"Benim gibi düşünmeyenin, acısını duymam, sevincini paylaşmam hatta ona yaşam hakkı dahi tanımam" diyen, her siyasi cephede sesi fazlasıyla çıkanlar, fena halde açığa düştü.
- Bir acı ve bir taziye, aynı şeyleri düşünmemenin, bir millet olma duygusunun önüne geçemeyeceğini, geçmemesi gerektiğini hatırlattı hepimize...
BADEM YOKSA FINDIK YESİNLER...
- Maliyeti 1.5 dolar olan ithal damızlık civcivin tanesine 7 dolar ödüyor yumurta üreticisi. Yerli yumurtacı tavuk ırkı günde 65 gramdan daha fazla yem yediği için işletmelerce tercih edilmedi çünkü. Her yıl 500 bin tane yumurtacı civciv ithal ediyoruz. Etçi civciv ithalatı sayımız tam 5.5 milyon adet.
- İthal kedi-köpek mamasına 5 yılda 207 milyon dolar ödemiş ülkeyiz biz. Ekvador ve Kolombiya’dan yerli üretimin iki katı kadar gül ithal ediyoruz. Bunları geçtim, bağışçı yok diye tanesi 150 bin liradan kadavra ithal ediyor tıp fakültelerimiz.
- ABD’den ithal bademe 6 ayda tam 72 milyon dolar ödedik. Badem bulamıyorlarsa fındık yesinler de diyemiyoruz ama zira fındık üreticisi ağlıyor, tüketici fiyatı pahalı diye iç fındık alamıyor. Demek ki birileri hem üreticinin hem tüketicinin sırtından iki kere para kazanıyor. Klasik laf ama nerede bu devlet?
- Hollanda’nın yüzölçümü 4 milyon 154 bin 300 hektar. 2017 yılı tarım ihracat geliri 91.7 milyon Euro.
Türkiye’nin 1990’dan bu yana kaybettiği tarım arazisi miktarı 4 milyon 481 bin, her sene nadasa bırakılan alan da tam 4.5 milyon hektar.
Büyüklük bilimle birleşmeyince hiç işe yaramıyor ama. Bizde Tarım Lisesi ya bir ya da iki tane var, Hollanda, dünyanın en iyi tarım üniversitesi Wageningen Üniversitesi’ne ev sahipliği yapıyor.
- Meyve-sebze pahalı diye dert yanmayı biliyoruz da üretip, yolda, halde, markette çürüyüp çöpe giden meyve ve sebzenin ihraç ettiğimizin 4 katı, yetiştirdiğimizin ürüne göre yüzde 25 ile 40’ı arasında olduğunu düşünen var mı? Türkiye 16 milyon ton meyve ve sebzeyi çöpe atacak kadar zengin bir ülke mi acaba? Kaldı ki çöpe giden her bir kilo domates demek yetişme sürecinde harcanan 50 litre suyun da çöpe gitmesi demek.
ÇÖPÜNÜ SEVDİĞİMİN ÜLKESİ...
- 1 litre hacimli plastik bir şişenin üretimi için 100 mililitre ham petrol, 42 litre de doğalgaz kullanılıyor. Geri dönen her 2.5 litre hacimli plastik şişe, 60 Watt’lık bir lambanın 6 saate tükettiği kadar enerji tasarrufu sağlıyor bize. Üstelik geri dönen her şişe tekstil sektörünün elyaftan tutun da lazer toner kartuşu ya da kar çizmesi olarak ekonomiye geri dönüyor.
- Her sene evlerden çöpe giden tekstil atığı 500 bin ton. Tekstil firmaları da yaklaşık 550 bin ton telef ürünü çöpe atınca, boşa giden tekstil ürünü 1 milyon tonu geçiyor Türkiye’de. Bu arada Çin’den iplik ithal ediyoruz.
- Her sene 9 milyar dolarlık hurda ithal ediyor Türkiye. Oysa çöpe attığımız elektronik ürünlerin içerisinde demir, bakır, paladyum ve altın var. Dünya üzerinde elektronik çöp üretiminde 17. sırada oysa Türkiye ki bu rakamın içinde kullanılmadığı halde evlerde duran milyonlarca cep telefonu, bozuk bilgisayar yok.
- Her yıl çöpe atılan ilaçların maddi değeri 500 milyon lira.
- Bugün 3 litre madeni yağ üretimi için 192 litre ham petrol gerekiyor ama sadece 5 litre atık yağdan yine 3 litre madeni yağ elde edilebiliyor. Bunca arabanın olduğu bir ülkede tamirhane sobalarında yakıyoruz biz atık yağları, iyi mi?
- Çöpü zenginler üretir ya, bizim memlekette sitelere giremiyor çöpten eşya toplayanlar, geri dönüşümü muhtemel milyarlarca lirayı heba ediyoruz göz göre göre.
- Sonuç mu, sadece çöpe attıklarını dönüştürüp, ekonomiye kazandırsa ve daha az israf olsa çok daha farklı bir ülke olur Türkiye.