dan mücahit Hakan’a” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
O gün, Hakan Şükür’ü eleştirdiğim için bana sövenler Cumartesi ihraç kararı verilmediği için Galatasaray’a küfreden kişiler.
O gün, Atatürkçülük adına Hakan Şükür’e kızanlar, Cumartesi günü Atatürkçülük adına Hakan Şükür lehine oy verenler...
Anlayan beri gelsin...
CHP’LİLER TELEVİZYON KURUYOR
Halk Tv, CHP’nin diye düşünülür ama hisseleri eski Genel Başkan Deniz Baykal’a aittir.
Duyduğuma göre, bugünlerde bir internet televizyonu kurma çalışması yapıyor bazı CHP’liler.
Kesin bilgiler şunlar:
İşin fikir babaları, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger ve CHP Milletvekili Tuncay Özkan.
Bu iş için bir şirket kuruldu.
Teknik altyapı hazır, kameramana-muhabir dahil eleman alımları büyük ölçüde tamamlandı.
Televizyonun yayına geçmesi için şu an bir anchor arayışı var.
Yayın ne zaman başlar ya da proje başarılı olursa ekrana da çıkar mı, belli değil.
Ancak projenin 16 Nisan öncesine yetiştirilmeye çalışıldığını duydum.
BOJİNKA PLANINI DUYDUNUZ MU HİÇ?
Remzi Yusuf, El Kaide üyesi bir terörist. Kimya ve elektronik dallarında doktorası var.
1990’ların başında, lens solüsyonu diye uçağa soktuğu nitro gliserin, pil ve elektronik saatle, tuvalette bomba yapıp, Filipinler Havayolları’nın bir uçağını düşürmeye çalışmıştı.
Aktarmalı bir seferde, yaptığı bombayı oturduğu koltuğun altına koyup, uçaktan inmiş, saat ayarlı bomba havada patlamış, o koltukta oturan yolcu ölmüş, uçak hasar almasına rağmen zar zor inmeyi başarmıştı.
Remzi Yusuf eğer yakalanmasaydı,10 uçağın, aynı zamanda düşürüleceği Bojinka Planı’nı hayata geçirecekti.
Şimdi zannediyorsunuz ki uçaklarda kabine sıvı sokma yasağı bu olayın ardından başladı.
Öyle olmadı maalesef.
Bu olaydan 14 sene sonra,İngiltere’nin aldığı istihbarat üzerine başlatıldı yasak.
Kabine sıvı sokma yasağı tüm dünyada aynı anda hayata geçti ama cep telefonundan büyük elektronik eşya yasağı sadece bazı ülkelere uygulanıyor.
İstihbarat diyeceksiniz, Atatürk Havalimanı’nı işleten TAV, elektronik cihazların da içini gösteren bir sistem kurulduğunu ABD’ye bildirdi bu karar çıkmadan önce.
Dolayısıyla İstanbul için uygulanan yasağı kimse güvenlik üzerinden açıklamaya kalkmasın...
MÜŞTERİ VELİNİMET Mİ KARAYOLLARI?
İstanbul’dan Ankara’ya giderken TEM otoyolunu kullandığım için para ödüyorum.
Niye katlanıyorum bu maliyete?
Daha çabuk ve daha güvenli gidebilmek için değil mi?
Perşembe günü, tam da öğlen saatlerinde yani yoğun bir trafik varken,
İzmit Mustafa İnan viyadüğü öncesindeki tünel ve tünelden önceki 3-4 kilometrede trafik tek şeride düşürülmüş.
Acaba kaza mı oldu, ölen yoktur inşallah diye düşünürken ne göreyim, sadece 500 metrelik bir alanda asfalt yaması yapılıyor.
Arkadaş, bu çalışmayı sabaha karşı yapsan olmaz mı?
Belki sen mesai ödemeyeceksin ama yüzlerce araç, kilometrelerce kuyruk olup, boş yere yakıt tüketmeyecek.
İnsan parasını ödeyerek geçtiği bir yolda, müşteri muamelesi görmek istiyor...
